Metin Münir

Metin Münir

mmunir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yurtdışında öğrenim gören öğrencilerin durumu daha da karanlık. Onların yüzde 77'si Türkiye'ye geri dönmek istemiyor. Ellerinde olsa, mezuniyetten sonra Amerika Birleşik Devletleri veya Batı Avrupa'da çalışıp orada yaşayacaklar.Vatan aşkıyla yanıp geri dönenlerin durumu da pek parlak değil. Bunların büyük bir kısmı "yeterince verimli çalıştırılmamaktan" dolayı "beyin küsmesi"ne uğruyormuş. Beyin küsmesi "Lanet olsun, keşke salaklık edip ben de dönmeseydim" durumunun bilimsel tarifi olsa gerek. Bu dehşet verici bilgileri Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) tarafından yayımlanan "Türkiye'de Araştırma Geliştirme: Ne Durumdayız? Ne Yapmalıyız?" adlı araştırmanın özetinden aldım.* Araştırma Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Teknoloji Araştırma Merkezi (TEKAM) Müdürü Prof. Dr. Muammer Kaya tarafından yapıldı.Konusu "beyin göçü" olan çalışmadan, beterin de beteri olduğunu öğreniyoruz. Türkiye'de üniversite öğrencilerinin yüzde 73'ü TC'yi beğenmiyor. Yurtdışında çalışmak ve yaşamak istiyor. Türkiye'de kaliteli üniversitelerden mezun olanların çoğunluğu da "Hadi bana eyvallah deyip" yabancı ülkelerde çalışmaya gidiyormuş. "Maalesef" diyor TİSK gözyaşlı açıklamasında, Türkiye "iyi eğitim gören yüz kişiden 59'unu kaybetmektedir." 1981-2000 yılları arasında ABD'ye ve OECD ülkelerine göç eden 25 yaş üstü Türklerin büyük çoğunluğu yüksek eğitimli. Daha spesifik olmak gerekirse: ABD'ye giden 65.000 ve OECD ülkelerine göç eden iki milyona yakın Türkün yaklaşık yüzde 60'ı yükseköğrenimli. Bunlar "beyinliler." "Beyinsizlerin" durumu ne? Araştırmada buna dair bir şey yok. Ama, bir tahmin ileri sürmek gerekirse, Batı'nın vizelerle diktiği "demir perde" Berlin Duvarı gibi yıkılsa TC'de yaşlı ve hastalardan başka kimse kalmaz denebilir.Pek fena da olmayabilir bu. Ne İstanbul'un trafik sorunu kalır, ne Ankara'nın susuzluğu, ne tesettür meselesi, ne de Güneydoğu sorunu. Türklerin Batılılaşma davası da bir kalemde hallolmuş olur.Tamam, tamam, farkındayım, saçmalıyorum. Ama her şey bir tarafa, bu istatistiklerden daha çok Türkiye'nin düzenini mahkûm eden, başarısızlığını açığa vuran başka bir şey var mı? Seksen senedir uğraşıyorlar ortaya çıkara çıkara çoğunluğun terk etmek istediği bir ülke çıkardılar. Ve maçtan önce hazır ola geçip asker selamı veren bir milli takım. Mezun olan yabancı ülkeye gidiyor Türkiye Bedelsiz Beyin İhraç Ediyor Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) tarafından yayınlanan "Türkiye'de Araştırma–Geliştirme: Ne Durumdayız? Ne Yapmalıyız?" başlıklı Araştırmada, ülkemizin kalkınmasını olumsuz yönde etkileyen kronik bir soruna, "Beyin Göçü"ne dikkat çekiliyor. Ülkemizde sürekli çoğalan üniversitelerin; eğitim sisteminin işgücü piyasasının ihtiyaçlarına uyumlu olmaması nedeniyle birçok alanda "istihdam edilebilir" nitelikte olmayan, bol sayıda diplomalı işsiz mezun ettiği belirtilerek, "Bu taşan ve saçılan beyinlerin en niteliklileri yabancı ülkelere gitmekte ve oralarda çalışmakta, yani bedelsiz beyin ihracatı yapılmaktadır" denildi. