Son günlerde yeni bir mantra terennüm edilmeye başlandı. Terennümcüler hükümet kanadı ve onu destekleyen yorumcular.
Bunlardan biri olan Hasan Cemal tarafından geçenlerde yazıldığı şekli ile mantra şu: Ergenekon, Balyoz davaları “unutulsun, içi boşaltılsın” isteyenler var. “Kamuoyunun gözünde bu iki davanın inandırıcılığı sona ersin diye sistemli çaba var. Bunun için psikolojik savaşın, dezenformasyon faaliyetinin her türlüsü deneniyor, yürütülüyor.”
Kim bu hainler? Bu psikolojik savaş hangi meydanda veriliyor? Bu soruların cevabı yok.
Olaya biraz daha objektif ve genellemelere kaçmadan bakacak olursak karşımıza şu gerçekler çıkar:
AKP’nin askeri politika dışına çıkartmak için yaptığı yasaları askerler dahil olmak üzere halkın büyük çoğunluğu destekledi. Bu değişikliğin en önemli örneği On İki Eylül’den sonra generallerin sivil hükümeti denetlemek için kurduğu en etkin mekanizma olan Milli Güvenlik Kurulu’nun sivilleştirilmesi ve etkisiz hale getirilmesidir.
Ufak ve önemsiz bir azınlık dışında, askerlerin politika dışına çıkartılmasına, askerler dahil, karşı çıkan yoktur. Artık askerin gündeminde darbe yoktur.
Ergenekon ve Balyoz davalarında yedi sekiz yıl önce yapıldığı iddia edilen bir darbe hazırlığı ile ilgilidir. Yani, yedi sekiz senedir darbe tehlikesi olmayan bir ülkede yaşıyoruz.
Ergenekon ve Balyoz davalarının sorunu içlerinin boşaltılması veya unutulmalarını isteyenler değildir. (Bir davanın nasıl içi boşaltılır, bana birisi açıklarsa çok sevineceğim. Ve her Allah’ın günü manşetlerden ve ekranlardan düşmeyen bir haber nasıl unutturulur?)
Dava çatırdıyor
Sorun polis ve savcıların çiğneyebileceklerinden fazlasını ısırmış olmalarıdır. Davalar hiçbir mahkemenin altından kalkamayacağı kadar büyüdü ve kontrolden çıktı.
Yeryüzünde binlerce sayfalık bir iddianame ile yüzlerce sanığı yargılayabilecek bir mahkeme yoktur.
Dava kendi yükü, ayrıntısı, kalabalıklığı ve yönsüzlüğü altında çatırdıyor.
İnandırıcılığını kaybettiren budur.
Makul bir neden olmadan uzayan gözaltılar nedeniyle adalet değil, intikamı akla getiriyor. Yargının, hükümetin, Türkiye’nin itibarına gölge düşürüyor.
Bu davalardan artık gına geldi arkadaşlar. Bir türlü kaldırılamayan bir cenaze gibi kokmaya, ilgili ilgisiz herkesin huzurunu bozmaya başladılar. Mademki bu kadar önemli, söyle bitirsinler artık Hasancığım, işimize bakalım. Ellerinden tutan mı var?
Aslında, esas unutturulmaya çalışılan, işi boşaltılan gerçek şudur: Türkiye AKP’nin inisiyatifi ve inadı sayesinde darbelerin yapılamayacağı bir ülke haline geldi ve bu sivil, asker ve kamuoyun konsensüsü ile sağlandı. Ergenekon ve Balyoz arkamızda kalan günlere aittir. Mercidabık Meydan Muharebesi, İttihat ve Terakki Partisi veya hormonsuz sebze gibi.
O yüzden, bu davalar yüz yıl daha sürse de, yarın kapılar açılıp herkes serbest bırakılsa da hiçbir şey değişmez.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024