Metin Münir

Metin Münir

mmunir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Geçenlerde Tunceli’de şöyle bir olay oldu. Munzur Vadisi’nde kurulacak ‘Bozkaya 1 Barajı’ için kent merkezine 10 kilometre uzaklıktaki Dedeağaç Köyü yakınlarında sondaj çalışmalarına başlandı.
Haberi duyan yedi yüze yakın Tuncelili bölgeye akın etti. Bazıları sondaj makinesinin önünü kapatıp, çalışmasını engellerken, bazıları aracı tahrip etmeye çalıştı.
Bu tepkiyi bekleyen yapıcı firma jandarmadan yardım istemişti. Ama jandarma müdahalede bulunmadı. Taşkınlık yapanlar diğer göstericiler tarafından önlendi.
Firma yetkilileri, sondaj çalışmasının durdurulacağını ve araçların bölgeden çekileceğini söyleyince göstericiler sakinleşti.
Tunceli Belediye Başkanı Edibe Şahin, “Bundan sonra Dersim’de hiçbir barajın yapılmasına kesinlikle izin vermeyeceğiz” dedi.
“Eğer şu ana kadar insanlarımız sessiz ve sakin duruyorlarsa nedeni bize verilen sözlerdir. Bize ‘Munzur Vadisi’nde yapılacak barajların durumu gözden geçirilecek’ denildi. Ayrıca, ‘Gerekirse Tunceli’de kararlaştırılan barajlar yapılmayacak’ denildi. Halkımız bu barajlar yapılmayacak umuduyla bekliyor. Sabrımız artık çok daha fazla sınanmamalı. Bugün buradaki manzara biriken öfkenin yansımasıdır.
Bundan sonra biz hiçbir biçimde burada mühendisi ile işçisi ile emekçisi ile buraya çalışmaya gelen hiç kimseye acınmayacaktır. Bundan sonra bu kadar sabırlı olmayacağız. Burada yapılacak her baraj; yeni göç, yeniden yerinden etmek demek olacaktır. Tarihimizde bunu çok yaşadık. Artık yeni baraja geçit vermeyeceğiz, göç etmeyeceğiz, göç ettirilmeyeceğiz.”

Sondajın yasal olmadığı ileri sürüldü
Barajların yapımına yönelik açtığı davalarla tanınan avukat Barış Yıldırım, yapılan sondajın da yasal olmadığını ileri sürdü.
“Devlet milli parkı koruyup savunacağı yerde, bizler yurttaş olarak devlete karşı milli parkı savunuyoruz. Dünyanın neresinde böyle bir şey var?”
Bu konuda değişik şeyler düşünebilirsiniz. Bu Kürtler artık çok oldu diyebilirsiniz. Zorla baraj yapımı engellenemez diyebilirsiniz. Tuncelililerin haklı olduğunu düşünebilirsiniz.
Ben bu son gruba aidim. Madencilik, baraj, maden yol, fabrika inşaatı gibi faaliyetlerin çevreye etkilerini önceden tahmin etmek ve olası olumsuz sonuçları ortadan kaldırmak için yapılan çevresel etki değerlendirmeleri ülkemizde maskaralığa döndü.
Hükümetler 1993’te çıkartılan Çevresel Etki Değerlendirme Yönetmeliğini (ÇED) on defadan fazla değiştirerek sulandırdı. Petrol, jeotermal kaynak ve maden arama faaliyetleri, otoyol, nükleer çevresel etki değerlendirmesi yönetmenlik kapsamı çıkarıldı.
Dandik şirketlerin hazırladığı göstermelik raporlar doğa katliamına yasal zemin hazırladı. Çevre halkı ile görüşme zorunluluğu yerine getirilmemekte. AK Parti bu işin loğusalığını yapıyor. CHP kendi iç kavgalarıyla, MHP viranelerde namaz kılıp nara atmakla meşgul.
Siyasi partilerden hayır yok. Onun için Tuncelililer demokratik haklarını kullanarak doğalarının tahrip edilmesine karşı çıkmakta haklıdır.