Ermeni tasarısı ABD Dış İlişkiler Komitesi'nden geçti. Temsilciler Meclisi'nden de geçebileceği belirtiliyor. Arkası çorap söküğü gibi gelecektir. Fransa, İtalya, Hollanda parlamentolarından sonra diğer Batı ülkeleri... Peşinden Avrupa Parlamentosu hatta Birleşmiş Milletler'den benzer karar tasarıları geçebilir. Tazminat talepleri bugün değilse yarın gündeme gelir. Onu toprak talepleri izleyebilir.
Türkiye yaklaşan tüm belaları büyük bir tevekkülle bekliyor.
Hükümet adeta
"Emir büyük yerden, hakkımızda hayırlısı" havalarında.
Başbakan
Ecevit eğer tasarı Temsilciler Meclisi'nden geçerse Türkiye'nin buna ne tepki göstereceğini telaffuz edemiyor. CNN'de konu sorulunca
"Türkiye'nin neler yapabileceğini ABD'li Meclis üyeleri dile getirdiler" demekle yetiniyor... Yani... Türkiye göstereceği tepkileri de ABD'ye bırakmış durumda. Bunları
Sam Amca'nın saptamasını bekliyor.
Gayret yine halka düşüyor...
Okurumuz
Mehmet Aydın halka çağrıda bulunuyor. Diyor ki:
- İtalya
Abdullah Öcalan'ı iade etmediğinde milletçe ayağa kalkmıştık. Türkiye bugün çok daha vahim bir durumla karşı karşıya. Ama herkes sus pus... Neden aynı biçimde bir
"boykot" başlatmıyoruz. Mesela Cola içmeyi, ABD patentli hamburger yemeyi, blucin giymeyi durdurursak birşey kaybetmeyiz. Karşı tarafa halkın protestosunu onların anlayacağı dille iletmiş oluruz. Ama vurdumduymazlık gösterirsek bedelini yalnız biz değil çocuklarımız ve torunlarımız da çok ağır öder...
Ecevit'e sorular
Ziraat, Emlak ve Halk bankalarının özelleştirilmesini öngören KHK Köşk'ten geri döndüğünde
Ecevit, Cumhurbaşkanı
Sezer'i hükümetin özelleştirme programını sekteye uğratmak, böylece yurtdışından gelecek kredileri engellemekle suçlamıştı.
Adını vermek istemeyen bir milletvekili okurumuz
Ecevit'e soruyor:
1) IMF'ye verilen söz gereğince, bu üç kamu bankasının özelleştirilmesini öngören yasanın, en geç geçtiğimiz Mart ayında Meclis'ten çıkarılması gerekiyordu. Ancak iki bakan, Halkbank'tan sorumlu sağ kolunuz
Hüsamettin Özkan ve Emlakbank'tan sorumlu
Faruk Bal direttikleri için bu yasa çıkarılamadı. Onları neden
"Hükümetin özelleştirme politikasını sabote ediyor" diye kamuoyuna teşhir etmediniz?
2) Telekom aylardır niçin özelleştirilemiyor? Özelleştirilmesini engelleyen Cumhurbaşkanı mı yoksa sizin Ulaştırma Bakanınız mı? Bu kişinin, kamuoyuna hergün yaptığı açıklamalardan Ulaştırma Bakanı
Enis Öksüz olduğu bilindiğine göre ağzınızı açıp ona niçin bir tek kelime edemiyorsunuz?
3) Türkiye'nin dış kredi alması bakımından büyük önemi olan ve IMF'nin ısrarla talep ettiği, bütçe dışı fonlar niçin tasfiye edilemiyor? Engelleyen Cumhurbaşkanı mı yoksa bu fonları arpalık olarak gören bazı bakanlarınız mı? Sesiniz onlara karşı niçin Cumhurbaşkanına çıktığı gibi çıkmıyor?
Uzak bir anı
İstanbul'un simge yapılarından Kız Kulesi bir ticari işletme olarak hizmete açılıyor. İstanbul böylece yeni bir
"kafetarya" kazanıyor...
Ya yitirdiği?..
Onu da Mimarlar Odası İstanbul Şube Başkanı Profesör
Afife Batur'dan dinliyoruz:
- Kız Kulesi mitolojik bir obje idi, bir
"masal"dı.. Tabii ki bu özelliği, tüm mitolojik öykülerde olduğu gibi onu biraz da
"ulaşılmaz" kılıyordu. Görevlilerden başka kimse oraya gidemezdi,
"erişilmez"di.. Çok eskilerden, 8 - 9 yüzyıl önceden kalmış bir anıydı Kız Kulesi.. O anı yok artık, yerine bir kafetarya kondu. Bilelim ki artık orada, Salacak'ta deniz ortasında duran
"Kız Kulesi" değildir. Kuruçeşme Galatasaray Adası nasıl birşeyse
"Salacak Kız Kulesi" de artık onun gibi birşeydir. İstanbul için kaybedilmiştir. Her kent, kendi mitolojisini simgeleyen eserlerle övünür, onlarla anılır. Tabii, bizim kentlerimiz bu noktada bir istisnadır!..
Özgürlüğe evet...
Turizm Bakanlığı
Erkan Mumcu'nun konuşmasının tam metnini basına gönderdi. Konuşmanın bilim ve özgürlükleri savunan satırlarına her demokrat imzasını atar. Eğer
Erkan Mumcu bu konuşmayı Rektör
Alemdaroğlu'na yanıt olarak değil de genel bir açıklama olarak yapmış olsa... Bütününe de imza atarsınız... Ancak "bilim ve özgürlükleri savunmakta bugüne dek gayret göstermemiş" bir Bakan bu konuşmayı "şeriatçı eylemlerden şikayetçi bir rektöre" yanıt niteliğinde yapınca durum değişiyor. Konuşmayı yalnızca FP lideri
Recai Kutan'ın alkışlaması da verilen mesajın ne olduğunu anlamaya yetiyor.
Huk - muk
Cumhurbaşkanı iki lafın biri
"hukuk" diyerek yanlış yapıyor. Fazla hukuk takılmak iyi değil. Çünkü bir ülkede herşeyi hukuka bağlarsanız havadan para kazanma yolları daralır, karambolde gol atmak zorlaşır, kural dışı ve kayıt dışı kazançların geleceği tehlikeye düşer...
Peki hukuk hiç uygulanmamalı mı?
Elbette uygulanmalı... Ama normal vatandaşa... Baklava çalan çocuğa... Fakir fukaraya... Falan... Hukuk lüperalizme engel olmamalı...
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr