Meclis’te tartışılan mayınsızlaştırma yasa tasarısının bu kadar gürültü kopartmasının ardındaki neden, mayından temizlendikten sonra topraklara kimin veya kimlerin sahip olacağıdır.
Muhalefet cephesinde yaygın kanaat adresin belli olduğudur.
Bu şüpheyi destekleyen önemli bir gerçek var: Mayın temizleme ihalesinin kamu ihale yasalarına tabi olmayacağının tasarıya konmuş olması. İhaleyi, kendi koyacağı kurallar çerçevesinde, Maliye Bakanlığı yapacak. Bunun anlamı bakanlığın, keyfi bir şekilde, mayından temizlenecek toprakları istediği şirket veya devlete verebileceğidir.
Geçmiş örnek olaylardan artık biliyoruz ki AKP bir konuyu ihale yasasının dışına çıkardı mı akıllarda o ihaleyi alması istenen bir şirket var.
Şüphe uyandıran bir başka unsur, Savunma Bakanlığı’nın mayın temizlemenin bedeli konusunda uydurduğu masaldır. Bu masalı iyice anlamak için işin aşamalarını kısaca gözden geçirmek lazım.
Hükümetin ilk düşüncesi mayınları askere söktürmek, arazi mayınlardan arındırıldıkça bunları çevre halkına dağıtmaktı.
Asker neden vazgeçti?
Konu 2001’de Milli Güvenlik Kurulu ve Bakanlar Kurulu’nda karara bağlandı ve mayın temizleme işi Kara Kuvvetleri’ne havale edildi. Kara Kuvvetleri bir proje ofisi kurdu. Mayın temizleme teçhizatı tedarik etmek için çalışmalara başladı. Mayın temizleme firmalarından brifing aldı. 2003’te bazı mayın temizleme aletleri Mardin ve Nusaybin’de denedi.
Ama üç küsur yıl harcadıktan sonra komutanlık işi bırakmaya karar verdi.
Savunma Bakanlığı’na göre, asker “en az beş altı yıl uğraşmak zorunda kalacağı mayın temizliğinde gereksiz yere çok zayiat vermemek, bakım, onarım, işletme ve idame konularında ilave problemlerle karşılaşmamak için” göre-vi devretmiş.
Mayın sökme işinde ortalama en az 2.000 mayında bir kaza olmaktadır. Suriye sınırında bu asgari 350 mayın kazası demektir. Ama bu oran uzmanların çalışması halinde söz konusudur. “Askeri birliklerde daha fazla beklenmelidir,” diyor Savunma Bakanlığı.
Askerin işten çekilme kararı halk arasında birçok kişiyi şaşırttı, ama normaldir. Dünyadaki kabul edilmiş uygulamaya göre mayın temizleme işlerini ordular değil profesyonel ve özel teçhizat ile ekipmanlara sahip firmalar yapar.
Bir istihkâm subayı, “Silahlı Kuvvetler’in bu alanı temizlemesi uygun değildir. Nedenine gelince bu iş genç, gözü kara insanın işi değildir. Olgunlaşmış, sürekli dikkat gösterebilen, işin farkında olan işçilerin görevidir. Asker elbette bu imkân ve kabiliyete sahiptir ancak bu faaliyet esnasında tahmin edemeyeceğiniz kadar zayiat verebilir. Bin ile 4.000 kişiyi kaybedebiliriz. Bunu da kimse hazmedemez. İşçilerce yapılacak temizlik bu zayiatı çok büyük oranda düşürecektir” dedi.
Gönül’ün çelişkileri
Ordu devreden çekilince Savunma Bakanlığı işi özel mayın temizleme şirketlerine ihale etmeyi kararlaştırdı. ABD, Azerbaycan, Fransa, Hırvatistan, İngiltere, İsrail, İsveç, Rusya, Ukrayna ve Türkiye’den dünyanın neredeyse bütün önde gelen mayın temizleme şirketleri ilgi gösterdi.
Sonuç?
İşte Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün bir süre önce Meclis’te yaptığı açıklama: “Biz bütün alanı ihaleye çıkarttık. Bu ihaleye gelen teklifleri, tabii, ticari sır olduğu için açıklayamam; ancak, milyarlarca doların üzerindeydi. Bu(nu) bizim bakanlık bütçesinden karşılamamız mümkün değildi. Kaldı ki, bunu ihale edecek teknik bilgimiz de yoktu.”
Bu beyanatta doğru olmayan dört nokta var:
Bir: İhaleye çıkılmadı.
İki: İhaleye çıkılmadı ama şirketlere “yapsanız kaça yapardınız?” diye soruldu. Bu cevaplar ticari sır falan değildir. Genel kaideye göre zarflar açıldıktan sonra verilen fiyatlar sır olmaktan çıkar. Bunun içindir ki ihalelerde zarflar genellikle katılımcıların önünde açılır ve fiyatlar açıklanır. Mayın konusunda durum değişik değildir.
Üç: “Milyarlarca dolar” maliyet söz konusu değildir. Bazıları “milyarlarca doların üzerinde” teklif verebilir. Ama konuştuğum uzmanlar, mayın temizleme işinde dünyanın hemen hemen her yerinde geçerli olan standart fiyatlar olduğunu söylüyor. Bu da metre kare başına 2-3 dolardır. Suriye hududunda toplam maliyet 500 milyon dolar civarındadır. Bu da yılda 100 milyon dolar demektir. Bütçeden en çok harcamayı yapan Savunma Bakanlığı bütçesinden kolaylıkla karşılanabilir.
Dört: Savunma Bakanlığı’nda ihale yapacak istek ve irade olmayabilir. Ama “teknik bilgi” olmadığı doğru değildir. Kara Kuvvetleri’nin dosyalarında gerekli bütün bilgiler vardı.
İhale mi sunum mu?
Projeyi yakından izleyen ve 2004’te Savunma Bakanlığı’na sunum yapan bir İngiliz şirketi, “hiçbir zaman bir ihale yapılmadı. Arazinin büyüklüğü ve nitelikleri konusunda bile fikrimiz yok. Konuyla ilgili bazı şirketler Savunma Bakanlığı’na sunum yapmaya çağrıldı. Ama bu bir ihale değildi” dedi.
Bana göre bakanlığının açıklamaları kamuoyunu yanıltmak ve daha sonra olanlara ve halen olmakta olanlara kılıf hazırlamaktan başka bir şey değil.
Hikâyeye devam edelim. Savunma Bakanlığı da havlu atınca, Bakanlar Kurulu 2005’te mayın temizleme işini özelleştirmelerden de sorumlu olan Maliye Bakanlığı’na havale etti. Onlar da, gene Gönül’ün ifadesiyle, “yap-işlet-devret’den başka çıkar yol bulamadılar.”
Neden? “Çünkü” diye açıkladı Gönül, “onların da aldıkları teklifler, gerçekten astronomikti; yani, bütçeyle karşılanması mümkün olmayan. Bu sebeple, Maliye Bakanlığı yap-işlet-devret’e dö-nüştürdü.”
Ama Maliye Bakanlığı da bütün bölge için bir ihale açmadı. O zaman “astronomik teklif”leri nasıl aldı? Bunu bilmek ilginç olurdu.
Yarın: Ulusal mayın kurulu kurulmalı