Türkiye ile KKTC arasında 1986’dan bu yana birçok IMF stand-by anlaşması benzeri protokol imzalandı ama hiçbiri tamamlanmadı.
Bir zamanlar Türkiye’nin IMF’den parayı aldıktan sonra programdan cayması gibi KKTC de Ankara’dan istediği parayı kopardı, sonra aklına eseni yapmaya devam etti.
Ankara da umursamadı.
“KKTC bütçesi TC bütçesin 300’de biri” diye konuştu Ankara’da üst düzey bir bürokrat. “Kimse bu küçük işle uğraşmak istemiyor. Herkes ver parayı bir de bunlarla uğraşmayanlım, havasında. Ama KKTC aynı zamanda Türkiye dış siyasetinin dörtte biri. Diğerleri geri çekilince Dışişleri ön planca çıkıyor. Onlar devreye girince ekonomik öncelikler bir kenara atılıyor.”
Lefkoşa’da konuşan üst düzey bir bürokrat da aynı fikirde: “Ne zaman sıkmaya çalışsan Türkiye kesenin ağzını açardı.”
Ancak öyle anlaşılıyor ki KKTC için deniz bitmiş durumda. Son birkaç yılda mali durum o kadar bozuldu ki Ankara sıkı durmaya karar verdi. KKTC’den sorumlu Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek birkaç ay önce Derviş Eroğlu ile imzaladığı stand-by benzeri anlaşmayı “harfiyen” uygulatmak niyetinde.
Başbakan’dan destek
“Çiçek programı sıkı bir şekilde izleyecek ve taviz vermeyecek” diye konuştu Ankara’da Çiçek’e yakın bir bürokrat. Bu konuda Başbakan’ın desteğini almış durumda.
“Türkiye tarafı tek tabanca oldu. En büyük başarı bu” dedi kaynağım.
İmzalanan yeni bir protokol ile Türkiye KKTC’ye 2012 yılının sonuna kadar üç milyar lira aktaracak. Buna karşılık KKTC geniş kapsamlı bir kemer sıkma ve reform programı uygulayacak.
Mali disiplin kurulacak. Kamu bankalarının yönetim kurulları Merkez Bankası tarafından atanacak ve kuruluşların siyaset dışı kalması sağlanacak. Birçok kamu iktisadi kuruluşu özelleştirilecek. Denizaltından çekilen bir kabloyla adaya elektrik sağlanacak ve kronik hale gelmiş kesintiler son bulacak. Denize döşenecek bir boru hattı getirilecek su ile de diğer kronik sorun olan susuzluk sona erecek.
“Şu anda ilişkiler değişti” diye konuştu kaynağım Ankara’da. “Artık ekonominin iyi yönetilmesi gerekiyor. Yardım verdim ne yaparsanız yapın devri geçti.”
Buna inanmak kolay değil. KKTC’de zayıf bir azınlık hükümeti var. Meclis’teki partilerin tümü reformlar çok can yakacağı için istekli değil. Sendikalar imzalanan mali protokole karşı. Halka programı anlatan yok. Ve halkta reform talebi yok.
Lider sorunu
“Kıbrıs’ta bu tür büyük işleri yapacak çapta liderler yok” diye konuştu deneyimli bir kaynak. “Türkiye’den gelen parayı dağıtmak üzerine kurulu bir sistem var. Düzgün giden hiçbir şey yok. Böyle bir ortamda yapılan bir program nasıl sürdürülebilir?”
Türkiye gerçek bir irade gösterse reform programı uygulanabilir ve KKTC 36 yıl rötarla sağlam bir ekonomik yapıya kavuşabilir.
Ama Türkiye’de ise en geç gelecek yıl seçimler var. Kıbrıs gündemden düşebilir ve Kıbrıslılar AKP’nin seçim meşguliyetini kıskaçtan kurtulmak için bir vesile olarak kullanabilir.
Yapılan bu mali protokol de, diğerleri gibi, hayatını çöp tenekesinde tamamlayabilir.
Ama eninde sonunda dönülüp dolaşılıp gelinecek olan yer aynıdır. Çünkü bu ekonomik durum sürdürülemez.
Yarın: ÇIKAR YOL