Dünyanın en iyi açık deniz yarış tekneleri arasında ilk sıralarda yer alan Hugo Boss IMOCA 60 ve kaptanı Alex Thomson İstanbul’a geldi. Aralarında benim de bulunduğum 10 kadar yelkenci ve gazeteci bu muhteşem tekneyi gezdik, İstanbul sularında yelken yaptık, yelken trimini ayarladık, dümen tuttuk.
27 Haziran Pazartesi günü davetliydik. İki gün önce İstanbul’da fırtına ve yağmur vardı. 27 Haziran günü ise rüzgar kalmıştı ama hava bulutlu ve serin idi. Tekneye geldiğimizde rüzgar saatte 4 deniz mili hızında esiyordu. Bu hızda bir rüzgarda yelken yapılmaz; ya rüzgar çıkmasını beklersiniz, yarışta değil de seyirde iseniz de makine çalıştırıp gidersiniz. Alex ve ziyaretçi ekipten bir arkadaş birlikte genoa yelkenin (ön yelken) vincine geçtiler, ben de dümene... Yelkenlerin trimini (rüzgara göre ayarını) yaptık. 4 deniz millik, yok gibi esen rüzgara rağmen tekne, startı bekleyen bir yarış atı gibi Marmara’nın sularında fırladı. Çok kısa bir sürede 4 mil rüzgara karşın 8 mil gibi bir seyir hızını yakaladık. Öğle saatlerinde rüzgarın hızı 6 ile 8 deniz miline kadar yükseldi. Yine yetersizdi ama bu kez hızımız 10-11 deniz miline ulaştı. Tekne 20-25 millik bir rüzgarda 30 deniz mili seyir süratini yakalıyor. Bu, çok yüksek motor gücüne sahip motor yatların elde edebildiği sürat.
Ben 14 metre boyunda, depoları ve dolapları doluyken 18 ton ağırlığında bir yelkenli tekne kullanıyorum. Bugüne kadar yakaladığım en yüksek sürat 30 mil civarında esen rüzgarda 11 mil oldu. 10 milden az rüzgar estiğinde yelkenleri açmaya bile değmez deyip makineye kuvvet deyip gidiyorum.
O nedenle Hugo Boss’un dümenini tutarken, 6 millik rüzgarda 10-11 mil sürate ulaşmak benim için büyüleyici bir deneydi. Birkaç saatliğine de olsa böyle bir teknede seyir yaptığım için kendimi çok şanslı hissettim.
Alex Thomson’la İstanbul sularında yelken yaptık.Değeri 3 milyon avro, içinde hiçbir lüks yokHugo Boss teknesi ve kaptanı Alex Thomson hakkında kısaca şunları hatırlatalım. İngiliz... 37 yaşında ve 15 yıldır yelken yarışçılığı yapıyor. Atlantik Okyanusu geçişinde üçüncülüğü var. Bir dünya turu yarışı olan Clipper Round The World Race’teki birincilik en önemli derecesi. 24 saatlik solo yelkende 501 mil (saatte ortalama 21 mil) ile dünya rekorunu elinde tutuyor.
Önümüzdeki yıl ise dünyanın en zorlu ve güç yarışı olan Vendee Globe’a katılacak. Vendee Globe dört yılda bir yapılan bir yarış. Bu yarışta teknede ekip yok. Tek başına yarışılıyor ve dünyanın en zor denizi Güney Okyanusu dolaşılıyor. Tekneler Fransa’dan yola çıkıyor, hiç durmadan Antarktika’nın etrafında dolaşıp tekrar Fransa’ya dönüyor.
Teknenin özellikleri ise şöyle: Değeri 3 milyon avro... Boyu 18 metre... Ağırlığı 8 ton. Bu 8 ton ağırlığın yarısı salma... Tekne karbon kewler malzemeden yapıldığı için çok hafif. Bu malzeme, hafifliğine karşın, çelikten daha sağlam.
Teknenin değeri 3 milyon avro ama çoğu kişinin mütevazı yelkenli teknesinin iç konforu, Hugo Boss’tan daha fazladır. Ağırlık olmasın diye içinde hiçbir lüks yok. Kamara yok, yatak yok, mutfak yok, ocak yok, duş yok, tuvalet yok. Küçük bir buzdolabı bulunuyor ve hazır malzemeler yeniyor. İçme suyu deposu bile yok, deniz suyu arıtılıp içiliyor. Ekip yatak yerine hamakta uyuyor. Yani lüks yok. Teknenin hafifliği, güvenliği ve yelken donanımı için her türlü fedakârlık yapılmış.
KAPTANIN MUTFAĞINDANPeynirli patlıcan közlemePatlıcan közleme, sofraların ve özellikle de rakı masalarının vazgeçilmez mezeleri arasında yer alır. Bizde genellikle iki şekilde yapılır. Patlıcanlar közlenir. Bıçak ve çatal yardımıyla ezilir. Ya sarmısaklı yoğurtla karıştırılıp üzerine zeytinyağı dökülür ya da söğüş ya da közlenmiş biber, domates, soğanla karıştırılıp zeytinyağı ve sirke ile servis edilir. Son zamanlarda İstanbul’daki tembel işi meyhanelerde, patlıcanlar sanki kebapçıdaymış gibi, sadece közleniyor ve öyle servis ediliyor. Maalesef müşteriler de bunu kabul ediyor.
Geçenlerde bir “komşu” ziyaretim oldu. Yunanistan’ın Alexandrapolis (Dedeağaç) kentine gittim. Harika bir peynirli patlıcan közleme yedim. Patlıcanlar kömürde (ocakta ateş üzerinde de yapabilirsiniz) közleniyor. Çatal bıçak yardımıyla soyulup iyice doğranıyor. Bir güvece ya da fırına dayanıklı kayık tabağa aktarılıyor. Üzerinde kalın bir tabaka olacak şekilde, beyaz peynir ve kaşar peyniri rendeleniyor. Fırına veriliyor. Peynir eriyip kızarınca, üzerine maydanoz doğrayıp servis ediliyor. Nefisti. Şimdilerde üşenmiyor, haftada üç akşam yapıp yiyorum.
TEMMUZ AYI FIRTINA TAKVİMİ* 01 Temmuz Yaprak Fırtınası
* 03 Temmuz Sam Yelleri
* 06 Temmuz Fırtına
* 09 Temmuz Çark Dönüşü Fırtınası
* 11 Temmuz Bevarih rüzgarları sonu
* 16 Temmuz Fırtına (2 gün)
* 18 Temmuz Sıcakların artması
* 26 Temmuz Kara Erik Fırtınası