Ergenekon veya benzeri davalarda gözaltına almalar neden büyük gürültü kopartıyor?
Nerdeyse üç yıl oldu ilk paşaların ve gazetecilerin hapis görmelerinden bu yana. Ama hâlâ bir bağışıklık kazanılamadı. Geçenlerde gazeteci Soner Yalçın ve iki meslektaşı gözaltına alındığında kamuoyu gene şemsiyesiz bir yorum ve tantana yağmuruna tutuldu.
Kopan gürültünün genellikle açıklaması şudur: Türkiye kabuk değiştiriyor. “Askeri vesayet” kalkıyor. Eski gözaltı sınıfına ait dinciler, komünistler ve solcuların tattıklarını bu defa “darbeciler” ve onları destekleyenler tadıyor.
Bu açıklama doğrudur, ama kısmen.
Kopan gürültünün ardında bir de gözaltılarda rolü olan veya olduğu sanılan hükümet, polis, MİT ve yargı gibi kurumlara karşı duyulan güvensizlik var.
Bunu şöyle açıklamaya çalışayım. Farz edin ki Soner Yalçın’ın Türkiye’de olduğu kadar ünlü bir İngiliz, Londra’da İngiliz polisi tarafından yakalandı ve mahkeme tarafından tutuklandı.
Bu tutuklamanın yorumu bizde olduğundan çok daha değişik olurdu. Çünkü:
(1) İngiltere’de polis hükümetin emriyle, siyasi nedenlerle, tutuklama yapmaz. (2) Polis elinde güçlü deliller olmadan ünlü bir gazeteciyi yakalayıp mahkemeye sevk etmez. (3) Mahkeme, güçlü neden olmadan kesinlikle tutuklama kararı vermez.
Yargıçlara güven tam
Bu konuda İngiliz halkının polise olmasa bile yargıçlara olan güveni tamdır. İngiltere’de en güvenilir kurumun yargı olduğunu söylersem sanırım ki yanlış olmaz.
“Mahkeme bu kişiyi gözaltına almışsa muhakkak bir nedeni vardır” diye düşünür İngiliz halkı. “Gene ne karıştırıyorlar” demez.
Türk halkı der. Türk halkı bu konuda hükümete de, polise de, MİT’e de, yargıya da güvenmez. Tecrübeyle bilir ki Türkiye’de insanların gözaltına alınmaları için ille de suçlu olmaları ya da suçlu olduklarına dair güçlü karine veya kanıt bulunması gerekmez.
Bilir ki siyasi nedenler dahil birçok nedenlerle muhaliflerin, masum insanların sistemin kıyma makinesine atılması eski bir Türk yönetim geleneğidir.
“Bu ülkede herkes potansiyel sanıktır” lafında sözü geçen ülke Türkiye değil mi?
Hapse atılan sınıflar değişti ama yargı, bütün köhneliği ile aynı kaldı.
Bazı ülkelerde adalet idealdir, bazılarında hayaldir.
Türkiye hangi sınıfta olduğunu Ergenekon davası ile her gün bütün dünyaya ilan ediyor.
Onun için Türk halkının aklının arkasında her zaman bir “acaba” vardır. Soner Yalçın suç işledi mi, yoksa muhalif olduğu için onu ezmeye mi çalışıyorlar? Kaçma olasılığı olmayan insanların iki yıldır hapiste olmalarının nedeni daha önce aynı muameleye tabi tutulmuş dinciler için intikam değilse nedir?
Nedir? Nedir? Nedir? Acaba. Acaba. Acaba...
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024