İsveç Enstitüsü tarafından hazırlanan ve İzmir’deki Türkiye - İsveç iş toplantısı sırasında dağıtılan broşüre tepkiler sürüyor.
Broşürü 1990 - 95 yılları arasında İstanbul Başkonsolosluğu’nda görev yapan diplomat Kaj Falkman yazmış. Falkman "Türk" bölümünü, halen piyasada satılmakta olan "Türkiye Uç Beyi" adlı kitabından aktarmış. Tartışmalı bölüm şu:
"Türkiye’de ilk kez Kemalist görüş ve Atatürk ile Türk oldular. Atatürk milli devletin sınırları içinde yaşayan herkesin Türk olduğunu açıkladı. Bu karar Cumhuriyet’teki Kürt, Ermeni, Yunanlı, Musevi ve diğer halk gruplarını da kapsıyordu. Araştırmacılar ise; Türk’ün bir halk grubunun ve bir ulusun simgesi olmadığını, aynı dil grubu olduğunu ifade ettiğini söylüyorlar. Türk, Mançurya’dan gelen Altay dil grubuna mensup göçebe boyların hepsine verilen addır. Bunlar batıya göç ederken her türlü halk ile karışmıştır. Çinliler step halkını güçlüler anlamına gelen t’oukine olarak adlandırmışlar ve bu da ‘türk’e dönüşmüştür."
Yanlış olan nedir? Yanlış olan Falkman’ın özel bilgi ve yoruma dayanan tartışmalı bilgileri İsveç Dışişleri Bakanlığı adına yazılan Türkiye ile ilgili kitapçığa koymasıdır. İkinci yanlış ise Türkiye’nin 1.5 yıl önce bu broşür ilk ortaya çıktığında bir zahmet okuyup itirazını zamanında ortaya koymamış olması...
"Güzel bir şey her zaman iyi değildir; ama iyi bir şey her zaman güzeldir."
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz‘a sormuşlar:
- Hac’da kesildikten sonra Türkiye’ye getirilecek kurbanlar kime dağıtılacak?
Yılmaz, cevap vermiş:
- Buradaki IMF kurbanlarına!
Deprem yazıları acı dolu olur. Aşağıdaki öykü ise tersine bir örnek...
Yıl 1970, Kütahya’nın Gediz ilçesi ve köyleri yerle bir olmuştur. O zamanlar "kurtarma ekipleri" falan yok. Ama gençler var.
İstanbul Üniversitesi’ndeki Dev Genç üyesi öğrenciler yarım günde örgütlenip, tıbbiyeli arkadaşlarıyla bir otobüse atlayarak deprem bölgesine gidiyorlar.
Devlet henüz Gediz’in dışına çıkamamıştır. Gençler ise köylere ulaşıyor.
Kurtarma, ceset çıkarma, yaralı tedavisi, defin, yemek dağıtımı gibi işlerin tümünü Dev Genç’liler yapmaktadırlar. İkinci günün sonunda, ortalık duruluyor. Bir ateşin başında köylülerle gençler sohbet ediyorlar. İhtiyar bir köylü, gençlerin "Bir ihtiyacın var mı?" sorusunu kollarındaki "Dev Genç" pazubentine bir göz attıktan sonra şükranla yanıtlıyor:
- Sağolun, Allah "devlet gençleri"ne zeval vermesin!
Amerika Irak’a saldırmayı kafasına koymuş durumda. Önce Irak’ın terörle ilişkisini araştırdı. Kanıt bulamadı. Şarbonlu mektupları Saddam’ın üzerine yıkmaya çalıştı. Tutmadı. Son olarak "silah denetçileri" konusunu ısıttı. Saddam, Washington’un kararlı tutumunu görünce yumuşadı gerçi... Ama nafile... Washington Saddam’ı yiyecek. Silah denetçileri tehdidi tutmazsa bir başka sebep mutlaka bulunacak.
Bizi ilgilendiren elbet Saddam değil. Bizi ilgilendiren böyle bir saldırının Türkiye’ye etkileri... Cumhurbaşkanı Sezer, Genelkurmay Başkanı Kıvrıkoğlu ve Başbakan Ecevit konu açıldığında komşudaki savaşın Türkiye için "faleket" olacağını üzerine basa basa söylemekteler. Yalnızca turizm gelirlerinin kesilmesi 10 milyar dolarlık bir kayıptır. Kaldı ki bir savaş durumunda Türkiye’nin yangının içine itilmesi de büyük olasılık taşıyor. IMF Avrupa Direktörü Deppler’e soruluyor:
- Irak’a olası bir müdahale Türkiye’nin programını nasıl etkiler?
Yanıt:
- Bu programda bu tür istikrarsızlıklar da öngörüldüğü için çok büyük bir sıkıntı yaşanmayacaktır...
IMF’den iki yıl için 16 milyar dolar kredi geliyor... Vadesi gelince anaparayı ödeyeceğiz. Faizini fazlasıyla ödeyeceğiz. Yetmedi Tütün, Şeker, Bankacılık yasaları dahil 20’den fazla yasa çıkartıp ülkeyi sömürüye açtık. Yetmedi son Stand By anlaşmasıyla 75 bin kamu çalışanı işten çıkarılıyor.
Yetmedi ABD’nin emrinde Irak’ta savaşa gireceğiz.
Siz dünyada böylesi bir kredi anlaşması duydunuz ve gördünüz mü?
Bu antlaşma mıdır yoksa koltuk karşılığı ülkenin satışı mı?
Peki adım adım savaş felaketine itilmemiz karşısında medyanın umursamazlığı (hatta ABD yanlısı tutumu) ve sivil toplum kuruluşlarının suskunluğuna ne demeli? Kurban Bayramı öncesi kurbanlık koyun taklidi mi yapıyoruz?
Komşu devletlerle aramız iyi değil. Hatta kendimizle bile aramız iyi değil...
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024