Meriç Köyatası

Meriç Köyatası

merickoyatasi@hotmail.com

Tüm Yazıları

Birkaç yıldır klasik Türk guletlerine yapılan modern dokunuşlar, bu yıl Pendik Boat Show’da daha da ön plana çıktı. Ege Yat, Cobra ve Merlin’in çalışmaları görülmeye ve incelemeye değer…

31’inci Uluslararası İstanbul Boat Show dün Marintürk İstanbul City Port Pendik’te açıldı. Cuma günü Milliyet ekonomide fuarda sergilenen tekneler hakkında genel bir bilgi vermiştim. Fuarda dört metreden 46 metreye kadar 280 tekne sergileniyor. Fiyatları 40 bin liradan başlıyor.
Dokuz milyon avroya kadar çıkıyor. Günübirlik deniz ve balık avcılığı keyfini veren tekne, ister tek ister ailenizle birlikte kullanabileceğiniz orta boy yelkenli ya da motor yat ve her türlü konforun sağlandığı mega yatlar da Pendik’te ziyaret edilebilir.
Pendik Boat Show’un diğer fuara göre en büyük özelliği denizde olması. Bu sayede büyük teknelerin sergilenmesi de teknelerle denizde deneme seferi yapılması da mümkün olabiliyor.
Son birkaç yıldır denizde yaptığım bir gözlemi bu fuarda pekiştirdim. Türkiye uzun zamandır mega yat üretiminde dünyada ilk üçe giriyor. Son yıllarda imal edilen mega yatlarda geleneksel Türk Guletinin modern versiyonlarını görüyorum. Özellikle motor yatlarda gördüğümüz ve adına üst güverte dediğimiz ‘fly bridge’lerin, guletlere uyarlanması sadece iç piyasada değil dış piyasada da epey sükse yapmışa benziyor.
Ayrıca klasik Türk guletlerinin modern versiyonu süper yat piyasasında ciddiye alınmaya başladı. Gulet tekneler, modern dokunuşlarla ağır deplasman tekneleri trawler kadar güven verici, yelkenli tekneler kadar da hem güven hem de huzur verici olmaya başladılar.
Klasik Türk guletlerine modern dokunuşların ilk sinyalleri
1976 yılında Bodrum’da Sinan Özer tarafından kurulan Ege Yat’tan geldi. Ege Yat’ın ürettiği 50 metrelik motor yelkenli ‘Palmalife’ ile bu yaz başında iki günlük seyir yapmış, bu teknenin üç direği ile üç genoa olmak üzere altı yelkenini açıp seyir yapmıştım. Sonu olmayan konfora şapka çıkardım ama daha da önemlisi altı parça yelkenin açılıp kapanma kolaylığı ve seyir kolaylığına çok daha fazla şapka çıkardım. İnsanın kendini 50 metrelik teknede hem misafir hem de kaptan gibi hissetmesi, manevra ve yelken açıp kapaması bana göre çok önemli.
Sinan Özer ve Ege Yat bu yılki fuara büyük tekne konsepti yerine
24 metrelik bir tekne olan ‘Diva’ ile katılıyor. Diva, üzerine çıktığınızda çok daha büyük bir tekneye bindiğiniz hissini veriyor. Ancak denizde tecrübeliyseniz de kullanım kolaylığını hissedebiliyorsunuz. Bu duyguyu verebilmek başlı başına bir maharet. O nedenle Ege Yat’ın bu çalışmasını çok beğendim. Diva bu fuarda kendi sınıfında en mütevazı fiyata sahip. Fiyatı bir milyon
200 bin avro. Bir diğer avantajı da şu: Tekneyi aldıktan sonra kullanmadığınız süreler için yine Ege Yat’a kiraya verebiliyorsunuz.

Cobra Infinity’e bayıldım
Klasik Türk guletinin konfor ve ihtişamla buluşmasını gösteren en güzel örneklerden biri de fuarın en büyük ve fiyatı en yüksek teknesi, Cobra Infinity 46. 1978 yılında Bodrum’da Samim Baki tarafından kurulan Cobra Yat, ahşap Türk guletlerine ilginç dokunuşlar yaptı. Cobra 46’nın ‘fly bridge’ dediğimiz üst güvertesi, salon ve kamaraları bir taraftan yüksek konfor sağlarken diğer taraftan da klasik Türk guletinin denizci yapısını sergiliyordu. Salonu 80, master kabini 45, VIP kabini 40, misafir kabini 20 metrekare büyüklüğündeki Cobra, sekiz milyon 950 bin avroya satışa çıktı.

En cesur yorum
Klasik Türk guletlerine en cesur yorumun ise Merlin’den geldiğini görüyorum. Mimar Savaş Özgün ve gemi inşa mühendisi İbrahim Karataş tarafından kuruldu. Fuarda beş milyon 500 bin avroluk fiyatla
36 metre boyundaki motor yelkenleri sergileniyor. Klasik Türk Guletinin modern yorumu için çok güzel bir örnek. Merlin’i inceledim ve ilk izlenimim çok iyi olduğu yönünde. Ama biraz daha fazla araştıracağım.

