30. HAFTA
Segunda’dan La Liga’ya merhaba dedikleri ilk 4 haftada 1 galibiyet, 3 beraberlik ile 6 puan topladıklarında, hem Deportivo’lular, hem de tüm futbolseverler mavi-beyazlıların La Liga’da bu sezonun kalıcı takımı olacağı konusunda hemfikirdi.
***
Gelin görün ki hayat o kadar kolay devam etmedi. 5 ile 8.haftalar arasında arka arkaya alınan 4 mağlubiyetteki tek teselli Riazor Stadı’nda Barcelona’ya 5-4 yenildikleri maçtı. Kalede tecrübeli eldiven Aranzubia, Segunda’dan La Liga’ya yükselmelerinde en önemli golcülerden Nelson Oliveira, bu sezon attığı 12 gol ve müthiş formuyla Pizzi,bir diğer etkili golcü 7 golle Riki ve pek çok maçta kilit rol oynayan orta sahanın maestrosu Abel Aquilar gibi kaliteli oyunculardan oluşan kadronun en büyük sorunu, pozisyon verme sayısının fazlalığıydı.
27.HAFTA
Sadece 17 golün atıldığı La Liga’da 27.hafta, müthiş mücadelelerin sergilendiği keyifli maçlara sahne oldu. Ancak 10 maçın içinde biri vardı ki…
***
Vicente Calderon… 27 Ağustos 2012’de yeni sezona merhaba dediği 4-0’lık A.Bilbao maçıyla Atletico Madrid’in bu sezonki müthiş başarısının mabedi. Bu haftaya girilirken, rakip filelere 34 gol bırakan Arda’lı, Falcao’lu Atletico oyuncularının 13 galibiyetiyle müthiş seriye sahip bir stadyumu sıfatıyla geliyordu.
Karşısında ise başka bir “serici” vardı: 10 Kasım 2012‘den itibaren oynadığı 16 maçta sadece Bernabeu’da Real Madrid’e 4-3 kaybeden, başarılı teknik adam Philippe Montanier’in takımı Sociedad. İlk 5 hedefiyle ilerleyen takım bu süreçte ligin vasat takımlarıyla berabere kalarak sürpriz puanlar kaybederken, Barcelona,Sevilla, Valencia gibi devleri ise devirmeyi başarıyordu.Baştan sona Arda’nın yönetiminde, şutlarıyla ve paslarıyla gol arayan bir ev sahibi vardı sahada. Dakikalar 52’yi gösterdiğinde ise çok nadir Sociedad kontralarından birinde, aşağıda göreceğiniz ofsayt pozisyonuna rağmen Xabi Prieto’nun maçın skorunu tayin eden, Calderon’un yenilmezliğini silen gol geliyordu.13 maçta sadece 6 gol yiyen
“Gördüğünü çalamadı”,”Yüreği yetmedi”,”Bariz ofsayt”, “Net kırmızıydı”, “İçeriden çıktı”, “Hep hatalar aleyhimize” ve daha niceleri! Yok canım, yanlış anlamayın, İspanya’daki tepkilerden bahsediyorum!
***
***
Maçın hemen başında Giovani dos Santos’un ofsayt olmayan ve kaleci ile karşı karşıya kaldığı pozisyon, resmen bulunduğu yeri inkâr edercesine gözüken yardımcı hakemin ofsayt bayrağı ile kesildi(Şekil-3). Daha sonraki dakikalarda ise Meksikalı oyuncu, sağ çaprazdan gerçekten güzel bir gol attı. İkinci yarıda hakem Jose Antonio Teixeira, öyle bir penaltı verdi ki evlere şenlik!(Şekil-1). İşte burada “futbol oynayan hakemin farkı” ya da “top omuza çarparsa nasıl gider”, “bir oyuncuya faul yapılırsa nasıl düşer” gibi futbolun doğasına dair hareketleri bilmeyen bir hakem varsa, ne yaparsanız yapın, nafile olduğunu anlıyorsunuz. Maça dönersek, Colunga’nın da 2 golle Getafe’yi sırtladığını belirtelim.
***
Sakat ve cezalılarından kurtulup, ideal 11’e yakın bir kadro ile sahaya çıkan son haftaların şanssız takımı Zaragoza, bu kez de hakemlerin kötü yönetimine takıldı. Valencia’nın ilk golünün ofsayt olduğu maçta, sonlara doğru Zaragoza’lı oyuncuların ceza alanına
24. HAFTA
“Tartışmaları azaltmak” hedefiyle futbola bilimi,teknolojiyi, 6 hakemli düzeni getirmek isteyen kural koyucular bir tarafta; kazanmak için her yol mübah zihniyetinin kabul edilemez görüntüsüne bürünüp hakemi aldatma, ırkçı söylemlerde bulunma, şiddetli hareket uygulama gibi nice yeni yöntemlerle her geçen gün sahalardaki sayıları artan sözümona oyuncular grubu da diğer tarafta!
İspanya’da geçen hafta içindeki gündem, ligde hedefsiz Real Madrid’in Şampiyonlar Ligi’nde Manchester United karşısında ne yapacağı idi.Chelsea’nin başında olduğu dönemlerde Sir Alex’e sadece 1 kez kaybeden, buna karşılık 5 kez kazanan Mourinho’nun hedefinde şüphesiz Avrupa Şampiyonluğu var.Ancak, Bernabeu’daki ilk ayakta 20.dakikada gelen Welbeck golü planları biraz bozarken, 30’da gelen Ronaldo golü ise Old Trafford’a umutları taşıdı.
