Metin Münir

Metin Münir

mmunir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bazen ilk bakışta bir damla su gibi görünen şeyin bir nehir olduğu ortaya çıkar.
Sinan Öncel, Bay Terlik, bunu öğrendiği zaman 21 yaşındaydı. Sultanhamam’da gıdadan kırtasiyeye aklınıza gelen her şeyin ithal edildiği bir firmada çalışıyordu. Marmara Üniversitesi İşletme Bölümü’nde öğrenciyken yarı zamanlı olarak çalışmaya başlamıştı orada.
“Bir gün bir arkadaşım pofuduk terlikler getirdi” diye hatırladı. “Yaparsan çok satarsın, dedi. Şirkette çalışırken ayrıca atölyelere fason terlik yaptırdım kendi adıma. Biraz sonra baktım ki bir yılda kazandığım parayı bir ayda kazandım.”
Bir han odası ve bir çırak tutup nehre daldı. Üç bin, dört bin terliği arabaya koyuyor, götürüp satıyordu.
Bir sene geçmeden, 1989’da, “yıldızın parladığı zaman” dediği bir an geldi. Telefonu çaldı. Eczacıbaşı İpana kampanyasında dağıtmak için 25.000 pofuduk terlik almak istiyordu. Yapabilir miydi? Tabii yapardı.

Bay Terlik
“Bir hafta sonra İpana reklam filmi dönüyor” diye hatırladı. “Gece gündüz bizim terlikleri gösteriyorlar. İşler bir anda büyüdü. Atölye günde 24 saat çalışmaya başladı. İlk sermayemi 1990’da elde ettim. İtalya’ya gittim. Değişik şirketlerin mümessilliğini aldım. Piyasa bakirdi. 1990 ile 2000 arasında gece gündüz çalıştım. Twigy markasını 2000’de oluşturdum, farklılaştırmak için.”
“Eğlenceli, sokak çocuğu, şamatacı” görüntüsü vermek Öncel’in işinin bir parçası oldu. Kendi de biraz öyle olduğu için, belki.
Oyuncakla terliği “mix” etti. Horlayan, gülen terlikler yaptı. 2002 Dünya Kupası arifesinde “yeni din” dediği futbol için bir şeyler yapmalıyız diye düşündü. Taraftar Terlikleri’ni piyasaya sürdü.
“Terlik adamlar yapalım statlarda dolaştıralım, dedim. İki futbol hastası fırlama çocuk buldum, 17-18 yaşında. Şimdi ikisi de mağaza sorumlusu. Terliğin içine soktuk. Bu bize çok büyük bilinirlik kazandırdı.”
Twigy’nin büyümesinde bu ve bunun gibi düşük maliyetli ama etkisi büyük reklam kampanyalarının katkısı ders kitaplık bir yer tutar. Bu konuda şansı “Gerilla pazarlama, az kaynakla büyük hedef” felsefesini paylaşan Telepati reklam ajansını bulmak oldu.
Terlik adamlardan sonra televizyonlardaki uçuk “Bu Terlik Tam Benlik” kampanyası başladı. Boğaz’da Twigy tekne görselleri dolaşmaya başladı.
Eve ayakkabıyla girilmeyen Türkiye’de yılda kaç terlik satıldığını bilen yok. Polaris, Gezer, Muya, Ceyo gibi ünlü markaların dışında pazarlarda, ucuz dükkânlarda satılan terlikleri yapan sayısız atölye var.
Öncel, yılda 1.5-2 milyon çift terlik sattığını söylüyor. Bu yıl 20 milyon dolar ciro bekliyor. 80 çalışanı, 13 mağazası var ama imalatı yok. Üretimin tamamı Brezilya, İtalya, İspanya, Çin, Malezya, Vietnam ve Türkiye’de fason yapılıyor.
“Siz ne firmasısınız” dediklerinde, “İthalat ve pazarlama firması” diyoruz, diyor Öncel.
Öncel daha 43 yaşında. Önümüzdeki yıllar için ne planlıyor?
Bu konuda kafası karışık. “Biz eğleniyoruz, bir yerde en büyük olmak gibi bir amacımız yok. Fırlamalıkla işi götürüyoruz” diyor yüzünden eksik olmayan tebessümle.
İhtiraslı firmalar, büyük işadamları, iştahını kabartmıyor.
“Büyümüş firmalar görüyorum, hantallıklar, borç, sıkıntıyla boğuşuyorlar. Çok büyük gibi duran insanlarda çok büyük sığlıklar görüyorum. Bu mu? Belirli bir boyda olup sermaye derinliği olan esnek firmaların kafası daha rahat.”
“Yirmi yıl önce sıfırdım. Şimdi istediğim her şeyi yapıyorum, yapabileceğimi biliyorum. Tatmin oluyorum. Eğleniyorum. En büyük olmak gibi bir amacım yok” diye tekrarlıyor.
“Ama büyüyoruz” diye ekliyor, biraz durakladıktan sonra. “Konjonktür sizi büyütüyor. Kabul gördüğünüz için büyüyorsunuz. Ve mecbursunuz büyümeye. Büyümeyince küçülüyorsunuz.”
Bay Terlik aynı zamanda Bay Feylezof’tur. “Hayat bir yolculuk gibidir” diyor. “Hiçbir zaman vardım deme.”