Deprem kuşağında bulunan ülkelerde tam güvenlikli nükleer santral kurmak imkânsızdır. Çünkü depremin ve arkasında taşıdığı ek felaketlerin büyüklüğünü tahmin etmek ve bunlara dayanacak güçte santral yapmak mümkün değildir.
Japonya’nın yaşamakta olduğu nükleer felaketin nükleer enerji ile tanışmaya hazırlanan Türkiye’ye ve dünyaya verdiği en önemli mesaj budur.
Türkiye de, Japonya gibi durmadan sarsılan bir deprem ülkesidir ve nükleer santral kurulmayı planladığı yerler Mersin ve Sinop 8,9 veya daha şiddetli deprem yaşayabilir.
Aslında bu kadar şiddetli bir depreme de gerek yok. Dünyanın en büyük reaktörü olan Japon Kaşivazaki Kariva, 2007’de, 6,6 şiddetinde bir depremden sonra nükleer madde sızdırdı ve 21 ay kapatıldı.
İhmalle de reaktör kazası oldu
Japonya’da, bunun dışında ihmal ve hata sonucunda meydana gelen başka nükleer reaktör kazaları daha var. Böyle bir ihmal sonucu bir santral 19 yıl kapalı kaldı.
Bizim için özellikle geçerli olan bir de insan kalitesi sorunu var. İstanbul’daki Maytap Fabrikası’ndaki yangını, hızlı treni, tersanelerde ardı kesilmeyen ölümleri, uçak ve maden kazalarını hatırlayın. Bütün bunlar fazla teknik, dikkatli, eğitimli, nükleer çağa hazır bir toplum olmadığımızın işaretleri.
Daha geçen ay Afşin-Elbistan Termik santralına kömür sağlayan bir sahada meydana gelen ve kolaylıkla önlenebilecek kaymalar sonucu on bir kişi yaşamını yitirdi. Sahayı çalıştıran ihmalci şirket Mersin’de nükleer santral yapacak olan Rus şirketinin ortağıdır.
Ukrayna’da 1986’da meydana gelen Çernobil felaketinden sonra ölü bir endüstri haline gelen nükleer son on senedir canlanma sürecine girdi. Bu rönesansın nedeni küresel ısınma ile ilgili kaygılar ve aşırı gaz ve petrol bağımlılığının yarattığı değişik endişelerdir.
Plan aşamasında 324 reaktör
İnşaat halinde 62, plan aşamasında 324 reaktör var.
Türkiye bu son dalgada nükleer tramvaya atlayan ülkelerden birdir. Ama bu atlayış çok alaturka bir biçimde yapıldı.
Geçen yıl Rusya ile Mersin Akkuyu’da nükleer santral yapımı için imzalanan anlaşma şeffaflıktan uzak, al gülüm ver gülüme dayalı, politik olan bir kontrattır. İş ihalesiz verildi.
Planlanan reaktörlerin depreme dayanıklılığı ve ne biçim yeni güvenlik önlemi içerdiği belli değil. Atıkların depolanması gibi bazı kritik konular aynı şekilde muammadır.
Rusya’dan sonra geçen yıl ikinci santral için Kore ile ikinci pazarlık yapıldı. Sonuca ulaşılamadı. Hemen ardından Japonlar masaya çağrıldı. Geçen hafta Fukuşima Daiiçi’nin ilk reaktörü infilak ederken Türk ve Japon heyetleri görüşme halinde idi.
“Bu işte biz de varız” dışında hükümetin bir nükleer enerji politikası yoktur. Geliştirilmiş olduğu bir finansman, teknoloji, reaktör modeli yoktur. Enerji Bakanlığı, ne çıkarsa bahtıma deyip önüne gelenle pazarlığa oturuyor.
Bunun sonu gözyaşıdır. Nükleerle poker oynamak için masaya oturanlar bilmelidir ki oyunculardan biri şeytandır.
Yarın: Japon felaketinden sonra hangi iki ülke nükleere devam dedi?
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024