Metin Münir

Metin Münir

mmunir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ekonomi içeride ve dışarıda meydana gelen olumsuz gelişmelere şaşırtıcı bir dayanıklılık gösterdi.
Gerçi büyüme yavaşladı. Enflasyonun artış eğilimine girdi. Tüketimde yavaşlama var. Borçlanma maliyeti arttı. Siyasi istikrar sallantıda. Ama, alışkın olduğumuz ani ve yere serici krizlerden birini yaşamadık.
Kötüleme alametleri var, kıyamet alametleri yok.
Türkiye ani krizlere karşı bağışıklık mı kazandı? Yoksa krizin kuluçka süresi mi uzadı? Yani, bu defa, dinamitin fitili uzun mu?
Bu sorunun benzeri Amerika Birleşik Devletleri için de soruluyor. Orada mali sektör müthiş bir dayak yedi. Ama reel sektör yani mal ve hizmet üretimi bunu fazla umursamadan yoluna devam ediyor.
Kimilerine göre bu değişecek. Bankacılar bu tür mali krizlerin reel sektör üzerindeki etkisinin bir yıl sonra görüldüğünü söylüyor. ABD’de uzun vadeli konut kredilerinde baş gösteren sorunun varlığından ağustosta haberdar olmuştuk. Demek ki birkaç ay daha var.
Ekonomimizin 2000 öncesinden daha az kırılgan olduğu, daha iyi yönetildiği, dışarıdan daha olumlu algılandığı kesin.
Ama uzun da olsa fitilin yanmakta olduğu ve yavaş yavaş dinamite yaklaşmakta olduğu da kesin.
AKP’nin kapatılması hem rejimi hem de ekonomiyi zor bir teste tabi tutacak. Korkarım, ne biri ne de diğerinin bu testten burnu kanamadan çıkması mümkün.

Haberin Devamı

Felaketi göze alıyorlar
Hiçbir ekonomi iktidardaki çoğunluk partisinin kapatılmasını, liderlik kadrosunun siyasetten sürgün edilmesini sarsıntısız göğüsleyemez. Dünyada böyle bir ülke yok.
Bunun herkesin göreceği kadar açık bir gerçek olmasına rağmen uçuruma doğru ilerleyiş devam ediyor. Aktörlerden hiçbiri yön değiştirmek için en ufak bir gayrette bulunmuyor. Amaçlarına ulaşmak için felaketi göze alıyorlar. Hem kendileri adına hem ülke adına.
Bunun İngilizce adı brinkmanship’tir.
Brinkmanship en fazla avantaj elde etmek için, tehlikeli bir durumu felaketin eşiğine götürüp orada dolaştırma faaliyetine verilen isimdir.
Ancak brinkmanship dış ilişkilerde, düşmana uygulanan bir taktiktir. Deyim ilk defa, Soğuk Savaş esnasında, ADB’de, Eisenhower yönetiminin Dışişleri Bakanı John Foster Dulles tarafından kullanıldı.
Bu Rus ruletinin Türk politikacılar tarafından Türkiye ile oynanması akıl almaz bir sorumsuzluktur.
Uçurumdan aşağı yuvarlanmanın kaçınılmaz olması ve bunu herkesin bilmesi durumu değiştirmeye yetmeyecek. Bunu 1980 askeri müdahalesi öncesinde yaşayıp görmüş ve “Bir daha asla” demiştik. Anlaşılan, “Bir daha asla” demek sırası şimdi çocuklarımızda. Ondan sonra da onların çocukları “Bir daha asla” diyecek.
Çünkü Türk siyasi sisteminin özünde öldürücü bir akılsızlık var.