Metin Münir

Metin Münir

mmunir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Türkiye’de 1960’tan beri hüküm süren siyasi sistem çöktü.    Bu sistem 1960 darbesiyle kurulmuş, 1980 müdahalesiyle pekiştirilmişti.
Bu sistemde Türkiye saklı bir sivil-asker koalisyonu tarafından yönetiliyor, denge cumhurbaşkanı tarafından sağlanıyordu.
AKP’nin iktidara gelmesiyle sistem çatırdamaya başladı, Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesiyle göçtü.
Erdoğan, kendinden önceki başbakanlar gibi, iktidarı askerlerle paylaşmaya razı değil. Tam egemen olmak istiyor.
Genelkurmay Başkanı Büyükanıt için, “O benim maiyetimdeki bir memurdur” diyerek bunu açıkça ortaya koydu.
Cumhurbaşkanlığı da denge fonksiyonunu yitirdi. Çankaya’yı AKP hükümetinin bir uzantısı haline getiren Gül’ün denge kaygısı yok. O da Erdoğan gibi düşünüyor, askeri denklemin bir parçası olarak kabul etmiyor.
Sorun şu: Sivil-asker ortaklığı üzerine kurulu sistemin çöktüğünü herkes kabul ediyor mu? Ve bu sistemin yerine ne konacak?
Yavaş yavaş içine doğru ilerlemekte olduğumuz kaosun nedeni bu soruların cevapsız olmasıdır.

Haberin Devamı

Öyle veya böyle...
Erdoğan, Genelkurmay Başkanı için “O benim maiyetimdeki bir memurdur” dedi, ama Büyükanıt “Başbakan doğru söylüyor, ben onun maiyetindeki memurlardan biriyim” demedi. Hiçbir şey söylemedi.
Buna karşılık AKP karşıtları her gün eski sistemin yanında durmaya devam ettiklerini haykırıyorlar.
Halk ne olup bittiğini tam olarak anlamıyor. Aklı karışık. Daha açılmadan kafa karışıklığı klasiği haline gelen Ergenekon ve AKP kapatma davaları dolayısıyla sersemlemiş vaziyette.
Ama belirsizlik ebedi olamaz. Öyle veya böyle, eski sistem yeniden kurulacak veya yeni bir sistem tesis edilecek.
Aslında çıkış yolu bellidir: Demokratikleşme.
Ekonomide “kamu iktisadi teşekkülleri” modelini terk ettiğimiz gibi, siyasette de askeri müdahaleler devrini geride bırakmalıyız.
Asker kışlaya çekilmeli, halkın oyuyla iktidara gelenlerin emrine girmeyi kabul etmelidir.

Ama bir sorunumuz var
Bu düşünceyi uzun uzun savunmaya gerek yok.
Avrupa’da, komünizmden yeni kurtulan devletler dahil hiçbir yerde askerin bizdeki gibi siyasette ağırlığı yok. Sırbistan gibi savaştan yeni çıkmış bir ülkede bile asker kışlasındadır.
Ama bizde bir sorun var. Bu sorunun adı da Erdoğan’dır.
Yıkılan sistemin yerine yenisini ikame etmek, yani demokratikleşmek lazım. Ama, Erdoğan’ın hayallerine göre şekillenecek bir değişimin demokratikleşme olacağı şüphelidir.
Erdoğan, sözleri ve yaptıklarıyla güvenilir bir lider ve demokrat olduğu izlenimini yaratmadı. Donanımı eksiktir. Siyaset ile dini karıştırıyor. Birleştirici değil. Fevri ve kolay etki altında kalıyor. Her kadın üç çocuk doğursun gibi laflarla çağın gerisinde olduğu izlenimini veriyor.
Ortalık karışık, çünkü Türkiye ne eski sistemi istiyor ne de kendini Erdoğan’ın iradesine teslim etmek istiyor.