Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım geçen senenin nisan ayında “bir aksilik olmazsa” İstanbul Boğazı’nda yapılması planlanan üçüncü köprünün 2010’da ihale edileceğini söyledi.
Karayolları Genel Müdürü Cahit Turhan da, eylülde ihale ilanı için “Son adıma yaklaşıldığını, ihale sürecinin ‘çok uzayacağını’ düşünmediğini” söyledi. Ama ihale yapılmadı. Yakında yapılma olasılığı da yok. Aslında Yıldırım da, Turhan da açıklamalarını yaparlarken böyle bir olasılık olmadığını biliyorlardı. Veya bilmeleri gerekiyordu. Çünkü altı milyar tutacağı açıklanan böyle büyük bir projenin ihale edilmeden önce geçirmesi gereken aşamalar var. Bu aşamalardan geçilmemiş, süreç tamamlanmamıştı.
Hatta sürece başlanmamıştı bile denebilir. İşi yapmaya istekli şirketlerin fiyat oluşturabilmesi için zemin etütlerinin Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından yapılmış veya yaptırılmış olması gerekirdi. Son araştırdığımda (geçen ay) böyle bir etüt yapılmamış, yapılması gerektiği düşünülmeye bile başlanmamıştı.
İhale yapmak için Yüksek Planlama Kurulu’nun olurunu almak lazım. Kurula başvuru Devlet Planlama Teşkilatı tarafından yapılır.
Sorduğumda üst düzey bir DPT görevlisi “bize (Karayolları’ndan) olayı net bir şekilde resmeden bir proje gelmedi, YPK’ya sunulacak bir proje yok” dedi.
Bir “aksilik” olduğu kesin. Ama bu aksilik ne?
Politikacılar olması mümkün olmayanı vaat etmekte aceleci, “aksilikleri” açıklamakta yavaştırlar. Onları beklerken ben size biraz ışık tutmaya çalışayım.
Bürokrasi güdük kalıyor
Her iktidar değiştiğinde bürokratik kadrolar tırpanlanmakta, hükümetler, ne kadar bilgili olduklarına bakmaksızın kendi adamlarını kilit mevkilere yerleştirmektedir. Bu uygulama ciddi bilgi ve tecrübe kaybına yol açmaktadır. Türk bürokrasisi sürekli acemiler tarafından budanan bir ağaç gibi büyüyememekte, güdük kalmaktadır. Memurlar mevkilerini borçlu oldukları politikacılar karşısında güçsüzleşmekte, ‘evet efendimci’leşmektedir.
“Vizyon oluşturacak kültüre sahip değil bürokrasi” diye anlattı deneyimli bir bürokrat. “Politika bürokrasinin önüne geçti. Çok yoğun mühendislik isteyen işler zayıf. Kurumların teknik elemanları zayıfladı. Raflar boş. Bırakın fizibiliteyi ölçüm yok. Proje yapılmıyor. Bakan’ın da vizyonu yoksa...”
Gerisini tamamlamadı çünkü ne demek istediği açıktı. Yanlış anlamaya meydan vermemek için açıklayayım: Deneyimli bürokrat olarak tarif ettiğim kişinin görüşleri ideolojik değil, çünkü o dini bütün, hükümete sadık bir AKP’li.
Üçüncü köprüde, nükleerde, çevrede ve aklınıza gelebilecek birçok başka konudaki yanlışlıklar ve eksikliklerin nedenini arıyorsanız başka yere bakmanıza gerek yok. Bürokrasi at, hükümet süvaridir. At sakat, süvari de acemi ise, buraya kadar.
YARIN: NÜKLEER SERÜVENDE JAPONYA DEVRİ
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024