Hrant Dink davası ile ilgili skandal kararın açıklanmasından sonra hükümet, muhtelif sözcüleri aracılığıyla üç mesaj verdi:
Bir. Kamuoyu vicdanı rahat değil. Biz de rahat değiliz.
İki. Sabredin. Konu kapanmadı. Dava önüne geldiğinde Yargıtay çok değişik bir karar verecektir.
Üç. Dink’in öldürülmesi bir örgüt işidir. Bu örgüt yargıya ve gayrimüslimlere yönelik başka cinayetler de işledi veya işlemeye kalkıştı. Amacı bu suçları AKP’nin üstüne atmaktı. Partinin ılımlılık perdesi ardında köktendinci teröristleri gizlediği izlenimi yaratmaktı. Bunun da amacı hükümeti Batı’nın gözünden düşürmekti.
Özetle, “Biz de mağduruz ve üzgünüz ama, biliyorsunuz işte, yargıya müdahale edemiyoruz” demeye getirmeye çalıştı hükümet.
Çalıştı ama başaramadı. Başarması da mümkün değil. Hükümeti yargıya müdahale etmemekle suçlayan yok.
Onun suçu polise, istihbarat teşkilatına müdahale etmemek, gerçeğin ortaya çıkması için gerekli özeni göstermemektir. Türkiye’de ne yargıçlar ne de savcılar örneğin ABD, İngiltere veya İtalya’daki meslektaşları kadar güçlü veya bağımsız değildir. Batı’da savcı polise hükmederken Türkiye’de polis savcıya hükmeder. Uygulamadaki gerçek, özellikle siyaseten hassas davalarda, budur.
Yargıçlar da önlerine konan iddianamede ne varsa onu yargılamak durumundadır. Hükümet mahkemelere ve savcılara buyruk olmayabilir. Ama emniyet güçlerine buyruktur. Bu nedenle mahkemenin verdiği hükümde sorumluluğu var. Polise baskı yapıp savcının eline daha kapsamlı ve sağlam bir dosya verilmesini sağlayabilirdi. Yapmadı.
Hükümet hâlâ katili 32 saatte yakalamakla övünüyor. Bu övünülecek değil utanılacak bir şeydir. Dink’i kimin, ne zaman öldüreceği güvenlik güçleri tarafından cinayetten günlerce önce biliniyordu. Eğer olaya o zaman el konmuş, cinayet önlenmiş olsaydı, evet, övünülecek bir şey olurdu. Ama adamı göz göre göre celladın eline teslim ettikten sonra celladı yakalamak o kadar da büyük bir marifet değil.
Hükümetin açıklaması gereken şudur: Cinayetin üstünden beş yıl geçmesine rağmen, neden, katilin tetikçisi olduğu örgütün tamamı ortaya çıkarılıp cezalandırılamamakta? Bu konudaki sistemsel isteksizliğin sebebi nedir?
Bu açıklanmaya muhtaç bir muammadır. Askerlerle, gazetecilerle hapishaneleri dolduran, ayakta zor duran Evren’den bile hesap sormaya hazırlanan hükümet, gayrimüslimlere karşı bir dizi gaddarlık düzenleyen bu örgüte karşı neden bu kadar çekingen?
Aslan neden pisi kedi oldu?
Suçluların korunması Dink’in göz göre göre öldürülmesine göz yummak kadar büyük bir çapsızlık örneği, büyük bir ayıptır Türkiye için. Kesinlikle, Erdoğan’ın Batı’da alçalan prestijini daha da zedeleyecek. Umarım bunu kavrar ve yıllarca önce yapması gerekeni yapmaya başlar.
NOT: Depresyon konusunda hazırladığım araştırmayı yazmak üzere yazılarıma birkaç gün ara vereceğim.