Ofis çalışanlarının ortak derdi, sabah 9 akşam 6, birbirinin aynısı günler; akıp giden zaman ve bir de bakmışsın emeklisin. Reklam, gazete, teknoloji işlerinin mutfaklarında çalışanların, hesaplayabilecekleri bir mesaisi bile yok.
Masasına zincirlenmiş,proje zamanlarının çoğunu ofisinde sabahlayarak tamamlar; bir bakmışsın kalp durmuş, ömür bitmiş...
Son yıllarda danışmanlık, editörlük, teknoloji sektörlerinde çalışanlar, -giderek artan sayıda- işini ofisten bağımsız şekilde internet üzerinden yürütüyor.
Bazıları parasını binlerce kilometre ötede herhangi bir sahilde hamakta kurulmuş şekilde kazanıyor.
Bulut, güçlü bir internet bağlantısı, wi-fi, bir akıllı telefon ve kahve, ofise tüm prangaları bir çırpıda söküp atıyor.
Gezegen bizim
Arkadaşım Erhan Acar ve eşi Besray, dijital yollara düşerek, İstanbul’daki işlerini Tiflis’ten çevirmeye başladı.
Erhan’la ve Besray aslında 2014’ten bu yana freelance çalışıyor. Erhan, Calling isimli güzel dergiyi çıkarırken, Besray da dekorasyon dergilerine editörlük, muhabirlik yapıyor.
İkilinin dijital göçebeliği benim de tanık olduğum haliyle can sıkıntısıyla başladı.
Genel atmosferden ufak detaylara doğru, bulduğu her kılcal çatlaktan bile ilerleyerek büyüyen bir can sıkıntısı.
Gezip tozmaya düşkün olan Erhan ve Besray, iki yıldır, “Gezegende nerelerde
yaşayabiliriz”, “Neresi ‘Hoş geldiniz’ der?”
gibi soruların yanıtlarını arıyordu.
Besray, dünya turuna çıkarak yolda başlarına geleceklerle formatlanma
Şu an ilk durakları Tiflis’e yerleşerek, bir hayat kurmak ama kökler iyice tutunmadan, ikinci durağa doğru yola koyulmayı planlıyorlar. Tiflis’i öncelikle yakın olduğu için tercih ettiler. Ayrıca regülasyonlar çalışan göçmenleri yokuşa sürmek yerine, kapıyı açmak eğilimindeydi.
İki tutanamayan
Gürcü Lari’si, TL’den değerli olmasına rağmen hayat ucuz ve basitti. Gerçekçi bir zaman hedefi koydular; Besray’ın dergisi kapanınca bavullar toplanacak, Tiflis yoluna düşülecekti.
Türkiye’de tutturulması elzem yıllık dergi kapatma kotasına uygun şekilde Besray’ın dergisi kapanınca, ver elini Tiflis.
Erhan, dijital göçebe kavramına karşı; “Kendine kulp takmak isteyene iyi yakışır ama. Kendimizi tutunamayan iki kişi olarak görüyorum ve bu tutunmama inadı içerisinde birbirimize tutunmamızın muhteşem bir şey olduğunu düşünüyorum. Tek başımıza olsaydık, bu kadar keyifli ve kolay olmazdı” diyor.
Erhan ve Besray’ın günlük mesaisi şöyle; sabah erkenden kalkıyorlar, yürüyüş ve
Zekâsı, kalemi, iş disiplini kuvvetli bir profesyonel olan Besray ise bazen Erhan’ın işvereni oluyor. İçeriğe dair her şeyi, bazen ayrı bazen birlikte üretiyorlar.
İstanbul toplantılarını güzelce takvimleyen Erhan ve Besray, bir batında 6-7 işi çözmek üzere belirli aralıklarla İstanbul’a gelip, dönüyor. Erhan, Tiflis Teknik Üniversitesi, Tasarım Fakültesi’nde yayıncılıkla ilgili bir sunuma hazırlanıyordu geçen İstanbul’a geldiğinde. Kaliteli “goygoy” seanslarını üniversitede sürekli hale getirmeyi düşünüyordu. Erhan-Besray, Tiflis’te Airbnb üzerinden aylık kiraladıkları evlerde yaşıyor.
3 ayda 3 farklı ev, 3 farklı semt görüp, kafalarını daha uzun vadeli bir çatı altına sokmayı planlıyor. Farklı semtlerde yaşamak Tiflis’i daha güçlü şekilde keşfetmelerini sağlamış, insanlara uyum süreçlerini hızlandırmış.
