İnternetten dünyamıza giren porno malzemesi, kuralları değiştirdi. 1 milyar pornografi aramasını analiz eden iki uzmana göre, arzular internet yüzünden evrim geçiriyor
*CİNSEL eğilimleri saptamak için son yıllarda yapılan en kapsamlı araştırma, sekste kuralların değiştiğini gösteren bir tablo ortaya koydu.
* Google, Yahoo ve Bing’deki bir milyar ‘arama’yı analiz ederek ‘Bir Milyon Kötü Düşünce’ adıyla kitaplaştıran Ogi Ogas ve Sai Gaddam şu sonuca vardı: Aslında insanların çoğu cinsel açıdan göründüğü gibi değil.
* 1950’lerde Amerikan toplumunun cinsel eğilimlerini ortaya koyan Kinsey Raporları’ndan bu yana en geniş inceleme şeklinde sunulan araştırmaya göre, internetten önce ABD’de yalnızca 90 porno dergi yayımlanırken, bugün milyonlarca porno site bulunuyor.
* Gaddam, internet pornosunun her şeyi değiştirdiği görüşünde. Her türden pornografik malzeme artık tek tıkla bazen de istemdışı şekilde karşımızda. İnsanların cinsel arzuları bu yüzden evrim geçiriyor olabilir. “Nette kim ne arıyor?” ve diğer ayrıntılar.. ‹S/3
Internette şahsi bilgileri, kişisel ifşaatları silecek bir ‘reset’ tuşu icat edilse hiç de fena olmaz
Online güvenlik devi Norton İngiltere’de bir araştırma yapmış ve şu sonuca varmış: Yetişkinlerin yarısı netteki şöhretlerinden kaygılı ve -ellerinde olsa- kendi haklarında postaladıkları her şeyi tek tuşla imha etmeye hazırlar. Günaydın Jim!
Norton’un araştırmasına göre İngilizlerin yüzde 35’i ‘netteki rezaletleri’ yüzünden asla siyasette kariyer yapamayacağını düşünüyor; durum o kadar vahim. Ama mesela Kuşadası’na, sağa, sola geldiğinde, rahibe kılığında verdiğim pozları nette postalayan benim sanki...
Araştırmaya katılanların yüzde 25’i nette patronunun asla görmemesi/bilmemesi gereken en az bir fotoğraf veya bilgi postaladığını düşünüyor.
Norton uzmanlarından Sherly Seitz “Bir mesaj ya da imaj postalandığında onu netten geri almak çok zordur. Yani postalamadan önce bir kez daha düşünün. Hepimiz son teknolojiyi kucaklamak istiyoruz. Ancak tüketiciler, hem kişisel hem de profesyonel anlamda çok fazla şeyi paylaşmanın, nette aşırı ifşaatkar olmanın tehlikelerini akıldan çıkarmamalı” diyor.
Tabletler yatak odalarında da işlevsel...
iPad’le başlayan tablet bilgisayar furyasının dizüstü, masaüstü bilgisayar satışlarını düşürdüğünü biliyorduk ama bu bilgisayar formatının TV’lerden de zaman çalmaya başladığını yeni bir araştırmayla öğrendik.
Google AdMob’un incelemesi tablet bilgisayarların yaşam alışkanlıklarımızda nasıl değiştirdiğini rakamlarla ortaya koyuyor:
* Tabletçilerin yüzde 77’si artık masaüstü bilgisayarları daha az kullandıklarını söylüyor.
* Yüzde 43, tabletleriyle masaüstü ya da dizüstü bilgisayarlarından daha fazla zaman geçiriyor.
Sosyal ağlardan nükleer tesislere, siber saldırılar 21’inci yüzyıl yaşamının ayrılmaz bir parçası haline geldi. Bu ortamda kimse kendisini evinde bile güvende hissetmesin
Hatırlarsınız; birkaç ay önce İran’ın inşası süren nükleer tesislerine yönelik virüs saldırıları düzenlenmiş, Tahran yönetimi kısa sürede İsrail’i suçlu ilan etmişti. Henüz yolun başındayız. Kimse gelecekte bir ülkenin nükleer silahlarının siber saldırı sonucu kontrol edilemeyeceğini öne süremez.
Dünya liderleri her geçen gün daha da yükselen bir sesle Cenevre ve Lahey sözleşmelerinin siber saldırı kurallarını da kapsayacak şekilde yenilenmesini isterken, şimdilik gözümüze çarpan tehlikeli eylem türlerini açıklayalım.
HİZMET DIŞI BIRAKMA (DoS)
Siber suçluların, mesaj bombardımanına tutarak internet sitelerini, bilgisayarları ve ağları hizmet dışı bırakması. Bu siber saldırı yöntemi Türkiye’de de yaygın şekilde uygulanıyor.
Bu yılın sosyal ağ fenomeni Google Latitude, Foursquare gibi kullanıcıların arkadaşlarına lokasyonlarını bildirdikleri, deneyimlerini paylaştıkları uygulamalar olacak. Uzun süre evde olmadığınızı gören hırsızlaraysa gün doğacak!
Ne zaman, nerede olduğunu gönüllü bildirenler için sorun yok.
