Meriç Köyatası

Meriç Köyatası

merickoyatasi@hotmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bu mevsim, Gökova’nın en güzel zamanıdır. Tüm yaz boyunca Çeşme mi, Bodrum mu tartışmasının kesin galibi Çeşme iken, bu mevsimde liderlik Bodrum ve çevresine geçer... En güzeli de Gökova’dır. Orada insan, kendini bir başka dünyada hisseder. Ünlü denizcimiz Sadun Boro “Allah, cennetin nasıl bir yer olduğunu tasvir etmek için yeryüzünde Gökova’yı yarattı herhalde” der.
Tecrübeli denizciler bilir. Ama ben, henüz sezonu kapatmayanlar için Bodrum çıkışlı minik bir Gökova turu önereyim. Üstelik tekne kiralarında da bu mevsim düşüş olur.
İlk durak yaygın olarak Çökertme’dir. Ancak bu sezon başında Çökertme’deki iskelelerin belediye tarafından yıkıldığını öğrendim. Yazık olmuş. Önerim, ilk gün biraz uzun yol yaparak Akbük Koyu’nun pırıl pırıl mavi denizinde demirlemektir. Akbük, Gökova termik santralının yer aldığı Ören beldesini geçtikten hemen sonra yer alan, korunaklı bir koydur. Sahildeki restoranın yemekleri lezzetlidir. Koyun dibine gelmeden önce hemen güney batısındaki küçük koylarda demirlemek de caziptir.

Gökova’nın tam zamanı



Her yerini bir defada bitirmeye çalışmayın, vaktiniz yetmez

Akbük’te geceledikten sonra hemen Gökova Körfezi’nin güneyine geçtiğinizde kendinizi cennetin içinde bulacaksınız. İlk durağınız, Sedir (Kleopatra) Adası olmalı. Adanın içinde antik dönemden kalma bir tiyatro ve kuzeyinde ise harika bir plaj vardır. Bu plajdaki kumun Sezar tarafından Kleopatra için özel olarak Mısır’dan getirtildiği söylenir. Adada öğlen saatlerinde yüzme molası verildikten sonra artık Gökova Körfezi’nin güneyinden, batıya doğru yelken basabilirsiniz.
İlk durak Karacasöğüt’tür. Karacasöğüt’e girerken sancağınızda kalan ilk iskele ve tesis Gökova Yelken Kulübü’dür. Buraya motor yatlar ve guletler yanaşamaz. Sadece yelkenli tekneler için harika bir tesis vardır. Kulübün kurucusu ve tesisin işletmecisi, yelkenli tekne ile dünya turu yapan Karamanoğlu ailesidir. Esasında burasını daha geniş bir yazı konusu yapmam gerekir diye düşünüyorum.
Karacasöğüt’ten hemen sonra Değirmenbükü gelir. Gökova için cennet tanımlaması yapılır dedik ya... İşte burası da cennetin tam göbeğidir. İç içe geçmiş koylar vardır. En bilenenleri, Okluk ve İngiliz Limanı diye anılanlarıdır.
Değirmenbükü’nden sonra körfezin güneyinden batıya doğru gittikçe birbirinden güzel sayısız koy vardır. Tuzla, Körmen, Yediadalar, Büyükçatı ve Küçükçatı en çok bilinenleridir.
Benden size öneri, Gökova’nın her tarafını bir seferde gezmek peşinde koşmayın. Zaten zamanınız yetmez. Haldır haldır dolaşmak yerine, yukarıda saydığım koyların bir bölümünün tadını çıkarın, müthiş mutlu olacaksınız.


