Sürekli olarak gözlerimizi hayranlıkla başka ülkelerde olup bitenlere çevirmek zorundayız. Osmanlı’nın çöküşe geçmesinden beri süregelen ulusal bir spor galiba bu.
Almanya’da bir mahkeme, Siemens’in eski bir yöneticisini bizim gibi ülkelerden iş almak için rüşvet vermek suçundan mahkûm etti.
“Hey! Durun! Ne yapıyorsunuz? Biz nasıl geçineceğiz!” diye bağırmak geçti içimden.
Ama iş işten geçmişti.
Mahkeme, Siemens’in telekom ünitesinde yöneticilik yapan Reinhard Seikaczek’i 49 milyon euro tutarında rüşvet dağıtmak için kabuk şirketler kurmaktan suçlu buldu. İki sene ertelenmiş hapis ve 100 küsur bin euro para cezasına çarptırdı.
Bu işin başlangıcı.
Siemens denizaşırı ülkelerde iş almak için 1.3 milyar euro rüşvet verdiğini kabul etti. Şirket CEO’su dahil üstü düzey birçok yönetici atıldı veya istifaya zorlandı. Yargıç önüne çıkacak başka yöneticiler de var.
Almanlara nota verelim!
Avrupa’nın en büyük mühendislik grubu olan Siemens’in en üst düzey yöneticilerinin rüşvet mekanizmasından haberdar olduğuna dair işaretler var. Şirket bu bağlamda eski 10 yönetim kurulu üyesi aleyhinde dava açmaya hazırlanıyor.
Akıllarını kaçırmış olmalılar değil mi?
Türkiye gibi ülkelerde nasıl iş alınır sanıyorlar?
Konunun bir boyutu daha var. Eğer Almanlar rüşvet verdiyse birilerinin bunu almış olması lazım. Kim almış olabilir? Siemens’in Türkiye’de hangi devlet kurumlarına mal sattığı biliniyor. Eğer Siemens rüşvet dağıtıyorsa bizimkilerin “Biz istemezük” demiş olduğunu varsayabiliriz ama bunu yapmak için aklımızı kaçırmış olmamız lazım.
Yakın olmakla beraber, kaçırmadığımıza göre, hükümetimiz Almanlardan Türkiye’de kimlere rüşvet verildiğinin listesini istesin, diyebiliriz. Rüşvet verenler bilindiğine göre alanlar da biliniyordur. Bu listeyi almak önemli. Alman hükümeti hangi Türklerin rüşvet aldığını biliyorsa Alman istihbaratı da biliyordur. Rüşvet almış Türklere şantaj yapıp onları Türk devleti aleyhine işlere zorlayabilirler. Özellikle bu insanlar bilahare önemli görevlere gelmişlerse.
Öööööffff. Ben de bu rüşvet, yolsuzluk işleriyle kafayı bozdum.
Beni boş verin. En iyisi, Alman hükümetine bir nota verip suları bulandırmamasını öğütlemek. Ne güzel, onlar veriyor, biz alıyorduk, Alman fabrikaları üretim yapıyorlardı, Alman işçiler haftalıklarını alıyorlardı. Şimdi rüşvet kesildi diye başkalarından mal alacağız. Adamcıklar işlerinden olacak.
Bizimkiler de euro’cuklarına euro katamayacak. Ne lüzumu var şimdi? Yazık değil mi adamı rüşvet verdi diye cezalandırıyoruz? Camide misiniz?