Metin Münir

Metin Münir

mmunir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Hakkâri
Van, Bitlis, Muş ve Hakkâri’nin meydana getirdiği Güneydoğu Anadolu’nun bu bölgesinde Hakkâri kuralın istisnasıdır.
Diğer üç ilde hükümetin yumuşama ve yatırım politikası olumlu meyveler vermeye başladı. Gerçi dört ilin hepsi sosyo-ekonomik gelişmişlik sıralamasında hâlâ son yedi arasında yer alıyor. Ama Van, Bitlis ve Muş’ta gözle görülür bir iyileşme var.
Enerjik ve tutkulu yeni valiler devlet halk ilişkisinin düzeltiyor. Altyapı yatırımları son hız devam ediyor. Duble yol, okul, yurt, hastane açığı kapatılmak üzere. Yatırımlarda kıpırdanma var. Hakkâri’de bunları göremiyorsunuz. Dün bunun neden böyle olduğunu anlatmış olan işadamı Halit Yalçın’ın Hakkâri’ye “yaranın ağzı” adını verdiğini söylemiştim. Bu yara kapanabilir ama. Çünkü bütün Güneydoğu’da olduğu gibi Hakkâri’de de halk artık, başka bir yolda yürümek, özgürleşmek ve zenginleşmek istiyor. Hükümetten talebi bu.
Belki garip gelecek bunu duymak, ama bu bölgede AKP, PKK’dan popülerdir.
“İnsanlar AK Parti’ye kolay kolay hayır diyemiyor” dedi konuştuğum bir anne. “Yeşil kart verdi, çocuk yardımı yaptı, kömür dağıttı. Ciddi iyileşmeler yaptı. Burada insanların hiçbir şeyi yok. Başbakan bir şey söylesin diye dört gözle bekliyorlar.”
İşadamlarının beklentisi farklı değil.
“AKP yüzde 58 oldu, elini taşın altına koyması lazımdır” diye konuştu bir esnaf. “Artık kan görmememiz lazım.” Hükümet Van, Bitlis ve Muş gibi buraya da Muammer Türker gibi enerjik ve sevilen bir vali atayarak önemli bir adım attı.

Birinci sınıf personel
“Daha önceki vali on koruma ile sokağa çıkamazdı” diye konuştu birisi. “Şimdiki vali böyle değil.” Ama valinin iyiliği yetmiyor. Hakkâri’de hâlâ şiddet yaşandığı için emniyet güçleri sivil idareden baskın.
“Bu bölgede kral farklı. Asker” diye konuştu bir Hakkârili. “Burada borusu öten asker.” Bu boru halk ile devlet arasındaki tansiyonun gevşemesini zorlaştırıyor. Bir şekilde aşılması gereken, belki de en önemli engel bu. Sadece vali değil, Hakkâri’ye gönderilen diğer sivil, asker devlet personelinin de birinci sınıf olması lazım.
“Çok özel tertibat alınması lazım. Buraya gönderilen herkesin özel olması lazım” diye konuştu bir Hakkârili.
Halk Ankara’dan anlayış bekliyor.
“Devlet olarak senin çocuklarına sahip çıkamadım, özür dilerim, ne yapabilirim, diye sormalı” diye konuştu bir anne. “Bu çocuklar da bu ülkenin vatandaşıdır. Eğlence için dağa çıkmadılar. Devletin onlara da sorumlulukları var.”

Sınır ticareti
Hakkâri’de halkın güvenini yeniden kazanmak dışında yapılacak en önemli şey kente terör nedeniyle kaybettiği maişetini iade etmektir. Hakkâri bir zamanlar Musul’a kadar uzanan hinterlandını, geçim kaynaklarını kaybetti.
“Halkımızı kuracak iki şey var” diye konuştu bir işadamı. “Sınır ticareti, hayvancılık. Ya bu ya da hicret edeceksin.” İstenen İran’a açılan kapının ticarete uygun hale getirilmesi, meralardan mayınların temizlenmesidir.
Hakkâri terk edilmişlik ve yalnızlık hissi veren, Türkiye’nin en ücra ili olma durumundan kurtarılmalıdır. Şehri duble yol ile Van’a bağlama çalışmaları en kısa zamanda tamamlanmalıdır.
Yüksekova havaalanı bittiğinde Türk Hava Yolları burasını helikopter köprüsü ile Hakkâri’ye bağlamalıdır. Şehrin yolları asfaltlanmalı; belediyeye, siyasi eğilimine bakılmadan, hizmetlerini yayması için kaynak sağlanmalıdır. Bölge asker sivil bazı kişiler için rant kaynağı olmaktan kurtarılmalıdır. Güneydoğu’da on yıllardır hemen hemen her şey yanlış yapıldı. Kalkındırma işi becerilemedi. Ankara’nın buralara bakışında akılsızlık hâkim oldu. Ferahlatıcı gözlemim şudur ki AKP bunu değiştirmeye başlıyor.
Ve doğruyu yapıyor. Her şeye rağmen buralara sevgi ve anlayışla yaklaşmak şart. Hakkâri rahat etmeden Türkiye rahat uyuyamaz.
YARIN: KALKINMA AJANSI VE YENİ KALKINMA HAMLESİ