Lindau, Güney Almanya
Seyahat aklın gıdalarından biridir. Daha uçağa binerken sınırlarım genişler, hayal gücüm hora tepmeye başlar. Düşüncelerim berraklaşır, hafifleşir ve çoğalır.
Geçen hafta burada Nobel ödüllü 59 bilim adamını dinlemeye gelen yetmiş ülkeden 650 genç araştırmacı arasında sekiz de Türk vardı. Eminim onlar bu hisleri benden de çok güçlü bir biçimde duymuşlardır.
Lindau toplantıları 1950’den beri yapılıyor ama Türkiye’den toplu olarak bir grubun katılması ilk defa oldu.
Bundan sonra her yıl genç Türk araştırmacılar da Lindau’da olacak. Bu konuda Türkiye Bilimsel Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) ile Almanlar arasına bir anlaşma imzalandı.*
Batı Avrupa ve ABD’de yaşayan üniversiteliler ve araştırmacılar için Nobelli bilim adamlarını dinlemek olağanüstü bir şey değil. Bu ödüllerinin çoğunu Batılılar alıyorlar. 2009’a kadar dağıtılan 800 küsur ödülün neredeyse yedi yüzünü ABD, İngiltere, Almanya ve Fransa kazandı. Hayatta olanların hemen hemen hepsi üniversitelerde hoca.
Bu klasta insanlarla ender karşılaşmayan bizim gençler için Lindau bulunmaz bir fırsattır.
Hacettepe Üniversitesi kimya bölümünde doktoralı araştırmacı olan Lokman Uzun “Burada insan kendini seçilmiş ve özel hissediyor” diyor.
Toplantının açıldığı gün Lindau’ya gelen Devlet Bakanı Egemen Bağış, Türk katılımcılarla bir araya geldi.
Bakan’ın yanında bulunan yetkililerden biri genç araştırmacılara “sizden de Nobel bekliyoruz” dedi.
AKP döneminde TÜBİTAK’ın doktora düzeyindeki araştırmalara ayırdığı fonlarda eskiye kıyasla büyük artışlar oldu. Ama ileri ülkelerle karşılaştırıldığında gene çok yetersiz ve sürekliliği yok.
Araştırma yapmak isteyen Türkler kendilerine yabancı bir üniversite bulmak zorunda. Ama onun da sorunları var.
“Bizim gibi ülkelerin yetiştirdiği insanlar, (yurtdışında) hiçbir zaman büyük projelerin beyin takımlarına giremediler” diyor tanıdığım bir profesör.
“Sadece birer teknisyen veya data analizcisi olarak kendilerine verilen işleri yapıyorlar. İş bitince ver elini Türkiye. Bir üniversiteye at kapağı ve yurtdışından doktoralı olarak ömrünce rahat yaşa. Veya içinde hâlâ sönmeyen bir araştırma ateşi varsa, bir iki yıl içinde geldiğin yere geri kaç. Kalıp bu ülkede bir şeyleri değiştirmek için savaşan tek tük insan var. Canlarından bezmiş olarak.”
Türkiye’de zenginler ya üniversite kuruyorlar veya okul yaptırıyorlar. Sanırım bu klasik raydan çıkıp sağlam üniversitelerin araştırmalarını desteklemelerinin zamanı geldi. Araştırma ve bulma olayının içinde olmayan üniversiteler devrini kapatmalıyız.
*Katılım koşulları için TÜBİTAK internet sitesi veya burcin.alparslan@tubitak.gov.tr
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024