İSPANYA PANORAMA
22. HAFTA
Atalarımız ve dedelerimiz boşuna dememişler: “Büyük lokma ye, büyük laf etme!”
Ne demiştim geçen hafta: “….Ülkemizde geride bıraktığımız 19 haftanın gündemini ne yazık ki çoğunlukla tükürük olayları ve hala 2010-2011 sezonu şampiyonunun kim olduğunun kısır tartışması oluştururken La Liga’da ise Messi-Ronaldo şovu harika gollerle sürmekte…..”
***
Haftanın en zor maçlarından birinde, evindeki saltanatını neredeyse kaybetme durumuna gelen Atletico Madrid, Betis’i 1-0 yenerken, Betis’li Antonio Amaya’nın Atletico’lu Diego Costa’ya yolladığı kallavi tükürük ekranlara yansıdı. Bir sakatlık esnasında topsuz alanda gerçekleşen olayı hakem ve ekibi göremediğinden muhtemelen infaz İspanya Futbol Federasyonu’na kalacak. Her ne kadar Amaya ''Bu tip görüntüler futbol sahalarında yaşanmamalı. Çocuklar için iyi bir örnek değil. Özür diliyorum'' ifadelerini kullanıp hatasını kabul eden açıklama yapma nezaketi gösterse de Atletico Madrid Başkanı Enrique Cerezo’nun açıklaması da bir o kadar tezat ve utanç vericiydi: ''Bunlar futbolun içinde olan şeyler. Çok sert maçlar oluyor ve bu maçlarda da yaşananlar kimsenin hoşuna gitmiyor''. Pes doğrusu!
***
***
Bir dönem ırkçılık, bir dönem hakemi aldatmaya yönelik hareketlerin dünya genelinde tavan yaptığı alanlara şimdi de üçüncü büyük olarak “tükürük”konusu eklenecek. Özellikle son yıllarda saha içindeki bu tarz fair-play dışı hareketlerin seçeneklerinin çoğalması ancak ve ancak sert cezalarla önlenebilir. Tribünlerde pankart açmakla, maç sonu röportajlarda protesto etmekle, “birkaç zibidinin yaptığı kulübü bağlamaz” safsatalarıyla, saha içinde galibiyet için her yol mübah zihniyetiyle davranan futbolcularla ne yazık ki bu sorunlar çözülmez.”Temiz futbol” sınıfına sokmak istediğiniz her türlü görüntü için yerel federasyonlardan, UEFA, hatta FIFA’ya kadar ciddi yaptırımların acilen devreye alınması şart. Bu “ıslah” yapılmazsa, Allah sonumuzu hayır etsin!
***
Dönelim güzel yurduma. Önce birkaç ay Meireles gündemdeydi. G.Saray-F.Bahçe derbisinde hakem Halis Özkahya’ya tepkisini, ağız dolusu bağırarak ve sert bir şekilde ifade ettiği esnada, kasıtlıca tükürükler saçtığı ve bunun sonucunda da “tükürdü-tükürmedi” boyutuna taşınan ve cezasının “artırımı-indirimi” çok konuşulan enstantane. Ne zaman Meireles olayı soğumaya başlamıştı ki, bu kez de Melo devreye girdi. G.Saray-Beşiktaş derbisinde yardımcı hakem Cem Satman’ın “Melo, Oğuzhan’a tükürdü” uyarısı ve Tolga Özkalfa’nın da bu uyarıyı dikkate alıp Melo’nun atılması ve ekranlara yansıyan genel kanının “tükürüğe teşebbüs” olduğu bir enstantane daha yaşadık. “Küfürden atıldı” diyenler de çıkmadı değil! Her iki olayın sonunda da sanık koltuğuna oturtulan Meireles ve Melo hakkında ne kamuoyu, ne spor medyası, ne de federasyon kurulları hemfikir olabildiler. Benim gönül ve göz mahkememde ise her 2 oyuncu hakkındaki düşüncelerim Atletico-Betis maçındaki Amaya’nın (--yineleyeceğim kusura bakmayın--) kallavi tükürüğünden sonra “gereği düşünülüp, beraat etmişlerdir”.
