Metin Münir

Metin Münir

mmunir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Tropikal ormanlarla kutup altı tundraları arasında kalan bölgeye ılıman iklim kuşağı denir. Dünya’nın denizlerden arta kalan bölümünün yarısını oluşturan bu bölgede toplam nüfusun neredeyse yarısı yaşar. Ekonomik ve teknolojik açıdan en güçlü ülkeler bu kuşak üzerinde yer alır.
Türkiye bir ılıman iklim ülkesidir ve on bin çeşit doğal çiçekli bitki ve eğrelti türüyle ılıman iklim kuşağının en zengin bitki varlığına sahip ülkesidir. Bunların yaklaşık üçte biri endemiktir, yani Türkiye’den başka hiçbir yerde bulunmaz. Ayrıca, her hafta bilinmeyen yeni bir bitki türü bulunmaktadır.
Petrolde Ortadoğu ne ise bitki örtüsünde de Türkiye odur.
Çevre ve Orman Bakanlığı’nda çalışanlar dahil çok az insanımızın farkında olduğu eşsiz bir zenginliğe sahibiz. Ama bu zenginlik büyük tehdit altındadır. Kuzeydoğu Anadolu’daki ormanların yüzde seksene yakını bozuldu, 1,3 milyon hektar sulak alan kurutuldu, turbalık alanların yüzde seksen beşi tahrip edildi, Trakya ve İstanbul çevresindeki mera ve fundalıkların sadece yüzde yirmisi tahribattan kurtulabildi.

Bitki alanlarını tespit etmek
Bu büyük yıkım son 40 sene içinde meydana geldi ve son sürat devam ediyor. Bu bilgileri Doğal Hayatı Koruma Derneği, dünyanın en büyük çevre vakfı olan World Wildlife Fund ve İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nin hazırladığı Türkiye’nin 122 Önemli Bitki Alanı* adlı kitabından aldım.
Araştırmanın amacı Türkiye’nin en önemli bitki alanlarını tespit etmek ve korunacağını ummaktır.
“Bu yayın sayesinde ülkemizin zengin bitki örtüsünün daha iyi tanınacağını ve doğa sevgisinin daha çok hissedileceğini umuyoruz” diye yazdı kitabı hazırlayan Neriman Özhatay, Sema Atay ve Andrew Boyfield. “Böylece Türk toplumu ve hükümet görevlileri arasında doğa koruma yönünde bir eğilim yaratabileceğimize inanıyoruz.”
Amin, diyorum ben de. Ama dehşetli bir şekilde ümitli, olmayarak.Türkiye’de Çevre Bakanlığı enerji ve tabii kaynaklarının bir bölümü gibi çalışıyor. Enerjisini bitki alanlarını korumaya ve ekonomik olarak kullanmaya değil barajcıların ve madencilerin emrine verip paraya tahvil etmeye yoğunlaştırmış durumda. Türkiye doğasının da bir doğal kaynak olduğunun farkında değil. Tahrip ederek değil, olduğu gibi koruyarak buralardan para kazanmanın yolları olduğunu bilmiyor.
Çevre Bakanlığı’nın çok santral lisansı verdiğini duydum ama doğayı koruma adına bir şey yaptığını bir defa bile duymadım.
Akarsulardan elektrik elde edilmeli ve topraktan maden çıkartılmalı, tabii. Ama her yerde değil. Bazı alanlar dokunulmadan korunmalı. İngiltere’den gelip dağ başında sadece Türkiye’de çıkan bir lalenin açmasını bekleyen insanlar var. Çevre Bakanı Veysel Eroğlu’nu bunların arasında göreceğimizi hiç sanmıyorum.
* Doğal Hayatı Koruma Derneği’nden elde edilebilir: 0212 528 20 30