**
Hafta sonunda La Liga’daki karşılaşmasına ManU etkileri ile giren Real Madrid hem etkili, hem göze hoş gelen, hem de keyif veren bir futbol sundu. Sergio Ramos, sadece ve sadece 18 dakikada çift sarı karttan atılmasına rağmen, Kaka, Mesut Özil, Ronaldo, Essien çok istekli ve arzuluydular. 12.dakikada skorboard 2-0 ev sahibi
Cumartesi günü sabahın erken saatlerinden başlayarak önce Lig TV yayınım, ardından öğle sularından itibaren Türkiye, İngiltere ve Almanya üçgeninde kanaldan kanala koşuşturmacanın ardından, maç trafiğinden yorulmuş bir şekildeekran karşısında serilip kaldığımda saatler 23’ü gösteriyordu.
Gözlerim düşüyordu ama uyumamalıydım! Mourinho’nun yüzünü, jest ve mimiklerini görebilmeliydim. Manchester United maçı öncesinde seyircinin tepkisini merak ediyordum. Real Madrid-Sevilla gibi La Liga’da merakla beklediğim karşılaşmalarından birini de son kurşunumu sıkarak izlemeliydim. 26.dakikada maçı 2-0’a getiren haftanın nefis golü Ronaldo’dan geldiğinde 65 bin kişinin uğultusu kulaklıktan tüm bünyeme yayılıp, içimi titretiyordu. Oradaydım sanki ve doymuyordu Cristiano!3, 4 derken, Sevilla’lı Del Moral’ın golünü hayal meyal hatırlarken, aklımdaki son manzara 88.17 yazan süreydi…
***
Gözlerimi açtığımda ise ihtişamın 3.katından müthiş coşkuyla haykırıyordum:
“Blue and scarlet in the wind,
Our cry is bold,
İSPANYA PANORAMA
22. HAFTA
Atalarımız ve dedelerimiz boşuna dememişler: “Büyük lokma ye, büyük laf etme!”
Ne demiştim geçen hafta: “….Ülkemizde geride bıraktığımız 19 haftanın gündemini ne yazık ki çoğunlukla tükürük olayları ve hala 2010-2011 sezonu şampiyonunun kim olduğunun kısır tartışması oluştururken La Liga’da ise Messi-Ronaldo şovu harika gollerle sürmekte…..”
Ne demiştim geçen hafta: “….Ülkemizde geride bıraktığımız 19 haftanın gündemini ne yazık ki çoğunlukla tükürük olayları ve hala 2010-2011 sezonu şampiyonunun kim olduğunun kısır tartışması oluştururken La Liga’da ise Messi-Ronaldo şovu harika gollerle sürmekte…..”
***
Haftanın en zor maçlarından birinde, evindeki saltanatını neredeyse kaybetme durumuna gelen Atletico Madrid, Betis’i 1-0 yenerken, Betis’li Antonio Amaya’nın Atletico’lu Diego Costa’ya yolladığı kallavi tükürük ekranlara yansıdı. Bir sakatlık esnasında topsuz alanda gerçekleşen olayı hakem ve ekibi göremediğinden muhtemelen infaz İspanya Futbol Federasyonu’na kalacak. Her ne kadar Amaya ''Bu tip görüntüler futbol sahalarında yaşanmamalı. Çocuklar için iyi bir örnek değil. Özür diliyorum'' ifadelerini kullanıp hatasını kabul eden
21. HAFTA
Ülkemizde geride bıraktığımız 19 haftanın gündemini ne yazık ki çoğunlukla tükürük olayları ve hala 2010-2011 sezonu şampiyonunun kim olduğunun kısır tartışması oluştururken, takımlar arasındaki puan farkının azlığı heyecanı artırmakla birlikte, futbolumuz vasatın altındayken; La Liga’da ise Messi-Ronaldo şovu harika gollerle sürmekte. Ancak bir diğer taraftan da Real Madrid’deki “derin futbol” etkisi de kanser gibi yayılıyor. Bizden en büyük farkları ne derseniz, her şey bir yana oynanan futbolun keyfi, gollerin bolluğu ve futbol kalitesinin vasatın üzerinde oluşu!
MESSİ
Sensible Soccer bilgisayar oyununu hatırlatan maçtaki ilk golünü Messi ağlara gönderirken:
“Messi yatırdı, Messi boş kaleye vurdu, Messiii gözleriyle çalımladı” diyordu NTVSpor’da sevgili Murat Kosova…
Mevzubahis Barcelona olunca, atılan gollerin anlatım coşkusu da çok farklı oluyor.
“Dani Alves yatırdı, atmadı, Pedro’ya sen at dedi, o da attı: 3-1…”
***
20. HAFTA
Maya Takvimi de alametini yitirdiğine göre bunu açıklayacak olan ne Miladi, ne Rumi, ne Hicri, ne de Jülyen takvimidir! Olsa olsa, uzayın derinliklerindeki bir karadeliktir!
Baş Astronot Messi önderliğinde uzaydaki yeni yaşam sürecine geçiş ve ardından da uzaydaki hükümdarlık sürecini kapsayan son 5 yıla göz attım.
2007-2008 Sezonu ( 9 yenilgi)
20.10.2007 Vilarreal 3-1 Barcelona
10.11.2007 Getafe 2-0 Barcelona
23.12.2007 Barcelona 0-1 Real Madrid
1 Mart 2008 A.Madrid 2-0 Barcelona