Bir markayı anlatan ve onu güçlü kılan nedir dense “Adı” diye cevap verilir ama Alex’in adı olmayan barı ve Led Zeppelin’in adı olmayan albümü bakın nasıl pazarlama ötesi bir pazarlama kurgusuna sahip
Alex’in adı olmayan barı minicik bir dükkan.
Geçtiğimiz hafta Asmalımescit’te gittiğim kokteyl dükkanının da adı yok. Propaganda’nın karşısındaki yer ya da Alex’in barı olarak bahsedildiğini duyabilirsiniz. İçeri girdiğiniz anda minicik dükkan sizi adeta içine çekiyor. Bir adet menü var ama göstermelik, asıl olay ne sevdiğinizi anlatmanızda bitiyor sevgili Barmen Alex’e. Bir de yüzünüze bakıyor Alex adeta kişilik analizi yaparcasına sonrasında pür dikkat hazırlamaya başlıyor içkinizi. Önünde duran mantar kapaklı cam şişe kapsüllerin içindeki kendi hazırladığı doğal karışımları kullanıyor. Siz de
bu sırada onun İngiliz edası ile duruşuna, yeleğine ve kravat iğnesine dikkat kesiliyorsunuz.
İsimsiz albüm
Bu isimsiz bar, bana hemen en sevdiğim albümlerden isimsiz Led Zeppelin albümünü hatırlatıyor. Zoso, Led Zeppelin IV, Dört Sembol
ya da Hermit olarak duymuş olabilirsiniz ama albümün aslında bir adı yok. Adının olmamasının yanı sıra hiçbir yerinde bir yazı bulamıyorsunuz elinize aldığınızda. Ne arka kapakta ne de önde... Grup üyelerinden Jimmy Page şu şekilde bir açıklama yapıyor: “Dördüncü albümde bilerek grup adını yazmamaya karar verdik, ceketimizin üzerinde ne olduğumuza dair hiçbir şey olmayacaktı. İsimler, sıfatlar ve buna benzer şeyler çok da bir şey ifade etmiyor.” Albüm kapağında 19’uncu yüzyıldan kalma bir resim var. Yaşlı bir çiftçi adamın fotoğrafının asılı olduğu, sökülmüş bir duvar ve arkasında gözüken bir şehir. Dengedeki değişimi sembolize ediyor. Albüm 32 milyon satış adedi ile dünyada en çok satılan albümlerden biri oldu. 1970’li yıllar adına bu isimsiz albümü müthiş dikkat çeken bir pazarlama taktiği olarak görmek lazım.
Bu iki adsız hikayenin arkasında inanılmaz bir manifesto var aslında! İkisi de yaptığı işin içeriğine ve etkileşimine duyduğu güvenden dolayı bu işi bir ad içine saklama kaygısı gütmüyor.
İşin kendisinin güçlü olduğu iddiasında. Adının olmamasının verdiği sofistikeliği ve bunu ağızdan ağıza yarattığı yayılmayı küçümsememek gerek tabii!
Keşfetme zamanı
Bebek şenliği: İstanbul’un güzel günlerinin keyfini çıkarmayı sevenler ve AVM’lerin kargaşasını pek sevmeyenler için bulunmaz bir etkinlik Bebek Şenliği. Her yıl onlarca tasarımcının katıldığı etkinlik bu yıl 14-16 Haziran’da Bebek’te festival havası yaratacak.