2006’ya kadar Çinvâri bir hızla büyüyen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ekonomisi hızla küçülmeye başladı.
Büyümenin de küçülmenin de arkasındaki neden aynıdır: İnşaat sektörü.
2004 yılındaki referandumdan sonra patlayan dış talep inşaat sektörüne büyük ivme getirdi. Başta İngilizler olmak üzere Avrupalılar akın akın Kıbrıs’a gelip tatil ve emeklilik evi satın almaya başladılar. Bu furya sonucunda adaya üç milyar dolara yakın para geldiği tahmin ediliyor.
“Bu nedenle mucizevi bir kalkınma gerçekleşmeye başladı” diye konuştu bir kaynak. Ekonomi 2002-2006 arasında yılda ortalama yüzde 13 küsur büyüdü. “Ancak bilinçsiz hükümet bu paranın gökten yağdığını zannetti ve aldığı hatalı kararlarla kalkınma durdu.”
Neden, hükümetin basiretsizliği olduğu kadar, inşaat sektörünün sorumsuzluğudur.
Neredeyse tamamen kontrolsüz bir biçimde meydana gelen yapılaşma Akdeniz’in son bozulmamış yerlerinden biri olan KKTC’nin çehresini inanılmaz bir süratle çirkinleştirdi.
İnsansız koylar, tepeler, vadiler, zeytinlikler, tarlalar rasgele, kalitesiz ve çirkin yapılarla doldu. Ormanlara, arkeolojik alanlara bile binalar dikildi. KKTC büyük bir çöplük haline geldi. Zaten kıt olan elektrik ve su daha da kıtlaştı.
İnşaatla küçülüyor
Bunların halk ve çevreciler arasında yarattığı infial hükümetin inşaat sektörüne sert kısıtlamalar getirmesine neden oldu. Avrupa ekonomilerinde görülen yavaşlama, Kıbrıs’ta çözüm olasılığının azalması ve mülkiyetle ilgili sorunlar dış talebi bıçak gibi kesti. İnşaat sektörüyle birlikte KKTC ekonomisi de küçülmeye başladı.
Bankacılık kaynaklarına göre, 2007’de ekonomi yüzde 2.5 oranında küçüldü. Bu yıl daralmanın yüzde 6’yı aşabileceğine dair tahminler var.
İnşaat sektörünü zapturapt altına alınması gerektiği konusunda yaygın bir fikir birliği var. Ancak hükümet vur deyince öldürmüşe benziyor.
Yaratılan en önemli (ve saçma) sorun yabancıları gayrimenkul alımının izne bağlanmasıdır. Tapu alabilmek için yabancılar gayrimenkulü satın aldıktan sonra izin için Bakanlar Kurulu’na müracaat etmek zorundadırlar. Gayrimenkulün bedelini ödedikten sonra aylarca, hatta yıllarca beklemek rutin haline geldi. Öğrendiğime göre, iki binden fazla yabancı izin bekliyor.
İçişleri Bakanlığı askerin denetim yaptığını, izin verilip verilmeyeceğine, ne zaman verileceğine onların karar verdiğini söylüyor. Askeri yetkililer ise “Bu görüş yanlıştır, biz sadece askeri bölgelere yakın yerlerde kontrol yapıyoruz” diyor.
Hükümetin inşaat sektörünü yüksek standartlara ve çevre saygısına dayalı bir yasal düzenlemeye bir an önce kavuşturması şarttır.
“Ama sadece yasak getiriyorlar” diye konuştu işadamı Erdil Nami, hükümeti kastederek. “Plan yapmıyorlar. Konuşmayı bırakıp iş yapsalar daha iyi olacak.”