Çünkü dehşetli kızgınım ve bu aklıma kullanmamam gereken kelimler getiriyor. Bütün bunları bir kenara itip sadece şunu söylemek istiyorum: Deniz Baykal'ı hiç sevmiyorum.Ona oy verenleri, Baykal'dan önceki CHP'yi bu yazının sınırlarının dışında tutuyorum.Kızgınlığımın su yüzüne çıkmasının bu defa nedeni geçen hafta AKP önderliğinde Meclis'ten geçen vakıflar yasasına CHP'nin verdiği tepkidir. Yasanın amaçlarından biri "azınlık" vakıflarının devlet tarafından el konan gayrimenkullerini iade etmek, bu konuyu uygar bir düzenlemeye bağlamaktır. Devletin azınlıkların mallarına el koyması yasal olmayan, medeni olmayan, Türkiye'ye yakışmayan bir davranıştı. Düzeltilmesinin desteklenmesi ve hatta alkışlanması gerekirken CHP (ve MHP) karşı çıktı. Bir CHP sözcüsü yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurulmasının düşünüldüğünü söyledi. Çünkü Lozan Antlaşması'nın öngördüğü mutekabiliyet kuralı çiğnenmiş imiş.Ne mütekabiliyeti? Başka devletler Türk azınlıkların gayrimenkulüne el koymuş olabilir. Bizim amacımız onlar kadar barbar mı olmaktır, yoksa onlardan uygar mı? Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Deniz Baykal hakkındaki hislerimi nasıl ifade edeceğimi bilemiyorum. Lozan Antlaşması mı? Aradan seksen sene geçti. Sayılarını süratle azalttığımız Rumlar ve Ermeniler azınlılıktan vatandaşlığa terfi edemedi mi? Bu insanlar Türk pasaportu taşımıyor mı? Bir devlet zorla kendi vatandaşının malına el koyar mı?Baykal yönetimindeki CHP isen, koyar.Bu CHP milattan 399 yıl önce yaşamış olsa ve Sokrates'i yargılayan Atina halkından biri olsaydı "öldürülsün" yönünde oy kullanacaktı. 1663'te Roma'da toplanan engizisyon mahkemesinin kardinallerinden biri olsaydı Galileo'ye mahkûm etmek için elini kaldıracaktı. Eğer tutuculuk bir maraton olsa CHP / AKP'in kilometrelerce önünde olurdu. Ama dürüstlükte (eğer siyasetle dürüstlüğü aynı nefeste kullanmak yanlış değil ise) AKP, Deniz Baykal zihniyetinden ilerdedir. AKP olması gereken yerde duruyor, kendinden bekleneneleri yapıyor. Amaçlarının ne olduğunu, ne kadar gizlemeye çalışsa da biliyoruz. CHP'nin durduğu yer kendine ait değildir. O Atatürkçülerin, sosyal demokratların, Avrupa Birliği'ne girmek isteyenlerin, vatanını paradan fazla sevenlerin durması gereken yeri işgal ediyor. O kompartmanı, süfli bagajıyla işgal ediyor, esas orada olması gerekenler ise yürüyen trenin yanında koşuyorlar.CHP bu şekliyle var oldukça AKP hep iktidarda kalacak. Eminim Erdoğan, kıs kıs gülerek, seçimlerde Baykal'ın liderliğindeki CHP'ye oy veriyor. Bu hizmetine karşılık bahşiş mahiyetinde. mmunir@milliyet.com.tr Durduğu yer onun değil