Son yıllarda Türkiye’nin bir enerji koridoru haline geldiği, övünç vesilesi yapılarak, konusu çok konuşuldu.
Türkiye’nin enerji koridoru haline gelmesi, üretici ülkelerin petrol ve gazlarını tüketici ülkelere satmak üzere inşa edilen boru hatlarının TC toprakları üzerinden geçmesi demektir.
Türkiye bu borulardan geçiş ücreti alır. Bu da atla deve değildir. Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattından elde edilen gelirin yılda 150 milyon dolar olduğu söyleniyor.
Sinemanın koridorundan ne kadar film izlenebilinirse enerji koridoru olarak da o kadar zengin olunabilinir.
Boru hatlarından esas parayı kazananlar malın sahibi olanlar, bunun ticaretini yapanlardır. Ticaret de şöyle yapılır: Gaz veya petrol kuyu başında veya sınırda satın alınır. O andan itibaren alıcının mülkiyetine geçer. Alıcı, gaz ve petrolü büyük kârlarla başkalarına satar.
Gazprom ve Lukoil’in yaptığı budur. Bunlar Hazar Dörtlüsü olarak bilinen Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan ve Kazakistan’ın zenginliklerini satın alıp üzerine büyük kârlar ekleyerek Avrupa ülkelerine (ve Türkiye’ye) satarlar.
Hazar Dörtlüsü hem şanslı hem de şanssızdır. Zengin rezervlere sahip oldukları için şanslıdırlar. Ama denize çıkışları yoktur. Topraktan çıkardıklarını doğrudan satamazlar. Bu satma işinin büyük bir bölümünü onlar için Sovyet döneminde patronları olan, onları bin bir şekilde bağlamış olan Rusya yapar.
Türkiye, Kuzey Irak bağlamında Rusya’nın yaptığını yapabilir, koridor olmak yerine tüccar olabilir miydi?
Enerji sektörünün bazı kıdemli uzmanları buna evet cevabı veriyor.
Irak dünyanın en büyük üçüncü petrol rezervlerine sahiptir. Bu petrolün yüzde 20’si Irak Kürdistan’ındadır.
Irak ayrıca dünyanın en büyük onuncu doğalgaz rezervlerine sahiptir. Bu rezervler Nabucco hattının, başka sağlayıcıya gerek bırakmadan dolduracak cesamettedir.
Erdoğan, çanları duyuyor
Irak Kürdistan’ı bağımsız olsaydı zengin bir petrol ve gaz ülkesi olurdu. Güneydoğu sınırlarımızda potansiyel bir Birleşik Arap Emirlikleri veya Bahreyn var.
Türkiye eğer daha bilgece davranabilseydi bu zenginlikten pay alabilir, Kuzey Irak’ın Gazprom’u veya Lukoil’i olabilirdi. Ama hem ABD hem de Kürtleri iteleyerek şansını kaybetti. Eline geçe geçe Nabucco hattının güzergâhı olmak geçti. Bu da hattın ülkemize düşen bölümünün parasını ödemeye ya yeter ya yetmez.
“Bu hat AB’ye hizmet ediyor, Türkiye’ye değil” diye konuştu sektörden bir kaynak. “Kuzey Irak gazını Avrupa’ya pazarlamaya yönelik. Kuzey Irak’ı zengin ediyor Türkiye’yi değil.”
Erbil Dubai olursa Diyarbakır ne olacak?
Kuzey Irak’ın yükselişi Güneydoğu sorununda dikkate alınması gereken önemli bir boyuttur. Belki de bunun farkında olduğu içindir ki hükümet, Güneydoğu’da silahları susturup Türkiye Kürtlerini sistemle bütünleştirmek için acele ediyor. Erdoğan çanların kimin için çaldığını duyuyor.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024