Rüşvet ve yolsuzluğun en yaygın olduğu ülkelerden birinde yaşıyoruz. Ama hapishaneler yolsuzluk suçundan mahkûm olmuş kişilerle dolu değil. Daha spesifik olmak gerekirse, suçun yaygınlığı ile kıyaslandığında mahkemelerin yolsuzluk suçundan mahkûm ettiği insan sayısı istatistiki olarak anlamsız.
Hükümeti devirip askeri yönetim kurmak isteyenler var veya olduğu iddia ediliyor.
Yolsuzluğu devirmek isteyen yok.
Yolsuzluğu devirip yerine dürüstlük rejimi kurmak isteyen yok.
Bir “yolsuzluk Ergenekon’u” yok ve olmayacak. “Yolsuzluğu devirmek için” darbe olmadığı ve olmayacağı gibi.
Kimse yolsuzluğa karşı “silahlı çete” kurmuyor.
Silah ve bayrak üzerine el bastırıp yolsuzluk yemini yapan da yok.
Ayağında çelik çarık, elinde çelik asa yolsuzluğun peşine düşen yok. Tesettür giyip yolsuzluk avına çıkan yok.
Kimse yaz tatilinde yolsuzluk avlamaya gitmiyor.
“Rüşvet etme, başka ihsan istemem” diyen yok.
Yolsuzluk seçimle gelmez!
Oysa yolsuzluk irticadan daha tehlikelidir. (eğer böyle bir tehlike olduğunu iddia etmek mümkün ise)
Seçimle gelmez, iktidarı daimdir.
En büyük tarikattan güçlü ve yaygındır. Fethullah Gülen’den çok müridi var. Mafyadan daha organizedir. Atom sığınaklarından daha korumalıdır. Kurşun geçirmeyen arabalarda gezer, iriyarı güneş gözlüklü bekçileri vardır. Boğaz’da villada oturur. İsviçre’de hesabı vardır.
Himalayaların tepesine tırmanabilirsiniz, yolsuzluğun tepesine tırmanamazsınız. Çünkü siz tırmandıkça o yükselir.
Kutuplar erir, o genişler.
İmtiyazlıdır. Bütçeden aldığı pay Silahlı Kuvvetler’in aldığından bile fazladır; ama ne gelir vergisi öder, ne katma değer vergisi. Ne de yurtdışına para transfer ederken açıklama yapma zorunluluğu vardır.
Yolsuzluk yapanlar faili meçhul cinayetlere kurban gitmiyor. Helikopterlerden aşağı atılmıyor. Cesetleri kuyuya atılıp asitle yakılmıyor. Telefonları dinlenmiyor. Aleyhlerinde yasa yapılmıyor. Hasretinden prangalar eskitmiyor. Karanlıklar aydınlığa çıksın diye yanmıyor.
Yolsuzluğu mezarlıklarda bulamazsınız. Ölümsüzdür. Suya atsanız batmaz. Kurşun sıksanız dokunmaz.
Fransız Kralı Louis XIV, “Devlet benim” demişti. Yolsuzluk, “Asıl devlet benim” diyor.
Atatürk, “Ne mutlu Türküm diyene” demişti. Bunlar, “Ne mutlu Türküm yiyene” diyor.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024