Haberin Devamı

Türk guletine modern dokunuşlar

DİVA:
Sinan Özer ve Ege Yat’ın Diva adlı teknesinin ilginç bir dizaynı var. Boyu 24 metre ama tekneye bindiğinizde kendinizi daha büyük bir yatta hissediyorsunuz. Diva’nın salonu, master kabini ve kıç güvertesi üst seviyede konfor ve güvenlik hissi veriyor.

Haberin Devamı

Türk guletine modern dokunuşlar

COBRA:
46 metrelik boyu ile Pendik Boat Show’un en havalı ve en yüksek fiyatlı teknesi. Güvertesi, salonu, kabinleri, banyosu, fly bridge dediğimiz üst güvertesi ile bütün övgüleri hak ediyor.

Haberin Devamı

Türk guletine modern dokunuşlar

COBRA FLY BRIDGE:
Motor yatlarda görmeye alıştığımız üst güvertenin klasik Tür guletlerine uyarlanması sadece Türkiye’de değil, 30 metre üstünde süper yat imalatı yapan her yerde büyük sükse topladı. Bu dizayn, uzun menzilde güvenli seyir vaat ederken teknede misafirler ile personel arasında da ciddi bir sınır çiziyor.

MERLİN 100
36 metre uzunluğundaki tekne için modern Türk guletine yapılan en iyi dokunuş diyebiliriz.
Ancak bu güzel dokunuşa rağmen teknenin güzel fotoğraflarını çekemedik.
Sağlık olsun!

EKİM AYI FIRTINA TAKVİMİ
* 1 Ekim: Turna Geçimi Fırtınası
* 4 Ekim: Koç Katımı Fırtınası
* 9 Ekim: Yaprak Dökümü Fırtınası
* 13 Ekim: Meryem Ana Fırtınası
* 17 Ekim: Kırlangıç Fırtınası
* 19 Ekim: Bağ Bozumu Fırtınası
* 28 Ekim: Balık Fırtınası

Sadun Boro’nun çevre isyanı

Sayın Çevre Bakanı, Muğla Valisi, Jandarma ve Sahil Güvenlik komutanları… Türk denizciliğinin efsane ismi Sadun Boro’dan size bir mesaj, daha doğrusu, çevre adına imdat çağrısı var. Lütfen gereğini yapın

İki gün önce telefonum çaldı. Türk denizciliğinin efsane ismi, Sadun Boro arıyordu. Sesi aşırı öfkeli ve bir o kadar da titrek geliyordu. 80’i aşan koca çınar, dokunsan ağlayacak gibiydi.
Anlattıklarını hiç değiştirmeden parantez içinde aktarıyorum. Umarım Çevre Bakanı, Muğla Valisi, Datça Kaymakamı, Marmaris Kaymakamı, bölgedeki Sahil Güvenlik ve Jandarma komutanları okur ve gereğini yapar. Şöyle diyor Sadun Boro:
“Gökova, sadece Türkiye’nin değil, dünyanın en iyi yat parkurlarından biridir. Burada sayısız koy yat turizmine hizmet eder. Gökova’daki o sayısız koylar içinde en güzel olanlar da bir elin parmakları kadar azdır. Kitabımda da yazdım. Gökova’nın en güzel koylarının arasında Büyükçatı Koyu gelir. Bu akşamüstü (26 Eylül 2012) Büyükçatı Koyu’na geldim. Gördüğüm manzara karşısında dehşete düştüm. Güya burası eski adıyla Özel Çevre Koruma, yeni adıyla da Tabiat Varlıklarını Koruma Alanı… Bu küçük ve güzelim koyun bir tarafı tersane olmuş. Adamın biri tekne çekmiş, teknenin üstüne bir kat daha çıkıyor, burayı tersane olarak kullanıyor.
Bu bölgede balcılık önemlidir. Tamam da kim nasıl izin vermişse sanki başka yer yokmuş gibi arı kovanları kurulmuş. Burada elektrik ve su yok. Arıcılar da ormanın içinde ateş yakıp çamaşır yıkıyor, yemek pişiriyor.
Bu nadide ormanların içinde açıkta ateş yakmanın ne büyük bir risk olduğunun kimse farkında değil mi? Burada ateş yakmak yasak değil mi?
Sahile çıktığımda her taraf plastik bidonlar ve çöpten geçilmiyordu. Hangi vicdansız burada ormana ve kıyıya çöp bırakır?
Sadece Türkiye’nin değil, dünyadaki en iyi yat parkurlarından biri olan Gökova’nın en güzel koylarından Büyükçatı, çöp toplama merkezi midir; arıcıların orman içinde serbestçe ateş yaktığı bir yer midir; kafasına esenin tersane olarak kullanacağı bir yer midir? Bu nadide hazinemizde olup bitenler hakkında Çevre Bakanlığı ve Muğla Valiliği’nin haberi olmayabilir. Lütfen bunları yaz. Datça ve Marmaris Kaymakamı ile Sahil Güvenlik ve Jandarma’ya sorsunlar. Bu güzelim yerler bu kadar başıboş bırakılamaz!”
Sadun abi ağlamaklı bir ses tonuyla bana bunları anlattı. Ben Çevre Bakanlığı, Muğla Valiliği, Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu, Datça Kaymakamlığı ve Marmaris Kaymakamlığı’na topu atıyorum. En kısa zamanda da bu olayın akıbetini soracağım. Umarım gereken hassasiyeti gösterirler.