Meral Tamer

Meral Tamer

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Unilever’in Sürdürülebilirlikten Sorumlu Dünya Başkanı Gail Klintworth İstanbul’a geldiğinde, kendisiyle yaptığımız özel sohbette sustainability (sürdürülebilirlik) kelimesinden rahatsız olduğunu fark etmiştim. “Ben anne olarak çocuklarımın sağlıklı beslenmesini, evimin temiz olmasını isterim, hijyene dikkat ederim; ama sürdürülebilirlik diye bir derdim olmaz” diyen Klintworth, tüketiciye sürdürülebilirlik bağlamında vermek istedikleri mesajların geçmediğinden yakınmıştı.
Ben de 80’lerin Türkiyesi’nde bankaların danışıklı olarak batırılmasına, “hortumlamak” gibi fevkalade veciz bir kelime türeten meslektaşlarımın, sürdürülebilirlik yerine geçecek bir sözcüğü de bulabileceklerini söylemiştim. Unilever Türkiye’nin yetkilileri, kelimenin Türkçe olarak ciddi telaffuz sorunu olduğunu da hatırlatınca, bu köşeden okurlarımıza çağrı yaparak, yeni kelimeler türetilmesi konusunda önerilerde bulunmalarını istemiştim.

Durmayaşat, yaşatışmak
TEMA Vakfı Genel Müdürü M. Serdar Sarıgül’ün önerisi DURMAYAŞAT; zira Sarıgül’e göre sürdürülebilirliğin anlamı “yaşamak için yaşat, hem de durmadan yaşat!”
Boğaziçi Üniversitesi Yaşam Boyu Eğitim Merkezi öğretim üyelerinden Aydın Uluçam’ın tercihi ise YAŞATIŞMAK. Bu kelimeyi nasıl bir düşünce sürecinin sonunda bulduğunu ise şöyle anlatmış:
“To sustain fiilinin Redhouse’da Türkçe karşılığı tutmak, düşmesine engel olmak, destek olmak, tahammül etmek, muhafaza etmek, tedarik etmek. Bu haliyle bakıldığında sustain mekanik, katı, rakamsal, şekilsel ve daha da önemlisi canlılara ait değil de eşyalara, ekonomiye, matematiğe, istatistiğe ait bir durumsallık ifade ediyormuş gibi gözüküyor. Ayrıca amaç bu olursa kötü bir durum da sürdürülebilir! Ortadoğu’da huzurun bazı güçlerce istenmiyor olması gibi...
Hâlbuki sürdürülebilirlik, çevresel anlamda hayatiyetin, tüm canlıların ve canlılara hayat veren genel ortamın geliştirilerek sürdürülebilir olmasını kastetmektedir. Konuya böyle baktığımda YAŞATIŞMAK, yani çevreyi korumaya katkı sağlayarak kendi yaşamına da yararlı olmak kelimesini öneriyorum.”
Bu 2 öneride de çevreden yola çıkılmış. Oysa bana göre sürdürülebilirlik daha geniş kapsamlı ve sadece canlıları içeren bir çerçeveye sınırlamamak lazım.

Daimiyet, survity
Marka Danışmanı Güven Borça da bu konu üzerine epey düşünmüş; üstelik sadece Türkçe değil, İngilizce kelime de yaratmış. Belki Klintworth’un da ilgisini çekebilir. Borça’nın mesajı şöyle:
“28 nisan tarihli yazınızda Unilever’in sürdürülebilirlik/sustainability yerine bir kelime aradığını yazmıştınız. Ben de bunu görev bildim ve kafama brif olarak yazdım.
Takip eden dönemde aklıma Türkçe ve İngilizce 2 kelime geldi. Bir süre üzerine yattım ve zamanla ısındım. Dile girecek yeni kelimeler için böyle bir süreye ihtiyaç var; zihin yeni bir kelimeyi bir günde zor kabullenir. Önerilerim şöyle:
Türkçe: Daimiyet
İngilizce: Survity
İkisi de kısa ve anlamlı; telaffuzu kolay. Toplamda içerdikleri harf sayısı, sürdürülebilirlik ve sustainability kelimelerinin yarısından az.
Daimiyet, bazı Türkçe edebi metinlerde geçiyor; ama sözlükte yok. Yeni bir kelime. Bence dile oturabilir ve kabul görür, çünkü ne demek istediğini anlatıyor.
Survity konusunda o kadar rahat değilim, çünkü ana dilim İngilizce değil. Ancak bunun da insanlığın temel içgüdüsü olan ‘survival’den türemiş, rahat anlaşılır bir kelime olduğunu düşünüyorum.
Kuralsız bir kelime, ama yeni bir anlam yüklenir ve kabul edilebilir gibi geliyor.”
Başta Unilever olmak üzere ilgililerin bilgisine sunulur.