Kapitalist sosyalist Çin mucizesinin başkenti Shenzhen, Türkiye’de her şeyini kaybeden bir Mardinliyi bile bağrına basmış
Dünyanın neresine giderseniz gidin bir Türkiyeli ve bir “İstanbul Restaurant”a denk gelirsiniz. 6 gün geçirdiğim Çin’in Shenzhen kentinde de gelenek bozulamazdı.
Sonunda ampül yanar. 1980’lerde abisiyle Hong Kong’dan Türkiye saat getirip satmış; bölgeyi tanımaktadır. Kendisine Türkiye dışında yeni bir hayat kurmaya karar verir. Bavullarını yüklenip Hong Kong’un yolunu tutar. Ama bağımsızlığa yakın statüdeki özerk Hong Kong ateş pahasıdır. Şansını Hong Kong’un komşusu Shenzhen’de denemeye karar verir. Tüm birikimini yatırarak bir restoranı devralır; derken 2 ve 3.
Bugün işleri tıkırında, restoranları kentin seçkin noktalarında. İstihdam ettiği Çinliler, lahmacunu buradaki lahmacun gibi, adanayı buradaki adana gibi yapıyor.
Tampon bölge
Özel statülü Hong Kong’la Çin arasında tampon bölge işlevi gören Shenzhen, Pekin yönetiminin eski İngiliz kolonisi Hong Kong’a bir rakip yaratma fikriyle doğmuş. 1980’de Çin’in ilk Özel Ekonomik Bölge’si ilan edilen Shenzhen, girişimcilere vergi muafiyetiyle birden serpilip büyümüş. Sosyalist Çin’de pazar ekonomisinin ilk tecrübe edildiği yer Shenzhen, 1990’larda dünyanın en hızlı büyüyen kentlerinden biri olmuş. Huawei, Foxconn, ZTE, BGI gibi teknoloji devlerinin kentin bir bölgesinde varlığıysa Shenzhen’in Silikon Vadisi sosu olmuş.
Küresel Çin şirketleri Shenzhen’i Batılılar için bir cazibe merkezi haline getiriyor; kentte azımsanamayacak ölçüde yabancı yaşıyor. 150 metreden 600 metreye kadar uzanan gökdelenleri, planlanan 800 metrelik yapıları Shenzhen’i New York, Shanghai, Dubai gibi dünyanın en yüksek kentleri arasında konumlandırıyor.
Shenzhen her ne kadar Çin’in yüksek teknolojili bir serbest ticaret vahası olarak öne çıksa da Çin kültürünü de damardan deneyimleyebileceğiniz birçok güzellik mevcut. Splendid Folk Village kayıtsız kalınamayacak güzelliklerden. Bizim Miniatürk’ten onlarca kat büyük bir alanda doğudan batıya Çin’in sembol yapılarının minyatürleri yer alıyor. Dünyanın en büyük minyatür parkında Çin’in en ünlü 100 turistik odağını bulunuyor. Ayrıca parkta, Çin nüfusunu oluşturan 56 etnik gruptan 25’inin tam ölçekli köyleri var. Köylerde, o topluluklara ait etnik şovlar yapılıyor. Akşamsa parkın tiyatrosunda Çin kültürü ve tarihini yansıtan yüzlerce kişinin rol aldığı bir gösteri sahneleniyor.
Shenzhen okyanus kıyısında olmasına rağmen, yüksek binalarda değilseniz denizi görebilmek çaba istiyor. Ben bunun için en zor ama keyifli yolu tercih ettim. Araçla bir saat mesafedeki Yantian Limanı’na giderek yerel halkla bir tekne turuna katıldım; Hong Kong kıyısına kadar giderek döndüm. Yantian Limanı dünyanın dördüncü büyük konteyner limanı; sağlı sollu geçen devasa gemilerin bir çoğu, dünyanın dört bir yanında kullandığımız “her şeyle” yüklü. İngilizce iletişim kurabilmenin neredeyse imkansız olduğu Çinlilerin arasında yabancı olmak garip bir duygu. Her an bakışlar üzerinizde: Bazılarıysa gelip hatıra fotoğrafı çektiriyor.
Kendin pişir kendin ye!
Kentin meşhur restoranlarından Haidilao Hot Pot’ta, masaların ortasındaki tencerelerde istediklerinizi pişirip kendinize servis ediyorsunuz.
Ulaşım...
THY’nin Shenzhen’e direkt seferi yok. THY’yle Guangzhou’ya 13 saat süren bir uçak yolculuğunun ardından Shenzhen’e 3 saatlik bir otomobil ya da otobüs seyahati sizi bekliyor. Hong Kong’a uçup araçla yarım saatte Shenzhen’e geçmeyi de tercih edebilirsiniz.