Cumhurbaşkanı
Ahmet Necdet Sezer, Birleşmiş Milletler toplantıları için New York'a özel uçak yerine... Tarifeli THY uçağı ile gidecekmiş...
      Bizim sonradan görme takımı bunu da eleştirir...
      Dii mi efendim... Onca özel uçak boş dururken; eski cumhurbaşkanının yeğeni bile havada bir özel uçak - helikopter köprüsü oluşturmuşken, sen kalk Türkiye'yi temsilen ABD'ye yolcu uçağı ile git...
Mesut Bey'in lig maçlarına dahi özel uçakla giderek ülkeyi zengin gösterme çabalarını bir kalemde berbat et... Söz açılmışken... Bir dostumuzun ABD'de
"National Business Aviation Association"dan aldığı kimi bilgileri aktaralım...
      Almanya'da resmi kuruluşların elinde 14 özel uçak, Kanada'da 17 özel uçak varmış... Resmi kuruluşların elindeki uçak sayısına kimi başka örnekler: Pakistan 7, Portekiz 4, Norveç 3, Yunanistan 1, Hollanda 1 vb...
      Türkiye'de ise resmi kuruluşların elinde 19 özel uçak görünüyor...
      Resmi kuruluşlarımızın uçak zenginliği Kanada'yı, Almanya'yı, Norveç'i Hollanda'yı sollamış...
Sezer tarifeli uçağa binse ne farkedecek?
Kapıkulu vaziyeti
      Cumhurbaşkanı
Sezer'in kendisine
"kapıkulu" olmaması... Sayın
Ecevit'i çılgına döndüren işte bu... Malumunuz milletvekili adaylarını iki kişilik
Ecevit ailesi tek tek belirler, ardından halkın önüne koyup seçtirirler. O şekilde seçilen milletvekili katıksız bir kapıkulu olur;
"Parmak kaldır" deyince kaldırır,
"İndir" deyince indirir. Sayın
Ecevit, Cumhurbaşkanı
Sezer'in cumhurbaşkanlığına seçiminde benzer bir yol izledi. Onun adını bizzat saptadı, peşinden TBMM'nin önüne koyarak seçilmesini sağladı. Ve düşündü ki bu şekilde seçilen
Sezer aynen bir DSP kapıkulu olacak, önüne gelen her kağıda gözü kapalı imza atacak. İyi de.. DSP milletvekili adayları kapıkulu olmayı kabullenerek partiye bizzat başvuruyorlardı.
Sezer'in ise böyle bir talebi olmamıştı. Bu küçük farkı gözden kaçırdı
Ecevit!Ä°nterdert
      Habertürk internet gazetesinin haberi:
     Â
"Milletvekilleri internet cahili... 545 milletvekilinden sadece 99'u bir internet adresine sahip..."Â Â Â Â Â Â Geri kalan 446 milletvekili mi?.. Onlar adressiz.
      Sanmayız ki 446 milletvekili internet adresini cehaletten almamış olsun. Hepsinin en azından bu işe kafası yetecek bir sekreteri var. Dertlenmemek için almamışlardır. Çünkü internet adresi olunca seçmenden kaçış zorlaşıyor. Telefondaki gibi atlatamazsınız adamı.. O zaman?.. En iyisi adres edinmemek.. Kafayı dinlemek...
Doping sorunu
      Fıkra okurumuz
Sevgi Hanım'dan...
      Çok miktarda doping hapı alan
Temel maraton yarışına katılmış... Sonuncu olmuş...
İdris haklı olarak sormuş:
      - Yahu neden sonuncu oldun?
     Â
- Doping yaptığım anlaşılmasın diye, demiş
Temel...
Nasıl kaybetmiş?
      Fıkra, ses sanatçısı
Muazzez Ersoy'dan, dünkü Gözcü'de yer aldı.
      Adam, karısına valizini toplamasını söyleyince kadın çok şaşırmış:
      - Hayrola hayatım, nereye gidiyoruz?
     Â
- Ben gitmiyorum canım, sen gidiyorsun. Hani çok samimi arkadaşım Ali var ya, işte onunla gideceksin.      - Bana ne senin samimi arkadaşından...
     Â
- Mecbursun, çünkü seni kumarda kaybettim.      - Nasıl yaptın bunu bana, nasıl yaptın, haydi söyle.
      Adam, pişkin pişkin yanıtlamış:
     Â
- Hile yaparak hayatım, hile yaparak...Oyun üstü oyun
      TBMM Anayasa Komisyonu'nun ANAP'lı Başkanı
Ertuğrul Yalçınbayır diyor ki:
     Â
- Hükümet bu memur kararnamesini çıkarmak için TBMM'den yetki almamıştır. Haziran ayında çıkarılan yetki yasasında bu konuya yer verilmemiştir...      Yalçınbayır, Ecevit'in yalnız Cumhurbaşkanı
Sezer'e değil... TBMM'ye de oyun oynadığını ima ediyor.
      Cumhurbaşkanı
Sezer'in itirazlarından biri aynı noktada...
      KHK'yi imzalamama gerekçelerinden biri olarak TBMM'den yetki alınmamasını gösteriyor.
      Efendim, bu adam Anayasa Mahkemesi mi? İmzalasın KHK'yi, Anayasa Mahkemesi'ne göndersin, hukuka uygun mu değil mi, orası karar versin...
      İyi de, Cumhurbaşkanı anayasaya ve hukuka bağlı kalacağına yemin etmiş.
     Â
Ecevit'e bağlı kalacağına değil..
      Nasıl görmezden gelsin anayasaya aykırılığı...
      Cumhurbaşkanı
Sezer KHK'yi neden imzalamadığını sayfa sayfa anlatırken...
Ecevit bu gerekçelerden birini olsun çürütemiyor. Ne anayasaya uygunluk iddia edebiliyor, ne hukuka...
      Sanılır ki
Ecevit, Türkiye siyasetinin salt çıkar dengeleri üzerinde yürüdüğünü sanıyordu. Paranın gücüne çok inanmıştı. Birisi sahip çıkarsa
"Hak ve Hukuk"un da güç olabileceğini düşünmemişti. O yüzden çok şaşırdı. Ve öfkelendi sonuca. Ancak öfkesi bu davayı kaybetmesini önleyemeyecek.
Niyet anlaşıldı!
      Sonunda CHP de uyandı... Hükümetin irticacı ya da bölücülerden önce CHP'li ve benzer muhalif çizgideki memurları tasfiye edeceğini anladı. Genel Başkanı
Altan Öymen dünkü basın toplantısında dedi ki;
      - Hükümetin bu kararnameyi bir başka amaçla çıkarmak istediği şüphesi vardır. Bu amaç, hükümet partilerinin devlet kadrolarına kendi siyasi çizgilerine uygun görmedikleri memurları rahatça işten çıkarıp, yerlerine kendi militanlarını getirmek kolaylığı elde etmektir. Zaten hükümet partileri bunun örneklerini, yani partizanlık örneklerini şimdiye kadar yeterince vermişlerdir.
      *Fırsat penceresi kendiliğinden açılmaz
     Â
D. WeinbaumnYazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr