Amerika’da bir garajda iki kişinin kurduğu şirketten çıkan dünya devi, milisaniyelerle yeryüzündeki bütün bilgilere ulaşma imkanı, milyon dolarlık servete sahip masör. İşte Google ve hikayesinde dikkat çekenler...
Teknoloji ve internet sizin için biraz da olsa önemliyse belki de yeryüzündeki en hayran olunası şirket Google. Bir kutucuktan sonsuzluğa açılan kapı.
Google’ın ne kadar büyük olduğunu kanıtlarcasına misyonunu Google’da aratıyorsunuz ve ağzınız açık kalıyor.
‘’Dünya üzerindeki bilgiyi düzenlemek ve bu bilgiyi küresel olarak ulaşılabilir ve kullanışlı hale getirmek.’’ Nasıl da büyük bir amaç!
Dünyadaki en büyük kütüphane
Olabilecek en büyük sanal kütüphaneyi hayal edin. İçerisinde neredeyse bütün kitaplar, bütün filmler, bütün yazılar, bütün müzikler ve çok daha fazlası var. Google sizin için bütün bunları aklında depoluyor ve biriktiriyor. Üstelik dilediğiniz zaman dilediğiniz bilgiyi sorduğunuzda milisaniyelerle size bu bilgiyi sağlıyor. Belki de bunlardan daha da önemlisi bütün bu sayfaları kafasında puanlandırıyor, sizin yaptığınız geçmiş aramaları aklında tutuyor ve en uygun olan sayfaları sıralıyor.
Kuruluş şekli sizi çok da şaşırtmayacak. Kaliforniya’da Stanford Üniversitesi’nde okuyan
iki öğrenci üniversite projelerini geliştirip şirketlerinin merkezlerini garajlarında kuruyorlar. 14 yıl sonra bugün Google, dünyaya kafa tutabilecek bilgiye sahip bir şirket.
Peki neden Google? Arama motoru sistemi daha önceden de sunulmuştu. Ancak oldukça manuel işlemekteydi. Geleneksel arama motorları bir sayfada aranılan kelime ne kadar çok geçiyorsa o sayfayı ön plana çıkartıyorlardı. Google bunun çok da mantıklı olmayan bir sistem olduğunu fark etti. Bu yüzden de farklı bir algoritma geliştirdi.
Bir rivayete göre de Google, kendi içerisinde bir ekip oluşturuyor. Bu ekibi güzel bir evde yaşatıyor. Pek çok siteyi tek tek gezmelerini ve bu sitelere puan vermelerini istiyor. Daha sonrasında da bu puanları referans alarak diğer bütün sitelerin puanlama sistemlerini oluşturuyor.
Siteler Google aramalarında birinci sırada çıkabilmek adına kıyasıya bir mücadele veriyor. Çünkü bir anda sitenize günlük yüz binlerce kişinin ziyaretini sadece bu aramalardan çekebiliyorsunuz. Dolayısıyla yapılabilecek bütün sahtekarlıklara karşı önlem almak da en büyük görevlerinden biri Google’ın. Bunu kanıtlarcasına şirket içi resmi olmayan sloganlarını ‘Don’t be evil’ Yani ‘Şeytan olma’ olarak belirlemişler. “Sitende yaptıklarınla Google’ı kandırma” diyor aslında. Peki nasıl mı kandırılmaya çalışılıyor koskocaman şirket? Ve nasıl mı bunlara karşı mücadele veriyor?
İşte size bir örnek... Başka siteler sizin sitenizin adresini kendi sayfalarında paylaştıklarında, sizin değeriniz Google gözünde artıyor. Bu yüzden Google’da puan alabilmek adına siteler başka sitelere kendi adreslerini kaçak bir şekilde görünmez olarak yerleştiriyorlar. Yani ya arka planını ve yazısını beyaz yapıyorlar ya da sitenin ekranda görünemeyecek kadar alt kısmına yerleştiriyorlar. Bu şekilde kendi sayfalarına daha çok puan kazandırmış oluyorlar. Google bunu fark ettikten sonra algoritmaya bunu da ekledi.
Milyoner Google masörü
Gelelim masör Bonnie Brown’un hikayesine... Bonnie Brown Google’da kuruluşundan bir yıl sonra masör olarak işe başladı. Şirket gözünüzde çok büyümüş gibi canlanmasın. Sadece Google ekibinin buna ihtiyacı vardı, çünkü sabahlara kadar bilgisayar başında kod yazabilmeleri gerekiyordu. Bonnie Brown’a yeteri kadar paraları olmadığından 450 dolar ve bir miktar belki de hiç de değerlenmeyecek Google hissesi verdiler. Brown’un birkaç yıl sonra hissesi milyonları buldu. n