Bir kazanın ardından

Geçtiğimiz hafta, Heybeliada Çam Limanı koyunda demirli bir tekneye, bir sürat motoru tam yol hızla gelip çarptı. Demirli teknenin sahibi Ali Küçükoğlu hayatını kaybetti, diğer tekneyi kullanan İlker Yiğit Hepkeskin tutuklandı. Ali Küçükoğlu’na rahmet, ailesi ve sevenlerine sabır diliyorum.
Bu kaza üzerine bir-iki hatırlatma yapmak isterim. Ne yazık ki, deniz kültüründen en ufak nasibini almamış olanlar, parayı bastırıp sorumsuzca denize çıkıyor. Olaya tanık olan denizcilerden aldığım bilgiye göre değerlendirmem şu:
Kazaya neden olan tekne, bir sürat motoru... Tam yol sürat ile koya giriyor. Teknede ayrıca Ukrayna uyruklu iki kadın bulunuyor. Kadınlardan biri dümende... Adam da diğer kadını dövüyor... Sürat motoru bu halde demirli tekneye arkadan çarpıyor, teknenin ortasına kadar giriyor. Demirli teknenin sahibi Ali Küçükoğlu ağır yaralanıp denize düşüyor ve sonra da hayatını kaybediyor.
Aşırı sarhoş bir sürücünün, bir yarış otomobili ile şehir içinde yaya geçidine yayalara yeşil ışık yanarken 200 kilometre hızla girmesi ne ise bu olay da aynısıdır... Yaya geçidinde “frenim tutmadı” bahanesi yoktur. Adama, “Orada niye 200 kilometre hız yaptın?” diye sorarlar...
Çam limanı her zaman demirli teknelerle doludur. Tüm liman ve koylarda seyir sürati 3 mildir. 3 mil süratle giden bir tekne, başka bir tekneye çarpsa, sadece küçük bir boya sıyrılması olur, başka da hiçbir şey olmaz. Olaya neden olan kişi “Gaz kolu sıkıştı, o yüzden yavaşlayamadım” diye savunma vermiş. Gaz kolu sıkışabilir. Ama koya girip gaz kesmeye kalkılmaz. Koya girmeden önce gaz kesilir. Teknenin hızı düşürülür. Eğer koya girmeden önce gaz kolu tutukluk yaparsa dümen açığa doğru çevrilir, makine stop ettirilir, sorun çözülür.
Koylarda 3 milden fazla sürat yapan tüm tekneleri, Sahil Güvenlik (158) ile liman başkanlıklarına şikayet edin. Denizi, deniz kültüründen uzak magandalara bırakmayalım.

Gökova’da gezerken dikkat...

* Birçok koyda yerleşim yoktur.
O nedenle kumanya alırken planlama çok önemlidir.
* Gündüz rüzgârlarına da dikkat etmek gerek. Bu mevsimde daha az olmasına rağmen, kuzeydeki yüksek dağlardan sıyırıp inen ani rüzgârlara (denizciler buna ‘kıran’ diyor) yakalanmamak için yola sabah erken çıkmakta, hedeflediğiniz koya saat 13.00’ten önce ulaşmakta fayda vardır.

KAPTANIN MUTFAĞINDAN

Gökova’nın milli yemeği


Gökova’nın milli yemeği ahtapottur. Son zamanlarda Yunan adalarına gidenler çoğaldı. Herkes adalardaki ahtapot ızgaradan bahsediyor. Kimileri de bizde yapılan ahtapotları beğeniyor. Bizde pişirilen ahtapot ızgara için moda deyimiyle ‘çakma ızgara’ diyeceğim. Ahtapotu haşlayıp sonra ızgaraya atıp vantuzları ile servis edince al sana Yunan Adaları usulü diyemezsiniz. Daha önce de yazmıştım. Hatırlatayım. Doğrusu şu: Ahtapotları güneşe asın. En az bir gün kurusun. Sonra bacaklarını ayırın, zeytinyağına bulayın. Teknede kömür ızgara olmaz; Gökova’nın her tarafı orman, ormanda da mangal yakılmaz. O yüzden teflon tavada yağsız pişirin. Eğer bir restoranda iseniz kendi kuruttuğunuz ahtapotu verin kömürde pişirsinler. Elbette böylesi daha güzel olur. Üzerine tekrar zeytinyağı döküp karabiber, kekik ve kırmızı pul biberle servis yapın.