Bir arkadaşım bir gün beni şaşırtarak işini gücünü bıraktı ve seçimleri kazanan AKP’nin peşinden Ankara’ya gitti.
Adı lazım değil, bir bakanın ofisinde çalışmaya başladı.
Bir başka gün, AKP seçimleri ikinci defa kazandıktan kısa bir süre sonra gene beni şaşırtarak işini bıraktı ve İstanbul’a döndü.
Ankara’dayken onu pek aramadım, o da beni pek aramadı. Ben onu aramadım. Profesyonel nedenlerle, iktidara yakın olanlara yakın olmaktan hoşlanmam.
Döndükten sonra bir gün telefonlaştık, öğle yemeğinde buluştuk.
“Hocam” dedim. “Anlat. Niye gittin, niye geldin?”
Anlattı. Çağrıldığı için gitmiş. İktidarın tepelerinde saltanat süren aslanların çevresinde dolaşanlardan ve herkesin birbirinin kuyusunu kazmasından pek hoşnut kalmamış.
“Bana göre değildi” dedi.
Sonra daha ilginç bir konuya geçtik.
“Bana bir muammayı açıkla” dedim. “AKP seçimi ikinci defa daha büyük bir oyçokluğuyla kazandı. İşler iyi gidiyordu. Daha fazla istikrar olacakken gereksiz yere pat diye krize girdik. Erdoğan’ın sorunu ne?”
Gülümsedi. Bir süre konuşmadan yüzüme baktı. “Laz ve Kasımpaşalı olması” dedi. “Çok çabuk gaza geliyor: Gökteki yıldızdan ateş alır. Öyle bir yapısı var. Bir de, yanına aldığı kimseleri ne kovabilir ne de yollatabilir. Etrafı ona faydası olmayan, hatta zararlı olan insanlarla çevreli. Bunu biliyor ama bir şey yapmıyor. Vefa duygusu da çok güçlü. Öyle görünmez belki ama çok yufka yüreklidir.”
Problem yoksa yaratılır
Arkadaşım Ankara’da olup bitenleri anlamam için Başbakan’ı anlamanın yeterli olmadığını söyledi.
“İnönü’den beri oraya has bir yönetim biçimisin, ondan sonra gelenlerin hepsi o harçla yoğruldu. Onu da kavramalısın” dedi.
“Bu yönetim biçimi üç prensip üzerine oturur. Bir: Problem çözmek esastır. Problem yoksa yaratılır. İki: Her problem daha büyük bir problemle çözülür. Üç: İşler yolunda yürüyorsa derhal bir heyet oluşturulur. Yolunda yürüyen işler bozulur.”
Ağzım açık kaldı. Yerimden fırladım. “Hocam!” diye bağırdım lokantadaki yeme içmeyi durdurarak. “Makyavelli’den beri bu iş bu kadar kısa ve öz anlatılmamıştı. Diyorsun ki biz ilelebet krizden krize sürükleneceğiz, çünkü, çözüm değil, sorun üreten bir sisteme sahibiz.”
Gene bir süre konuşmadan yüzüme baktı.
“Allah pisliği akıllarını kullanmayanların üzerine yağdırır” dedi evliyavâri bir tebessümle. “10-Yunus Suresi 100.”