On yıl kadar önceydi. Mangalda toz bırakmayan bir sivil toplum kuruluşunun mangalda toz bırakmayan başkanı tarafından toplantıya çağrıldım.
Konu rüşvet ve yolsuzluktu. Kuruluş bu konuyu irdelemek istiyordu. Kendileriyle çalışabilir miydim? Ne önerebilirdim?
Birkaç toplantı yaptık. Ne önerdiysem aşırı buldular. Politikacıları ve işadamlarını darıltmak istemiyorlardı. Açıkça söylemediler ama ne istedikleri belli idi: Rüşvet irdelemesi istiyorlardı ama rüşvet alanları ve verenleri tedirgin etmeden. Yani denize girip yüzmek istiyorlardı ama ıslanmamak şartıyla.
Birkaç gün düşünüp bir formül buldum. “Yargıya düşmüş rüşvet davalarını izlemek için bir grup kuralım” dedim.
“Basın bu davaları izlemiyor. Kendi tecrübemden biliyorum. Basının dikkati üzerinden çekildi mi rüşvetçiler bir şekilde sıyırıyor. Dava zaman aşımına bırakılıyor. Ya da başka bir formül bulunuyor. Bu davalar izlense bu gibi şeyler olamaz. Yargı önündeki bir davayı izliyorsunuz diye de size kızamazlar” dedim.
Veya bu anlamda başka şeyler.
Bu akıllarına yatar gibi göründü veya hayır diyemediler. İş için bir fiyat belirledik. Çok değildi. Birkaç bin dolar. Projeyi hazırlayıp yolladım.
Günler geçti. Cevap almadım. Paramı da ödemedi, mangalda toz bırakmayan sivil toplum kuruluşu ile mangalda toz bırakmayan başkanı.
Bir kamuouyu araştırması
Bir süre sonra rüşvet konusunda aptal bir kamuoyu araştırması yaptırdılar ve ortaya çıkardıkları büyük gerçeği kamuoyuna açıkladılar: Türkiye’de rüşvet varmış!
Üç dört gündür haberlerde mide bulandırıcı bir tekrarla hapisten tahliye edilen Hizbullahçılar, katiller ve Allah bilir başka kimleri izlerken bu olay aklıma geldi. Kapı üzerlerine kilitlenip anahtar çöpe atıldıktan sonra kaderiyle kimse ilgilenmemişti. Yeni yasa uyarınca salıverilmeseler kimsenin aklına bile gelmeyeceklerdi.
Bu adamlar, suçları ne olursa olsun, tutuklu olarak hapiste çürürken en ufak bir ilgi göstermeyenlerin tahliye edildiler diye şikâyet etme hakkı yoktur.
Hiç kimse insanlık dışı tutukluluk sürelerine tabi tutulamaz. Ne bebek katilleri, ne kör testere ile boğaz kesenler, ne polis öldürenler, ne kan davasında çoluk çocuk düzinelerce insanı kurşuna dizenler. Adalet sadece kurban için değildir, suçlu içindir de.
Niye ağlaşıyorlar?
İnsanların yıllarca hapiste tutuklu kalmasına göz yuman bir yargı düzenine tahammül eden bir millet her şeye layıktır.
Niye ağlaşıyorlar, diye şaştım kendi kendime. Yargının hoşlanmadıklarımızı keyfi olarak ebediyen içeri kapatma mekanizması olduğunu mu sanıyorlardı?
Hizbullahçılar ben rüşvet araştırması konusunda çalışırken içeri alınmışlardı herhalde. Veya o zamana yakın.
O gün bu gündür rüşvetle savaş konusunda ne kadar ilerleme kaydedildi ise yargı reformu konusunda da o kadar.
Karar mevkiinde olan insanların çoğu üzerine düşeni yapacak cesarete, medeniyete, ahlak ve eğitime sahip olmadığı için Türkiye bu Türkiye’dir.
Sorunlar büyük ama onlarla savaşmak durumunda olanlar küçüktür.
Onun için daha çok rüşvet ödeyeceksiniz. Daha çok adaletsizlik göreceksiniz. Kurtuluşunuz yok. Keyfini çıkarmaya çalışın.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024