Ya bulunduğunuz yerlerin kaydı sizin isteminiz dışında nokta vuruşlarıyla tutuluyorsa. Almanya’da Yeşil politikacı Malte Spitz -isteyin ya da istemeyin- cep telefonu operatörlerinin sistematik olarak ne zaman, nerede bulunduğunuzun kaydını tuttuğunu tespit etmiş. Haberi New York’ta Times’ta okuduğumda, henüz rakamlara gelinceye kadar şoke olmamıştım. Spitz mahkeme kararıyla abonesi olduğu operatörün, T-Mobile’in kendisiyle ilgili tuttuğu kaydı çıkartmış ve 31 Ağustos 2009-28 Şubat 2010 arasındaki altı aylık periyodu kapsayan 35 bin 831 maddelik bir listeyle karşılaşmış. Listede Spitz’in altı ay boyunca ne zaman, nerede, ne kadar süreyle bulunduğu koordinatlarıyla yer alıyor. Ve operatörün böyle bir liste tutması için hiçbir şey yapmasına gerek yok, ‘düğmeye basıp’ arkasına yaslanması yeterli.
‘Büyük Birader’ sizi izliyor...
NE OLACAK
Intel’in İrlanda’nın Shannon kasabasındaki merkezinde Türkiye’den yalnızca CADDE’yi davet ettiği toplantısında, şirketin yeni teknolojileriyle tanıştık
Intel’in İrlanda Shannon’daki AR-GE üssünde yalnızca çip üreticisi diye bildiğimiz şirketin yaşam alışkanlıklarımızı değiştirmeye aday yeni projelerine tanık olup denedik.
30 gazeteci Shannon’da en yeni teknolojileri denedi.AKILLI RAF
‘Digital Signage Endcap’ diye isimlendirilen sistemi bir süre önce Avrupa’da bir mağazada görmüştüm. Shannon’da ise Lego’ya uyarlanmış versiyonu vardı. Mekanizmanın önündeki lego kutularından birini alıp, kamerasına tutuyorsunuz. Monitörde birden elinizdeki kutunun içindeki lego parçalarının birleştirilmiş hali 3D olarak beliriyor. Mesela elimdeki kutunun tüm parçalarıyla bir uçak yapılabiliyordu. Lego parçaları bir uçak olarak bütünleşti ve kutuyu pist olarak kullanıp havalandı. Akıllı alışveriş diye tanımlanmayı hak eden bu sistem sayesinde ne satın aldığınızı tam olarak biliyorsunuz.
mWomen’in araştırması, az gelişmiş ve geliş-mekte olan ülkelerde cep telefonu kullanımında kadınlar aleyhine bir uçurum olduğunu gösteriyor. Kadınlar cep telefonunun güven verdiğini söylüyor
Mobil iletişimin gücüyle kadınları sosyal ve ekonomik yaşama dahil etme amacıyla GSMA (Dünya GSM Birliği) çatısı altında yapılanan mWomen programı için yaptırılan küresel bir araştırma, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde cep telefonu sahibi olan kadınların sayısının erkeklerden 300 milyon daha az olduğunu ortaya çıkardı.
Araştırma kapsamında, kadınların yüzde 93’ü cep telefonu sayesinde kendisini daha güvende, yüzde 85’i daha özgür hissettiğini belirtti. Araştırmanın yapıldığı az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde kadınların yüzde 41’i ise cep telefonu edindikten sonra gelirinin arttığını ifade etti.
Rapor, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle ve Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkanı Serpil Timuray’ın inisiyatifiyle, Türkiye’de de bu alanda farkındalık yaratmak ve model oluşturmak adına tanıtılmıştı.
Kadınlar ve erkekler arasındaki cep telefonu sahipliğine yönelik sayısal uçurumu kadınlar lehine kapatmak adına yapılanan mWomen Programı’nın en temel çıktısı olan
2002’de inişe geçen Hannover’daki CeBIT, üç yıldır ebat olarak istikrar sağlasa da ruhunu kaybediyor. Bu, ‘bulut bilişim’in damga vurduğu fuarda Nintendo 3DS’i denememe, Vodafone Türkiye’nin ‘Locate’i gururla sunmasına tanık olmama engel değil
Geçen yıl İstanbul’daki bilişim fuarı CeBIT izlenimlerimi ‘CeBİTMİŞ’ başlığı altında aktarmış, teknolojik açıdan gayet kısır fuara ağırlığını koyan kuruluşların teknoloji şirketlerinden çok Diyanet, AK Parti, TOBB, Büyükşehir Belediyesi gibi kuruluşlar olmasını eleştirmiştim. Fuar alanında Tahtakale tipi, casus kameralar satılması da tuz biber olmuştu. Bu yıl da rüzgar CeBIT’in şahı, Hannover’dekine savurdu. Gezip, gördüklerimiz ve dinlediklerimiz de şu karamsar tabloyu çıkardı: CeBITiyor! kimilerine göre bu yıl ortak ülke olarak Türkiye’nin seçilmiş olması bile bitiş sürecinin bir işareti.
İşte CeBIT’ten birkaç not:
‹ IBM standında, riziko yarışmasını insan dahileri yenerek kazanan Watson’la tanıştık. Arkadaşlarla bilgisayarın bir yapay zeka olarak tanımlanıp tanımlanama yacağını tartıştık. Sonuçta bilgisayar sorulara hafızasına kayıtlı 200 milyon sayfayı anahtar kelimeleri tarayarak yanıt veriyor. Bir tür Google’lama