Nükleer enerjide en kritik şey, inşaatın başlama tarihi ile elektriğin satışa sunulması arasında geçen zamandır.
Tesisin kârlı, hatta fizibıl olmasının koşulu en kısa sürede faaliyete geçilmesidir. Süre uzadıkça maliyet artar. Bu da elektrik fiyatlarına ve kârlılığa olumsuz olarak yansır.
Fransız Arvea’nın Finlandiya’da inşa etmekte olduğu nükleer santralda iki senelik rötar var. Yazılan zarar bir milyar dolar civarında. 2009’da tamamlanması planlanan santralın şimdi 2010-11’de biteceği sanılıyor.
Öngörülen evrensel enerji açığının kapatılması için dünyanın birçok yerinde nükleere yeni bir yöneliş var. ABD, Fransa, İngiltere gibi büyük nükleer enerji ülkeleri santral inşaatını çekici yapmak için çeşitli formüller üzerinde çalışıyor.
ABD’de biri, inşaata başlamak, diğeri inşaat bittikten sonra üretime geçmek için iki aşamalı bir izin süreci vardı. Her biri yıllar süren bu aşamalar birleştirildi, kısaltıldı.
Nükleer santral yapan şirketler de zamandan tasarruf için standart dizayna gidiyorlar. Yeni santral dizaynları için devlet otoritesinden gerekli izinleri önceden çıkarıyorlar. “Müşteri çıksın da bakarız” devri kapandı.
Geçen ay teklif alınacaktı
Fransa’da nükleer santral yapan Arvea ile bir inşaat şirketinin ortaklık kurması gündemde. Anahtar-teslim santral işini kolaylaştıracak bu formülden Fransız şirketlerinin rekabet avantajı elde etmesi bekleniyor.
Türkiye ilk nükleer santralını yapmak için bilmem kaçıncı denemesini yaparken, Enerji Bakanlığı işin inceliklerini kavramaktan hâlâ uzak.
Santral yapmaya aday şirketlerden geçen ayın 21’inde teklif alınacaktı. Alınamadı. Çünkü konunun ayrıntılarını içeren yönetmelik gecikmeyle kabineden çıktı. Çankaya’da imza bekliyor. Yönetmeliğin hükümete yollanması da Sayıştay tarafından incelenme süreci unutulduğu için gecikti.
Sektörden sızan bilgilere göre, yönetmelik finanse edilebilir bir model getirmiyor. Hazine garantisi, devletin sorumlulukları, devlet tarafından satın alınacak elektriğin bedelinin ödenmesi gibi hayati konular çözümlenmedi.
Yönetmelik ölü doğdu
“Reaktörcüler ve finansçılar yapılabileceğine inanmıyor” diye özetledi sektörden bir kaynak.
Yönetmeliğin ölü doğması, mukadder bir model içermesinin nedeni, işi yapmaya aday özel sektör şirketlerinin görüşlerinin alınmamasıdır. Ankara’ya tipik, yönetsel bir kibirle, yönetmelik kapalı kapılar arkasında hazırlandı, özel sektörün görüşüne açılmadan imza sürecine sokuldu.
Enerji Bakanlığı’nın Afşin-Elbistan linyit sahasında santral kurma girişimi de aynı nedenlerle başarısız olmuştu. İhale koşulları özel sektörün görüşleri hiçe sayılarak hazırlanmış, ihaleye hiç teklif gelmemişti.
Linyit santralı gibi basit bir iş için finanse edilebilir bir model geliştirmekten aciz bir kurumun, dünyanın en karmaşık enerji işi olan nükleer için model geliştirme şansı ne olabilir?
Neden başarısızlığı tekrar tekrar kanıtlanmış yöntemler terk edilmiyor?