İkisi de Gürcüce öğreniyor. Yola çıktıklarında 40’ı gösteren keyfometrelerinin kadranı şimdi 70’i işaret ediyor.
Annem kızmazsa Osaka ya da Sri Lanka!..
Erhan, “İnsanı toprağa, şehre ya da bir eşyaya bağlayan şey yine insan, 50 kişiyi denklemin dışına çıkardığımda burada ya da orada olmam için bir sebep yok. Besray’ın, bilgisayarın ve istikrarlı bir internet bağlantısının olduğu her yerde yaşarım ve çalışırım demek isterdim ama dünya o kadar sevimli değil. Ancak ensemiz kararmıyor, araştırdık; iki ömür geçirebilecek kadar yere dair güzel bir listemiz var. Annemler kızmayacaksa şayet, 3-5 yıl sonra belki Sri Lanka, belki Osaka ya da yemeği ve insanı güzel herhangi bir yerde yaşarız” diyor.
Kendine güven ve risk al!
Uzmanlık alanı dijital pazarlama olan Zeynep Gabralı da bütün dünyayı ofisi belleyen bir dijital göçebe. Gabralı, dijital göçebeyi, “Seyahat ederken internet, akıllı telefon ve bulut tabanlı uygulamalar kullanarak lokasyon bağımsız çalışan kişiler” diye tanımlıyor. O da yolculuğu sırasında müşterisi için hizmet vermeye devam ediyor.
Gabralı’ya göre dijital göçebelik, grafik tasarım, içerik üretimi, yazılım, fotoğrafçılık ve dijital pazarlama sektörü için en uygun ve eğlenceli çalışma modeli.
Bir ofis sakiniyken küresel markalara danışmanlık yapan Gabralı, bu hizmetini şimdi gezerek veriyor.
Stresli ofis temposu ve rutinden bunalan Gabralı, bir gün üst düzey yönetici olduğu firmasından istifa ederek aklına ilk gelen yer Bali’ye gitmeye karar veriyor.
Gabralı’ya yaratıcı dijital ajans i.e.da’nın kurucusu Yasemin Yenisey, gezerek çalışma fikrini daha önce
ona aşılamıştır.
Gabralı, Bali’de tanıştığı bir startup’la 3 aylık bir projenin Asya ayağında hizmet vermek üzere anlaşarak dijital yolculuğuna başlıyor.
Gabralı’nın ağı ve birikimiyle kendi yaratıcı gücünü birleştirmeyi amaçlayan Yenisey de beyaz yakalılalarla ajans sahiplerine model olabilecek projelerini hayata geçirmeye karar veriyor.
İki isim, ilk aylık toplantılarını geçen ay Tayland’da yaptı.
Skype’la toplantı
Gabralı ve i.e.da’nın binlerce kilometre öteden günlük rutin toplantıları da içeren çalışma düzeni, Skype, Slack, Whatsapp, Wetransfer
gibi uygulamalar üzerinden yürüyor.
Gabralı, dijital göçebeliği şöyle anlatıyor: “Çok fazla ülke ve şehri keşfedebiliyorsunuz. Ancak gittiğiniz
her ülkede, o kültüre, yemeklere, insanlara alışmak zaman alabiliyor.
Gittiğim ülkelerde uzun süre kaldığım için turist gibi değil yerellerle yaşıyorum.
Yoldayken güzel hikâyeler biriktiriyorsunuz. Bilgisayarınıza masaüstü yaptığınız manzaralarda yaşayabiliyorsunuz. Bali Ubud’da Hindu bir aileyle yaşadım bir süre. Büyükbaba öldüğünde onlarla birlikte bahçedeki tapınakta törene katılmamı istediler.
Bu gerçekten ilginçti.
Türk dizileri Güney Asya’da çok seviliyor. Gittiğim mahalle kuaföründe Türk olduğumu söyleyince tüm çocukları alıp getirdiler ve benimle tek tek fotoğraf çektirdiler. Birlikte Türk dizisi izledik.
Bu şekilde yaşamak müşterilerimin bana olan güvenini de artırdı.
Günlük ödevim her gün en az bir insanla tanışmak ve her ülkede benim gibi çalışarak gezen insanlarla okuduğum kitapları takas etmek.
Kendi güvenli alanınızdan çıkmaya karar vererek risk almaya başladığınızda inanın hayat size yardımcı oluyor.”