Metin Münir

Metin Münir

mmunir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ekonomi 2001’de duvara çarpınca hükümet iflası önlemek için Uluslararası Para Fonu’na (IMF) koştu.
Bir dizi ekonomik reform yapılması koşuluyla Fon “olur” dedi. Bu reformlardan bazısı ekonomi için iyiydi. Bazısı hem ekonomi hem de IMF’yi yöneten Batılı zengin ülkeler için.
IMF ve onun kardeş kuruluşu olan Dünya Bankası, Birleşmiş Milletler gibi çok devletli kuruluşlardır. Ama büyük hissedar olan Batılı zengin ülkelerin çıkarlarını kollarlar.
Yıllarca, döne döne, Demirel-Yılmaz-Çiller-Ecevit dörtlüsü tarafından paçavra edilen ekonomi o kadar kötüydü ki Ankara ister istemez IMF’nin bütün koşullarını kabul etti.
Bu çerçevede “eyvallah” denenler arasında kamu şirketlerinin özelleştirilmesi ve yabancı sermayeye kapıların ardına kadar açılması da vardı.

Haberin Devamı

Tişört satar gibi özelleştirme
Bunlar bizatihi kötü değildir.
Ama Ankara’nın donanımsızlık ve dürüstlük sorunu olduğu için süzgeci yoktur. Bu nedenle Perşembe Pazarı’nda tişört satılır gibi özelleştirmeler yapılmaya başlandı ve yabancı sermaye dostu olmak uğruna memleket yolgeçen hanına döndürüldü.
Batı’da, yani IMF’nin ağababalarının oturduğu ülkelerde bile yabancı sermaye dostluğu bizimki gibi sınırsız, prensipsiz, istisnasız biçimde uygulanmaz.
Bu uzun girizgâhı başlıktaki soruyu cevaplamaya girizgâh olsun diye yazdım.
İyi haber alan kaynaklar Türk Telekom’un kontrolünün Ojer Telekomünikasyon’dan Suudi Arabistan kraliyet ailesine ait Suudi Telekom Şirketi’ne (STC) geçiyor olduğunu bildiriyor.*
Hükümetlerin şirket çalıştırdığı devirler geride kaldı. Telekom da artık stratejik sektör sınıflandırılmasına dahil değil. Bu nedenlerle, TT’nin kontrol hissesinin el değiştirmesinde prensip olarak bir sorun yoktur.
Sorun, hükümetin telekom sektörünü serbestleştirmemesi, kârını maksimize etmesi için TT’nin tekel durumunu korumasına yardımcı olmasıdır. Hükümet, tüketiciye ve varlığı sağlıklı bir rekabet ortamı için şart olan serbest telekomünikasyon şirketleri yerine, TT hissedarlarına kanat geriyor.

Söz verildiği doğru mu?
Sonuç baştan aşağı olumsuzdur. TT hizmetleri yavaş ve pahalıdır. Söz verilen yatırımlar yapılmıyor. Alternatif bir telekom kanalı olabilecek kablo, Ulaştırma Bakanlığı tarafından boğuldu. Cepte üçüncü nesle geçişin önü tıkandı. Resmi kurumlar, yasalara açık bir biçimde, TT’den ihalesiz hizmet satın almaya devam ediyor.
Sektörde dolaşan ısrarlı dedikodulara göre bol kâr edebilmesi için rekabetten korunacağına dair Ojer’e söz verildi. Buna karşılık bazılarının külliyetli miktarda kişisel rant sağlamakta olduğu konuşuluyor.
Hükümetle arası çok iyi olan Suudilerin TT’yi devralması halinde tekel durumunun daha birçok yıl devam edeceğine dair sektörde yaygın bir endişe var.
Durum öyle gösteriyor ki modern ekonomilerin itici gücü olan telekom sektörü AKP’nin alaturkalığının kurbanı olmaya devam edecek.
Esas kötü olan budur.
* Ayrıntısı dünkü yazımda var.