Malum maça dönersek, Arda’nın maçın ilk yarısındaki pozisyonları ve şutları gerçekten etkiliydi ama filelere ulaşamadı. Falcao’nun dönüşü Madrid temsilcisi adına sevindirici. Diego Costa’nın kafa golü ise, rakip defansın altı pas içinde bu kadar rahat bırakmasının cezası niteliğindeydi.
***
Kupa ve ligdeki Real Madrid serilerini tamamlayan Valencia, önce geçen hafta Mallorca deplasmanında 3-2 kazanıp rahatladı, bu hafta da Barcelona’dan iyi oyunla 1 puanı aldı. Her 2 takımda da Tino Costa ve David Villa’nın kaçırdığı pozisyonlar maçın kritik dakikalarıydı. Barcelona lehine çalınan penaltı doğru bir karar olmakla birlikte, ceza sahası çizgisinin önüne yakın bir noktada, defans da güzelce yerini almışken bir faul yapmak Valencia’lı defansın lüzumsuz bir hareketiydi. Messi, golsüz bir hafta geçirmemek adına bu kez sadece penaltıyla yetindi.
***
Suların durulmadığı adres tabii ki Real Madrid. Yeni teknik direktörü Lucas Alcazar ile ilk maçına çıkan Granada’ya karşı deplasmanda Ronaldo’nun kendi kalesine attığı golle yenilen Real’de Mourinho, geçen hafta içinde Barcelona le oynadıkları Kral Kupası yarı final ilk maçındaki yorgunluğun bazı oyuncuları etkilemiş olabileceğini, ama o maçta oynamayıp yedek kulübesinde oturanların ya da kadroya girmeyenlerin ise lig maçında iyi performans göstermelerini beklediğini fakat hayal kırıklığına uğradığını belirtti. İsim olarak da Ramos, Coentrao, Di Maria bu eleştiriden nasibini alanlardı.
***
Malaga, evinde kolay geçmesini beklediği maçta Alvaro’nun golüyle önce 1-0 yenik duruma düştü belki ama sonrasında penaltıyla gol de bulmasına rağmen hem direkler, hem de kaleci Jimenez kazanmalarını engelledi. Zaragoza da 2.yarıda Jose Mari ve Victor Rodriquez ile pozisyonlar yakaladı ancak bu kez de Malaga kalecisi Caballero izin vermedi. Son saniyelerde Postiga’nın altı pastan boş kaleye atamadığı vuruşu ise hakemlerin şansıydı. Bariz ofsayt pozisyonunu kaçıran yardımcı hakem skora etkimiş olacaktı. Real Madrid’in kaybettiği bir haftada, hem fırsatı yakalamışken, hem de evinde oynama avantajına sahipken, Saviola gibi bir golcünün neden 60.dakikada oyuna girdiğini Pellegrini’ye sormak lazım. Diğer yandan, Fenerbahçe’den giden Bienvenu ise Zaragoza ilk 18’inde yerini aldı ancak Manuel Jimenez zor deplasmandaki ilk maçında ona şans tanımadı.
***
Haftanın sürpriz olasılığı taşıdığım maçlarından biriydi Getafe-Deportivo. Hatta 11.dakikada Getafe kalecisi Miguel Moya’nın Riki’yi düşürüp bariz gol şansını engellemekten atılması ve penaltının golle sonuçlanması ile deplasmanda 1-0 öne geçmişlerdi. Ancak sezon başından bu yana bireysel hata konusunda rekora giden Deportivo defansı, bu kez de ıskalanan topun devamında Evaldo dos Santos’un hareketiyle penaltıya maruz kaldı ve skor 25’de 1-1 oldu. Deportivo’dan Abel Aguilar’ın 2.sarıdan atılması isehakem Jose Paradas’ın Getafe’lilerin itirazının etkisinde kalıp, durumu eşitleme saçmalığından başka bir şey değildi. Sonrasında da Deportivo defansta çok boşluk verdi ve resmen dağıldı.
