Metin Münir

Metin Münir

mmunir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz tutuklu gazeteci Ahmet Şık’ın basılmamış “İmamın Ordusu” adlı kitabına el koydurarak ne kazandı, bilmiyorum.
Ama elde ettiği kâr Türkiye’yi basılmamış kitaplara el konulan bir ülke haline getirerek verdiği zarar kadar olamaz.
Şık, Ergenekon davası ile ilişkili olarak gözaltına alındı. Hakkındaki suçlamanın ayrıntıları açıklanmadı. Savcının Şık’a isnat etiği suçu kanıtlamak için elinden geleni yapması doğaldır. Ama yayınevi basmak, kitap taslağı silmek gibi korkunç şeyler bu gayretin bir parçası olmamalıydı.

Türkiye bir taslaktır
Savcının isteği üzerine bu işlerin yapılmasını emreden mahkeme kitap taslağını “örgütsel doküman” olarak niteledi. Herhalde bundan anlaşılması istenen şudur: Bu bir kitap değil, suç aletidir. Dolayısıyla el konulabilir, tahrip edilebilir.
Ama bu yorum ikna edici değil.
Türkçe Sözlük’e göre taslak “Bir şeyin kesin biçimini almadan önceki durumu”dur.
Kesin biçimini aldığında -ki hiçbir zaman almayabilir- içinde var olduğu iddia edilen suç unsurlarından ayıklanmış olmayacağını kim bilebilir?
Bir suçun oluşması için tasavvurdan fiile dökülmüş olması gerekir. Taslak tasavvur yani tasarımdır. Düşünce, amaç, niyet, maksattır. Fiil değildir. Düşünce, amaç, niyet, maksat suç olamaz.
Yoksa “Eskiden olamazdı” mı demeliyim?
Olay hakkında düşüncesi sorulduğunda Başbakan “Hiçbir şey sebepsiz olmaz,” diye konuşmuş. Demek ki bu işte onu rahatsız eden bir şey yok.
Eski Genelkurmay Başkanı Büyükanıt da Doğu’da kitabevi bombalayan sanıklar hakkında “Tanırım, iyi çocuklardır” demişti.
Konu hakkında bir de Türkiye’nin önde gelen ceza hukukçularından birinin değerlendirmesini alayım dedim. Bana kitap taslağını örgüt dokümanı olarak nitelemenin “bir örtü, yapılacak işe bir çerçeve” sağlamak olduğunu söyledi.
Taslağa ek konulması “Hukuki değil” dedi. “Hukuka riayetsizliği meslek hakline getirmişler. Böylesini ilk defa görüyoruz. Ama, ilk defa gördüğümüz çok şey var. Bu da onlardan biri. Herhalde görmeye devam edeceğiz.”
“Çünkü evrensellik kavramı yok. Yerellik, dinsellik kavramı var. Bunun kararttığı ufkun altında yaşamak durumundayız.”
Düşünecek olursanız, Türkiye’nin kendisi de bir taslaktır. Yaşamakta olduğumuz Türkiye, Türkiye’nin AKP’nin aklındaki kesin biçimini almadan önceki durumudur. Bu biçimin içinde demokrasi de olacak ama Fransızların dediği gibi “Doğu’ya bu kadarı
yeter” tarzında.