Korku. Endişe. İsyan. Direniş ve Umut. “Ben aslında çok apolitik biriyim...” diye konuşmaya başlayan binlerce genç
Kusura bakmayın, hiç isyan etmemişken, hiç direnmemişken, belki de olan bitenden çoğu zaman haberdar olmazken, bu uyanış, bu uzun sessizlik arkasında kalan birikmişlik
bütün haykırışlarımızı aynı anda gün yüzüne çıkarttı.
Kusura bakmayın, belki de ilk kez sıfatlara, rollere, karakterlere sıkıştırılmadık!
Duyduğumuz heyecan da bundandı muhtemelen.
Ne Galatasaraylıydık ne Fenerli,
ne solcu ne sağcı,
ne ünlü ne ünsüz,
ne kız ne erkek,
ne Kürt ne de Alevi’ydik.
Olmazları oldurduk, tabuları yıktık!
Kusura bakmayın, dünya yansa bir araya gelmez denen herkes bir araya geldi.
Kusura bakmayın...
doğa için ağacı koruduk,
özgürlük için bağırdık,
sesimizi duyurmak için tencere, tava çaldık.
Uyandığımızı göstermek için meydanları binlercesi, on binlercesi, yüz binlercesi ile doldurduk,
dünya bilinmeyeni bilsin diye her köşede sokaklara çıktık,
farkımızı duyurabilmek için hayal gücümüzü kullandık,
birleşebilmek için paylaştık.
Kusura bakmayın, biz biraz sıkılmıştık.
sessiz kalmaktan,
kısıtlanmaktan,
karikatürlere sığdırmaktan,
ertesi gün unutmaktan,
söz sahibi olamamaktan.
Birileri bize hep masal anlatmıştı oysa ki. Bizi hep bu masallardaki karakterler yapmışlardı, adımızla, sıfatımızla, rolümüzle. Bundandır ki sokakta birbirimize “Bu kimden acaba?” bakışları attık. Şimdi Gezi Parkı’nda milyonlarcası birbirine barışla ve sevinçle bakabiliyorsa biz bir şeyleri değiştirdik.
Kusura bakmayın. Uyandık, uyandırdık, daha da çok uyanacağız, uyandıracağız.
Çünkü biz ne kadar sessiz olsak da şimdiye kadar
“Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet,
muhafaza ve müdafaa etmektir” diyen Gençliğe Hitabe’nin,
“Dağ başını duman almış,
Gümüş dere durmaz akar” diyen gençlik marşının,
“Sen de çıkar göğsünün kafesinden yüreğini;
Şu güneşten düşen ateşe fırlat;
Yüreğini yüreklerimizin yanına at” diyen Nazım Hikmet’in
“Vatan bizim, ülke bizim,
el bizim” diyen Aşık Veysel’in
çocuklarıydık.
Biz aslında en başından beri Atatürk’ün gençleriydik.
Kusura bakmayın, direndik ve umutlandık. Her şeyden önce sen ve ben yerine BİZ olduk!
Kusura bakmayın, uyandık! n