***
En keyifli ve bol pozisyonlu sahneler ise Sevilla-Vallecano maçında yaşandı. Sevilla kalecisi Beto’nun daha maçın başında dalgınlığı nedeniyle takım arkadaşından gelen topu eline alması ve hakem tarafından doğru bir kararla kaleciye pas olarak değerlendirilip, ceza alanının içinden endirekt serbest vuruş verilmesi, zevkli geçecek maçın ilk habercisiydi. Rakitic cok iyi oyun sergilerken, Sevilla defansında Navarro’nun gereksiz yere yarattığı penaltı ve şık bir topuk golü atan ev sahibinin önemli golcüsü Negredo’nun kaçırdığı inanılması zor pozisyonlar, 3 puanı alamamaları durumunda önemli derecede tepki çekebilirdi. Maçın en iyilerinden Rakitic’in ise maçın sonlarında bir gaflet anında hakemi aldatmaya yönelik hareketle kendisini yere bırakmasının cezası ise önümüzdeki hafta Real Madrid deplasmanında oynayamayacağı bir sonuca yani 2. sarı karttan atılmakla götürüyordu.
***
Obafemi Martins’in kaleciyi de geçip boş kaleye yuvarladığı ama çizgiden defansın çıkardığı top, ev sahibi Espanyol adına Levante karşısındaki 3-2’lik galibiyetin habercisiydi belki de. Takımın başına Javier Aguirre’nin gelişinden sonra özellikle hücum yönünde çok ciddi gelişme kaydeden Espanyol’un bir an önce sezon başından bu yana süregelen defanstaki sorunlarına çare bulması lazım. Stuani ise hem attığı gol, hem de oyunuyla maçın yıldızıydı.
Osasuna-Celta maçının 1-0 ev sahibi lehine bitmesindeki en önemli faktör Celta kalecisi Javi Varas idi. Müthiş maç çıkaran oyuncu benim sayabildiğim 4 net pozisyonun gol olmasını önledi. Maçtan ekranlara yansıyan keyifli anlardan biri ise yanındakilerin muhtemelen çocukları olduğunu düşündüğüm bir babanın, bizde de en bilindik sahnelerden olan hep birlikte çekirdek yeme anlarının tatlılığıydı.
***
Geçen haftanın 3-0’lık Atletico Madrid galibiyetine imza atan flaş takımı Bilbao, bu hafta Valladolid deplasmanında ilk 15 dakikada kalesinde 2 gol görünce neye uğradığını şaşırdı. Rakip oyuncuların tek kelimeyle ceza alanlarında cirit atmasına izin vermeleri erken gelen 2 golün baş sebebiydi. 36.dakikada Aduriz’in bir hava topunda dirseğiyle Marc Valiente’nin yüzüne sert bir şekilde vurduğu anda, bu oyuncunun sakatlanıp çıkması ve Aduriz’in hakem Javier Fernandez tarafından atılmaması maçın kritik hatasının yaşandığı andı. Ev sahibinde golcü Manucho’nun Afrika Kupası’ndan dönmüş olması ve kısa süre de olsa forma giymesi bu sezonki formu düşünüldüğünde takımı adına olumlu gelişmeydi.
***
HAFTANIN KARMASI
(3-5-2)
Roberto Jimenez (Zaragoza)
--
Inigo Lopez(Granada)
Rafa (Getafe)
Miranda(A.Madrid)
--
Armenteros (Osasuna)
Abdel (Getafe)
Rakitic(Sevilla)
Guardado (Valencia)
Ruben Pardo (Sociedad)
---
Stuani (Espanyol)
Carlos Vela (Sociedad)
HAFTANIN TAKIMI
Granada
Yeni teknik direktörü Lucas Alcaraz ile çıktığı ilk maçta sezon başından bu yana iyi kadrosundan beklediğimiz görüntüyü nihayet alabildik. Her ne kadar maçın tek sayısı Cristiano Ronaldo’nun kendi kalesine attığı golle gelse de yıldızlar topluluğuna karşı hem defans, hem orta saha performansı olarak çok iyiydiler ve sürpriz bir 3 puana imza attılar. Bundan sonraki maçlar için de sinyal gayet iyiydi.
***
HAFTANIN YILDIZI
Stuani (Espanyol)
Sadece 45 dakika oynadı belki ama Levante karşısında takımını ateşleyen, rakip defansı dağıtan, bir de gol atan oyuncu için bu kadar katkıyı 45 dakikaya sığdırmak büyük başarıydı. Zor bir takıma karşı aldıkları 3-2’lik galibiyet de en güzel ödülü oldu.
***
HAFTANIN GOLÜ
Rakitic(Sevilla)