Sabah gazetesinin dünkü manşeti şöyleydi:
“Baraj zora girdi, silaha sarıldılar”
İktidar HDP’nin barajı aşmak için silaha sarıldığını söylerken HDP tarafının iddiası da hemen hemen aynı:
“Tek başına iktidar olmaları zora girdi, silaha sarıldılar”
Ağrı’daki çatışmanın seçime dönük bir gösteri olduğunu anlamayan kalmadı.
Ve bir kez daha anlaşıldı ki... Çözüm, barış, insan hayatı vs. hikaye...
Oy gelecekse insan da feda edilir, çözüm süreci de...
Hükümetin dün manşetimize yansıyan şu mesajı da çok ilginçti:
“HDP, PKK’ya yerleşim yerlerinden çekil çağrısı yapmalı.”
Görülüyor ki... PKK’nın elinde silahla dağlarda dolaşmasına iktidarın itirazı yoktur. Sadece seçime kadar orta yerde dolaşmaması isteniyor.
Özetle... Kırsal kesim PKK’ya terk edilmiştir. Ancak geçici olarak hem sözlü hem silahlı ufak çaplı çatışmalar çıkarılıyor ki... Oy gelsin...
Dağdaki PKK’nın neredeyse legal hale geldiğinin kanıtlarından birine geçenlerde tanık olmuş bir dostumuz. HDP Hakkari milletvekili Adil Zozani’nin son günlerde hafiften aksayarak yürüdüğünü gören biri sormuş:
- Hayırdır Adil bey, ayağınıza bir şey mi oldu?
Zozani soruyu doğal ses tonuyla yanıtlamış.
- Geçen gün Hakkari’deki yayla şenliğindeydim. Gerillalarla maç yaparken sakatlandım!
Kültür cinayeti!
İstanbul sevdalısı dostumuz Çelik Gülersoy, İstanbul Kitaplığı’nı meydana getirebilmek için adeta iğneyle kuyu kazmıştı. Müzayedelere katılmış, yurt dışından ve yurt içinden en nadide kitapları bulup toplamış, kendi kitaplığını da armağan ederek Sultanahmet Soğukçeşme Sokağı’ndaki üç katlı konakta muhteşem bir kitaplık oluşturmuştu. Gravürler, haritalar, fotoğraflar ile 10 bine yakın yayın bu kitaplıkta yer alır. İstanbul üzerine araştırma yapacak olan yerli yabancı aydınların ilk uğradığı yer burasıdır. Ömer Erbil’in Radikal’deki haberinden öğreniyoruz ki, kitaplığı yöneten Çelik Gülersoy Vakfı bu eşsiz kültür hazinesini elden çıkarıyor. Vakıf binayı önce satmak istemiş, hukuken mümkün olmayacağını öğrenince aylık 20 bin liradan kira ilanı vermiş.
Vakıf, 3 kişilik mütevelli heyet tarafından yönetiliyor: Uğur İbrahimhakkıoğlu, Arhan Apak ve Deniz Yalav... Deniz Yalav kiralamaya karşı çıkıyor. Ancak 2 kişinin onayı yeterli olduğu için kararı engelleyemiyor.
Deniz Bey, diğer iki üye için diyor ki:
“Gözlerini para bürümüş durumda. Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne şikâyet dilekçemi pazartesi günü veriyorum. Çelik Bey’in vasiyetine aykırı ve vakıf amacına uygun olmayan bir durumla karşı karşıyayız.’’
Bina kiralanırsa içindeki eserler ne olacak? Bir depo bulunup içine atılacak. Yazıklar olsun...
ANMA
Emekli büyükelçiler Ermeni terör örgütlerinin şehit ettiği diplomatları 25 Nisan’da Ankara’da bir yürüyüşle anacaklar. Saat 14:00’te Ulus’taki Atatürk anıtından başlayacak yürüyüş, Kızılay’daki Atatürk Anıtı’nda son bulacak. Ermeni terör örgütleri 1973 ile 1985 yılları arasında 40’ın üzerinde diplomatımızı ve yakınlarını katlettiler. Devlet yıldönümlerinde onlar için anma töreni düzenlemediği gibi Ankara’da bir anıt yaptırmış da değil. Diplomatlarımız için özel çabalarla sadece Lizbon ve Ottawa’da birer mütevazı anıt yaptırıldı... Ermeniler ise ASALA katilleri için Erivan’da bir anıt yaptırdılar, onları saygı ile anıyorlar.
Soru: Acaba 25 Nisan’daki yürüyüşe bir zahmet Başbakan da katılır mı?
Atatürk’e “Olmasaydın da olurdu” diyenler!
Emperyalizmin kölesi olan Müslüman ülkelere bakın ve
“olmayınca ne olduğunu” görün!
? ? ?
Açılım ortakları birbirini yalancılıkla suçluyor!
Yılların ortakları, vardır bir bildikleri…
Akif Kökçe
İMZA
Kadıköy Moda’daki Tarihçi Kitabevi artık bir kültür evi oldu sayılır. Kitap satıyor, kitap yayımlıyor, her hafta tarih ve kültür konferansları düzenliyor.
Son haftanın konuşmacısı insan hakları uzmanı Prof. İoanna Kuçuradi idi. Bayan Kuçuradi 60’larda 3 yıl Erzurum Üniversitesi’nde çalıştı. Sonra uzun yıllar Hacettepe’deydi. Şimdilerde ise Maltepe Üniversitesi’nde... 80 yaşında olmasına rağmen haftada 5 gün Maltepe’ye gidip derse giriyor. Sohbette, “İnsan hakları adına denize bir damla su ilave etsek kârdır” diyor. Konferans sonunda izleyiciler âdet olduğu üzre kitabını satın alıp imzalatmak istediler. Nazikçe geri çevirdi. İlke gereği... Sadece hediye gelmiş kitapları imzalarmış...