Geçtiğimiz pazartesi Kabil Havaalanı’nda düzenlenen intihar saldırısında yedi saldırgan öldü. Bu saldırıdan bir-iki saat sonra o havaalanındaydım. Uluslararası Afgan Kadınların Ekonomik Gelişim Merkezi’nin düzenlediği seminerde konuşmacı olmak üzere gittiğim şehirden hiç ummadığım şeyler öğrenmiş olarak döndüm
Sıradan bir iş gezisi olarak başladı her şey. Uluslararası Afgan Kadınların Ekonomik Gelişim Merkezi tarafından iş dünyasındaki kadınlara bakış açısı kazandırmak amacıyla düzenlenen seminerde konuşmacı olarak görevliydim. Uçağımız tam Kabil’e yaklaşmıştı ki yeniden yükselişe geçti ve bir saat sonra Tacikistan’ın Duşanbe şehrine indi. Pilotun çağırısına göre “operasyonel bir problem” vardı. Biraz vakit geçirdikten sonra tekrar uçuş... Dört saat yerine sekiz saat süren yolculuğun ardından Kabil’deydik.
Trafik kimi zaman soldan, kimi zaman sağdan akıyorOperasyonel bir problem yoktu aslında, ortada gerçekten bir operasyon vardı! Havaalanındaki intihar saldırısı sonucu yedi saldırgan hayatını kaybetmişti. Ve biz ayağımızın tozu ile olay yerindeydik. Çevredekilerin yorumu “Birkaç roket ve kurşun... Kalan sağlar bizimdir” şeklindeydi. Bir nefes alıp kocaman bir araç içinde, iki korumayla yolumuza devam ettik.
Burası adeta bir kaos şehri. Camında çatlak olmayan araba, yaya yolundan yürüyen insan, NASA üssü gibi korunmayan otel yok denecek kadar az! Trafik kimi zaman soldan, kimi zaman sağdan akıyor. Kimi zamansa akmıyor... Edindiğimiz bir bilgiye göre hava kapalı ve gün cuma ise şehirde saldırı olmama ihtimali yok. Çünkü hava kapalı olduğunda şehri gözetleyen zepline takılı uçan kameralar etkisiz hale geliyor. Askerler de cuma günü şehit olmanın daha çok sevap getirdiğine inanıyor.
Nasıl bir Avrupa şehrine gittiğinizde içinizi bir huzur kaplıyorsa burada da kanınızın hızlı aktığını, algılarınızın açıldığını, hayatta kalmak için enerji harcadığınızı hissediyorsunuz.
Her şeyi sorguluyorlarAfganistan Amerikan Üniversitesi tarafından kurulan Uluslararası Afgan Kadınların Ekonomik Gelişim Merkezi’ne adım atıyoruz. Ülke Afganistan. Odak kadın. Amaç girişimcilik. Anlatacağımız konular yaratıcı bakış açısı, değişim yönetimi, inovasyon ve koçluk. Kitle ise safrandan meyveciliğe, en önde gelen sektörlerde etkin olan girişimci kadınlar. Bir Afgan girişimci kadına, bir Avrupalı girişimci kadına kıyasla öğretebilecekleriniz sınırsız. Ağzınızdan çıkan her kelimeyi içercesine dinliyorlar, özümsüyorlar ve sorguluyorlar.
Bir Afgan girişimci kadından bir Avrupalı girişimci kadına kıyasla öğrenebilecekleriniz de sınırsız. Size ne uzun iş planları ne de proje anlatıyor. Bu kadınlar size Taliban zamanında nasıl işlerini iki-üç kat büyüttüklerini, kaos ortamında nasıl yeni işler kurduklarını, nasıl hayatta kaldıklarını anlatıyorlar. Ruhunuz sıkışıyor hikayelerini dinlerken, hangi cümlesinden ders çıkaracağınızı şaşırıyorsunuz. Girişimciliğin temelinde belirsizlik varsa eğer bu kadınlar tam anlamıyla girişimci!
Bundan sonra iki ülke arasında kadın girişimini destekleyecek programların temelini atmış olduk böylelikle. Sonuç şu ki iki kültür arasındaki farklılık ne kadar büyük olursa karşılıklı katkı potansiyeli o kadar artıyor. Bazen sadece o uçağa binmek ve o kaosu yaşamak gerekiyor ilk adımı atabilmek adına.