Metin Münir

Metin Münir

mmunir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

LEHTE:
Nükleer enerji, karbon salınımı olmadığı için, küresel ısınma tehlikesine karşı en etkin silahlardan biridir. Ucuzdur. Güvenilirdir de. Kaza halinde “Üçüncü nesil” olarak adlandırılan son model reaktörlerin soğutma sistemleri, elektriğe bile gerek duymadan, kendiliğinden devreye girer. Bu, ileride, Fukuşima benzeri kazaların meydana gelmesini önleyecek bir sistemdir. Rusların Akkuyu’da kuracakları reaktörler üçüncü nesildir.
Reaktörlerde kullanılan yakıtın elde edildiği uranyum, karbon temelli petrol ve gazın tersine, fazla fiyat dalgalanması göstermez. Küçük yer tuttuğu için on yıllık yakıtı satın alıp depolayabilirsiniz. Bu da dışa bağımlılığı azaltır. Tedariki petrol ve gaza nazaran daha kolay, güvenli ve sağlamdır. Büyük uranyum kaynakları Avustralya ve Kanada gibi demokratik ülkelerin elinde olduğu için, gaz gibi, siyaset aracı yapılmaz.
Petrol ve gaz ise sürekli olarak siyasi krizlerin ve savaşların etkisiyle inip çıkar. Veya Rusya örneğinden bilindiği gibi, siyasi baskı aracı olarak kullanılabilir.
Nükleer, rakipleri ile karşılaştırıldığında, süreklilik açısından açık ara iyidir. Rüzgâr her zaman esmez, güneş her zaman parlamaz, hidroelektrik santrallara güç veren akarsular her zaman akmaz.

ALEYHTE:
Nükleer 1960’lardan beri kullanılmasına rağmen hâlâ “genç” bir tekniktir. Bir uzmanın sözleri ile, “Bugün, olgun bir teknolojiden, dolayısıyla ‘güvenli’ bir santraldan bahsedilemez.” Bu nedenle nükleer enerjinin sayısız ve etki alanı tam bilinmeyen tehlikeleri var ki bunlar bütün avantajlarını silip süpürüyor. Nükleer santral kazaları kaçınılmazdır. Düşmesi mümkün olmayan uçak yapmak nasıl imkânsızsa, kaza yapmayacak reaktör yapmak da olanaksızdır. Güvenlik önlemleri ne kadar güçlü olursa olsun insanlar her zaman hata yapabilir ve yapıyor.
Radyoaktivitenin yıllar içinde reaktör kılıfını meydana getiren yapılardaki çelik ve çimento gibi şeylerde yaptığı aşınma insanlar için büyük bir bilinmeyendir. En güvenli ve yeni teknoloji kullanılsa bile, her an bir şey çatlayabilir, sızabilir, patlayabilir. Kaza meydana geldi mi meydana gelen zarar elde edilmiş olan bütün kârı silecek kadar büyüktür, zararı bütün dünyayı etkileyebilecek tek kazadır.
Nükleer enerji aslında dünyanın en pahalı enerjisidir. Ucuz görünmesinin nedeni maliyet belirleyen birçok faktörün sırf nükleeri ekonomik göstermek için özellikle hesaplanmamasıdır. Örneğin, sigorta neredeyse hesaba katılmaz. Kaza halinde doğabilecek zarar, kazanın yarattığı radyoaktif enkazın kaldırılması için fon ayrılmaz veya göstermelik ayrılır ki bunlar astronomiktir.
Reaktörün, ömrü dolduktan sonra sökülmesi ve parçalarının güvenli bir yerde saklanması gerekir. Bu uzun yıllar alan çok masraflı bir işlemdir. Bunun için de para ayrılmaz, ayrılsa da semboliktir. Üçüncü nesil reaktörün ömrü altmış yıldır. Altmış yıl sonra fiyatların ne olabileceğini kimse bilemez. Bilinen tek şey sökümün yapım kadar pahalı olabileceğidir. Başka üretim dallarında bulunmayan bu muafiyetler hesaba katılsa elde edilen elektrik satılamayacak kadar pahalı olurdu.
Hesaplanmayan bir başka bedel atık yakıtın depolanma bedelidir. Nasıl saklanacakları sorunu hiçbir yerde çözülmemiş olan bu atıklar nükleerin en büyük dezavantajlarından birini teşkil ediyor. Dünyanın bütün santrallarında, atık, reaktörlerin yanındaki havuzlarda muhafaza edilir. Atık radyoaktiftir ve insan için öldürücüdür. On binlerce yıl bu özelliğini korur. Nitekim, Fukuşima’da en büyük zararı depremden hasar gören ve radyoaktif sızıntı yapan havuzlar vermiştir. Reaktörler değil.

VE SONUÇ:
Erdoğan hazırlıksız ve altyapısız Türkiye’yi nükleer enerjiye sokarak tarihimizin en büyük riskini alıyor olabilir. Greenpeace’in yaptırdığı kamuoyu araştırması referanduma gidilmesi durumunda halkın %64’ünün nükleer santral kurulmasına “Hayır” diyeceğini ortaya çıkardı. Aynı araştırmaya göre, halkın yüzde 86’dan fazlası nükleer santrala yakın bir yerde oturmak istemiyor. Mesaj açık.
Erdoğan halka kulak verirse hem kendine hem de Türkiye’ye büyük bir iyilik yapmış olacak.
Not: Nükleer dizisini burada bitiriyorum. Bundan sonraki yazım gelecek çarşamba yayınlanacak.