Amerikalı romancı Paul Auster hapis gazeteciler ve yazarlar yüzünden Türkiye’ye gelmeyi reddedince Erdoğan’dan tipik sayılabilecek bir tepki aldı.
Dalga geçme, hakir görme, kafa tutma karışımı bir tepki.
“Ah, biz sana çok muhtaçtık, niye gelmedin? Aman gel. Gelsen ne olur, gelmesen ne olur yahu?
Türkiye itibar mı kaybeder?”
Bu sorunun, Başbakan’ın muhtemelen umurunda olmayacak olan cevabı evettir.
Auster ABD’nin en ünlü yazarlarından biridir. Kitapları, Türkçe dahil, 33 dile çevrildi. Hapiste yatan gazeteciler ve yazarlar yüzünden Türkiye’ye gelmeyi reddederse Türkiye itibar kaybeder.
Belki hapiste yatan gazeteciler ve yazarların anavatanı olan Doğu’da değil ama bu işleri arkada bırakmış olan Batı’da.
Türkiye Batı’da itibar kaybetse ne olur, kaybetmese ne olur?
Türkiye Çin’le, Erdoğan Putin’le karşılaştırılır.
Karşılaştırılsa ne olur, karşılaştırılmasa ne olur?
Bunun cevabını Başbakan’ın vermesi gerek. Eğer umurunda değilse, ki muhtemelen değildir, aynen devam etsin.
Hapiste yüzden fazla gazeteci var
Hapiste yüzden fazla gazeteci ve yazar var. Bu herhalde bir dünya rekorudur. Hükümetin bakış açısı, bunların, gazetecilik veya yazarlıkla ilgisi olmayan suçlardan dolayı hapiste olduğudur. Kimisi teröristtir, kimisi terör örgütüne, kimisi hükümeti devirmek isteyen subaylara yardımcı olmuştur.
Ne var ki, buna hükümetten ve yandaşlarından başka kimse inanmıyor.
Eğer herkes haksız, hükümet ve yandaşları haklı ise o zaman Auster’i Türkiye’ye davet edip ona gazeteci ve yazarların terörist vesaire olduğunu gösterebilirlerdi.
Aslında bunu herkese göstermeleri gerekir. Adalet Bakanlığı hapiste yatan gazetecilerin ve yazarların kimler olduğunu, ne zaman gözaltına alındıklarını, ne ile suçlandıklarını, mahkemelerinin hangi süreçte olduğunu internet sayfasında yayınlamalıdır. Herkes kimin ne ile suçlandığını görsün.
Erdoğan Batı’da itibar aşınması sürecine girdi.
AKP yandaşları, bunu, düşmanlarının Türkiye’yi Batı’ya gammazlamasına atfediyor. Bu saçmadır. Batı’da, bundan kısa bir süre önce, Erdoğan’a bayılanlarla bugün yerenler aynıdır. Bunlar öyle kandırılacak saf veya aptallar değildir. Düşünceleri değişiyorsa bu Erdoğan değiştiği, daha otoriter ve katı bir imaj sergilediği içindir.
Miller ve Pinter gelmişti
Türkiye’nin zindanlarının gazeteci ve yazarsız olmadığı dönem olmamıştır. Hapiste yazar ve gazeteci cennet vatanımızın endemik özelliklerinden biridir.
1985’te paşaların güdümündeki Türkiye’ye dünyanın en ünlü iki oyun yazarı, Arthur Miller ve Harold Pinter geldi. Misyonları Türk yazarların “işkence görüp zulüm edildikleri” iddialarını incelemekti. Döndükten sonra söyledikleri, Auster’in söylediklerine benziyor.
“Miller ve Pinter de Auster gibi Yahudi idi” diyebilirsiniz.
Ben, “İktidarda asker sivil fark etmez, Türkiye Türkiye’dir” diyorum.
Kurşun ata ata biter
Yollar gide gide biter
Mahpus yata yata biter
Aldırma gönül aldırma