Ülkemizde kişilere en kolay vurulan damgalardan biri de “vatan haini”dir. Peki vatan haini olmak kolay mıdır? Artık tarihte kalmış bir olayı nakledelim...
12 Eylül’ün darbeci lideri Kenan Evren Manisa’da konuşuyor:
“Biz çok aydınlar görmüşüzdür, vatan hainliği yapmışlardır. Bazı şairlerimiz vardı, yurt dışına kaçtılar. Ve başka bir memlekete sığınıp orada öldüler. O aydın değil miydi? Ne yapayım böyle aydını. Bu millete hükmetmek için aydın olmak gerekmez. Son padişah Vahdettin de aydındı, cahil miydi? Ama memleketi düşmanlara teslim etti. Ne yapayım öyle aydını?”
★★★
Kenan Evren bu konuşmayı ünlü aydınlar dilekçesi üzerine yapmıştı. İki binden fazla aydının imzaladığı o dilekçe “demokrasiye dönüş” çağrısı yapıyordu. İmzacılardan biri de Mülkiye’den hocam Tahsin Saraç idi. Şair, yazar, akademisyen Tahsin Saraç, savunmasında bakın ne demişti:
“Vahdettin’in aydın olup olmadığı tartışılabilir ama devlet başkanı olduğu kesindir, tartışılamaz. Çünkü sayın yargıç, her şeyin olduğu gibi vatan hainliğinin de bir fizibilitesi vardır. Vatana ihanet edebilmek için devlet sırlarını bilebilecek bir mevkide ülkenin yazgısını şu ya da bu çıkar karşılığı olumsuz yönde değiştirebilecek bir görev ve karakterde olmak gerekir. Sade yurttaşlar olan bizim gibilerin böyle bir fizibilitesi yoktur. Yaşamını noktalamadan kimin yurtsever kimin vatan haini olduğu belirlenemez...”
YARDIM
Norveçli Frank ve Nina Hansen çifti Türkiye’deki yangınlar için yardım kampanyası başlatmış ve kısa sürede 180 bin kron toplamışlar...
Türkiye’nin herhangi bir şehrinde Ege’deki yangınlar için yardım kampanyası açıldığını duydunuz mu?
MR
Muayene olduğunuz doktor beyin ve hipofiz MR’ı istiyor... Hastanelerden fiyat ve işlem süresi öğrenmek istiyorsunuz. Telefonla arıyorsunuz…
Kadıköy’de bir hastane 10.300 lira fiyat veriyor.
Kadıköy’de bir görüntüleme merkezi: 13 bin 300 lira…
Bir tıp merkezi 38 bin lira...
Altunizade’de ünlü bir hastane 53 bin lira...
Nişantaşı’nda ünlü bir hastane 38 bin lira...
Aynı işlem neden 10 bin ile 53 bin lira arasında değişiyor...
Farklı yerlerdeki çekimler aynı sonucu vermiyor mu?
Herhalde veriyor...
Çünkü hepsi “MR” adı altında yapılıyor...
Vatandaş, pahalı olan iyidir diye pahalısına yöneliyor...
Gerçekten öyle mi değil mi? Fark nedir?
Yeterince bilgi alamıyorsunuz...
MARKET
Büyük marketlerde alışveriş ediyorsunuz. Aldığınız ürünleri poşete koyarken zorlanıyorsunuz. O sırada kasiyerin yardım etmesini bekliyorsunuz. Ama o (genelde) önünüze attığı poşeti açmanıza bile yardım etmiyor. Tanju Bayramoğlu dostumuz Amerika’nın Phoenix kentinden yazıyor:
- Burada süpermarketlerde kasiyer ve daha ziyade onun hemen yanındaki, yani tezgâhın son kısmındaki görevli aldıklarınızın hepsini tek tek torbalara koyar ve o ittirmeli arabaya itina ile yerleştirdikten sonra dışarı çıkarmanıza yardımcı olur. İsterseniz otomobilinize kadar götürür. Bagajınıza yerleştirmenize yardımcı olur. Bu işin bahşişi de yoktur. Sadece teşekkür edersiniz...
Orada öyle burada böyle...
EFES
Taksici terbiyesi konuşulurken okurumuz Korkut Ünal geçmişten bir resim naklediyor:
“İzmir’de Büyük Efes Oteli’nin parlak yıllarında (1965-1980 arası ) otele kravatsız girmek yasaktı... Ayrıca öndeki Efes Taksi’nin şoförleri de her gün takım elbiseli, kravatlı ve traşlı olmak zorundaydılar.
Otel, “Müşterilerimiz saygıya layıktır” sloganı ile çalışırdı...