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Teknoloji Araştırma Merkezi (TEKAM) Müdürü Prof. Dr. Muammer Kaya'nın "Türkiye'de Araştırma–Geliştirme: Ne Durumdayız? Ne Yapmalıyız?" başlıklı Araştırması TİSK Yayınlarından çıktı. Araştırmada, ülkemizin ve sanayimizin en önemli konularından biri olan AR-GE alanındaki pozisyonu çok net bir fotoğraf halinde yansıtılırken, uygulanması gereken politika ve tedbirler de aynı açıklıkla gözler önüne serildi.Araştırmada, ülkemizin plansız, kitlesel ve ucuz eğitim ile hem atıl ve niteliksiz işgücü yarattığı, hem de nitelikli beyinlerini kaybettiği vurgulanarak, "Gelişmekte olan ülkeler kıt ve hayati olan nitelikli insan gücünü kaybetmekte, yapılan beşeri yatırımlar boşa gitmektedir. Bugün profesyonel bir sporcu, sanatçı veya yönetici milyonlarca dolar karşılığında transfer olurken, nitelikli insanlar bedelsiz transfer olmaktadırlar" denildi. Beyin göçünün dünya çapında önemli bir sorun olduğu belirtilen araştırmada, "Türkiye en fazla beyin göçü veren 34 ülke içinde 24. sırada yer almakta olup, maalesef iyi eğitim gören yüz kişiden 59'unu kaybetmektedir" denildi. Türkiye'de üniversitede okuyan gençlerin %73'ünün yurt dışında çalışmak ve yaşamak istediğine dikkat çekilen araştırmada; "Yurt dışında öğrenim sürdürenlerin ise %77'si ülkeye kesin dönüş yapmak istememektedir. Türkiye bugün iyi eğitim görmüş gençlerin sadece %41'ini elinde tutabilmektedir. YÖK'ün verilerine göre 24 bini Almanya'da, 15 bini ABD'de olmak üzere 50 binden fazla Türk genci yurt dışında eğitim görmektedir. Türkiye, yurtdışına en çok öğrenci gönderen ülkeler arasında 11. sıradadır." denilerek, çeşitli ülkelerin topraklarına nitelikli beyinleri çekmek için uyguladıkları bilinçli politikalardan örnekler de verildi.Buna göre, ABD "olağanüstü araştırmacılara" her yıl 135 bin H1-B vizesi veriyor. ABD'ye göç eden nitelikli göçmenlerin Amerikan ekonomisine katkısının kişi başına yıllık 150 bin dolar düzeyinde olduğu hesaplanıyor. İYİ EĞİTİM GÖREN HER 100 KİŞİDEN 59'UNU KAYBEDİYORUZ Araştırmada, beyin göçünün Türkiye ekonomisine yıllık maliyetinin 2-2.5 milyar doları bulduğunun tahmin edildiği belirtilerek, "Bu büyük maliyeti azaltmak için bakış açısı, politika ve altyapıda uygun şartlar yaratılmalıdır. Dönenlerin büyük bir kısmının yeterince verimli çalıştırılmamaktan dolayı "beyin küsmesi" ne uğradığını, "beyin mezarlığı" oluştuğunu görerek, gerekli tedbirleri almak ve ülkemize "tersine beyni göçü" yollarını açmak zorunludur" görüşü dile getirildi. BEYİN GÖÇÜNÜN MALİYETİ 2.5 MİLYAR DOLAR Araştırmada 1981 – 2000 yılları arasında ABD'ye ve OECD ülkelerine göç eden 25 yaş üstü Türklerin eğitim profiline de yer verildi. Buna göre Türkiye'den ABD'ye giden 64 bin 780 Türk'ten 37 bin 785'i, Türkiye'den OECD ülkelerine göç eden 1 milyon 913 bin 782 Türk'ten 1 milyon 116 bin 275'i yüksek öğrenimli. Bu durumda ABD ve diğer OECD ülkelerine göç eden Türklerin % 58'ini yüksek öğrenimli kişiler oluşturuyor. Araştırmada aşağıdaki tespit ve değerlendirmelere yer verildi: GÖÇ EDENLERİN % 58'İ YÜKSEK ÖĞRENİMLİ "Ülkemizde 2005-2006 öğretim yılında ÖSYM-YÖK verilerine göre 36 bine yakın öğrenci devlet ve özel vakıf üniversitelerinde sanayi/ticaretin gelişmesi için mühendislik-mimarlık ve şehir plancılığı alanlarında eğitim görmektedir. Üniversitelerin kontenjanlarının toplamına göre 30857'si devlet ve 4956'sı vakıf üniversitelerinde okumaktadır. Devlet 51 ve Vakıf Üniversiteleri 23 dalda Mühendislik - Mimarlık Eğitimi vermektedir. Devlet Üniversitelerinde en fazla kontenjan Makine, İnşaat ve Ziraat Mühendisliğinde iken Vakıf Üniversitelerinde Bilgisayar, Endüstri ve Elektrik-Elektronik Mühendisliğindedir.Ülkemizde 2005-2006 öğretim yılında Devlet ve Vakıf Üniversite kontenjanları birlikte dikkate alındığında yılda en fazla Makine (4431), İnşaat (3440), Ziraat (3095), Bilgisayar (2570), Endüstri (2443), Elektrik-Elektronik (2403), Mimarlık (1594), Jeoloji (1415), Kimya (1415), Gıda (1360), Çevre (1360) ve Maden (1030) Mühendisi yetiştirilmektedir. Yıllık kontenjanı 1000 ve üzerinde 12 Mühendislik dalı bulunmaktadır (Çizelge 2). Ülkemizde ihtiyacımızın çok üzerinde mühendis ve mimar yetiştirilmektedir. Yetişen mühendis ve mimarlara istihdam sağlama olanağımız çok kısıtlıdır.Eğitim-İstihdam Uyumsuzluğuna Bir Örnek:Maden Mühendisliği: Türkiye'de bugün öğretim veren toplam 16 Maden Mühendisliği Bölümü vardır. Bunlardan 6'sı hem birinci hem de ikinci (gece) öğretim vermektedir. 2004 ÖSYM verilerine göre toplam 1030 öğrenci kontenjanına sahiptir. 1030 öğrenci kontenjanının 270'i ikinci öğretim içindir.Dünyanın madencilikte en gelişmiş bir ülkesi olan Kanada'nın GSYİH'sının büyük bir kısmı madencilikten sağlanmasına karşın her yıl 120 yeni Maden Mühendisine ihtiyacı vardır. (McGill Alumni News, 2005) Bunun 90'ını kendi üniversitelerinden karşılarken, geri kalan 30 kişiyi Kanada dışından beyin göçmeni olarak almaktadır. Bugün, Avustralya yıllık 130, G.Afrika 30, İngiltere 30, ABD 120 Maden Mühendisi mezun etmektedir. ABD'de mezunların %60'ı Madencilik Sektöründe iş bulabilmektedir. Ülkemizde Madenciliğin GSYİH içindeki payı %1'lerin altına düşmüşken yılda binden fazla Maden Mühendisi yetiştirilmesi, tüm dünyanın maden mühendisi ihtiyacını karşılayacak seviyelerdedir. Maden mühendislerinden %20'sinden azı mesleklerinde iş bulabilmektedir. Plansız, programsız açılan üniversiteler, bölümler, artırılan kontenjanlar yetmezmiş gibi ikinci öğretime öğrenci alınmasının hiçbir mantıklı ve rasyonel açıklaması yoktur. Ülkemizin her yıl ne kadar Maden Mühendisine ihtiyacı olacağı ilgili kurumlarca (DPT, DİE, YÖK, Üniversiteler, Meslek Odaları vs) hesaplanmadığından, sonuçta anlamsız sayıda diplomalı işsiz yetiştirilmektedir. Bu yetiştirilen kişilerin bir kısmının yabancı ülkelerce absorbe edilebilmesi için niteliklerinin çok yüksek olması (çok iyi dil bilmesi, bilimsel olarak üstün seviyede olması, bilgisayar bilgisinin yeterliliği, yurt dışına gitme isteğinde olması ve yurt dışından iş bulması vs) gerekmektedir. Aksi takdirde bu kişiler ülkemizde diplomalı işsizler ordusuna katılmakta veya meslekleriyle ilgisiz işlerde çalışmak zorunda kalmaktadır. Meslek dışı işlerde istihdam ise kıt kaynakların savrulmasına neden olmaktadır. Ülkemiz sınırlı ve kıt kaynaklarını bu derece plansız ve programsız harcamamalıdır. Benzer sorunlar ülkemizde tüm mühendislik dalları ve diğer pek çok meslekte de geçerlidir. Sonuç olarak ülkemizde mevcut seksene yakın üniversitenin yanı sıra, 17 yeni Üniversite daha açma kararı herhangi bir insan gücü planlama çalışmasına ve ihtiyaç analizine dayalı olmadığı gibi, bu üniversitelerin yeterli alt yapıları ve nitelikli öğretim elemanları da mevcut değildir. Siyasi amaçla kurulan yeni üniversiteler diplomalı işsizler ordusunu çok daha büyütecek ve beyin göçünü daha da hızlandıracaktır. Bu durum ülkemizde artık beyin erozyonuna dönüşme aşamasındadır. Beyin göçü dünyada bugün geri kalmışlıkla özdeşleşmektedir". mmunir@milliyet.com.tr ÜLKEMİZDEKİ MÜHENDİSLİK-MİMARLIK EĞİTİMİNDE KAPASİTE İHTİYAÇTAN ÇOK FAZLA