Dikkatimizi çekti... Bir zamanlar kalabalıktan zor yürüdüğümüz Sultanahmet gece vakti tamamen ıssızdı... Ferit Epikmen turistik tabloyu şöyle özetledi:- Güney fena değil ama İstanbul boş...İstanbul artık turist çekmiyor... Sebebi mi? Pek çok... Yurtdışında sürüp giden olumsuz kampanya... Kapkaç haberlerinin dünyanın öteki ucuna kadar ulaşmış olması... Turistin Yeşilköye indikten itibaren kazıklanması... Taksi düzeni felaket. Lokantacılar, turistik eşya satıcıları turistleri kollarından iki yana çekiştirip duruyor, kırolar salya sümük laf atıyor...Valilik ve Emniyet Müdürlüğü, turizmcilerin bütün yakınma ve taleplerine rağmen, toplumsal olaylarda gösterdikleri biber gazlı dinamizmi(!) kapkaççılara, kazıkçı lokantacılara, taksicilere falan göstermiyor. İstanbul turistler için tehlikeli şehir olma özelliğini sürdürüyor... Tek gelir kaynağımız turizm.. Onu da bu kadar beceriyoruz işte... Çelik Gülersoyun ölümünün birinci yıldönümünde Turing Kurumu Başkanı Ferit Epikmenle Sultanahmet Yeşilevde sohbet ettik... Yeşileve klima tesisi eklenmiş, sera genişletilmiş, tuvaletler yenilenmiş, olumlu değişiklikler yapılmış... Kendisini kutladık... Hangi parti iktidara gelirse ona yalakalık eden yazar takımı... Parti değiştiren iki CHP milletvekiline çok kızdı.. Nedense... Erkan Mumcunun verdiği bilgi: "Türkiyede Kültür Bakanlığına bağlı 1440 kütüphaneden 99u kadrosu olup personeli olmadığı için kapalı. 386 tanesi de kadrosu ve personeli olmadığı için kapalı..."Okumadan adam olan bir ulus var mıdır? Kütüphaneler Bir feminist, koca seçerken neyi düşünür? "Boşandıktan sonra hafta sonları çocuğumu bu adama bırakabilir miyim? Profesör Emrullah Güney, Van Gölü kıyılarını ve Bendimahi (Muradiye) Çağlayanını gezdikten sonra Tendürek Dağının görkemli görünüşüne baka baka Doğubeyazıta geliyor... İshakpaşa Sarayından güneşin batışını izlemeyi düşlüyor. Tırmana tırmana kapıya vardığında saat 17.00 olmuştur... Ve kapı kapanmıştır... Evet Saray saat 17.00de kapanıyor.. Profesörün;- Daha ikindi vakti sayılır. Güneşin batmasına 2.5 saat var, yollu yakınmaları fayda vermiyor. Kapıdan geri dönüyor.. Türkiyede turizm bu ciddiyette yürüyor... İshakpaşa Sarayı ENKA açık hava tiyatrosunda Sadri Alışık Tiyatrosunun "Şaşkın Aşıklar" oyununu izledik. Hoşça vakit geçirdik. Oyuncular iyiydi. Genç yıldızlarımızdan Şahnaz Çakıralp bilhassa iyiydi... Çakıralp oyunda talihsiz bir genç kızı oynuyor. Hangi erkekle flört etse adam sonunda evli çıkıyor. Genç kız her defasında hayal kırıklığı yaşıyor.Aynen Türk halkı gibi... Her seçimde bütün masumiyetiyle en temiz gördüğü partiye oy veriyor. Ne var ki oy verip iktidara getirdiği her parti seçim sonrasında "evli" çıkıyor. Hem de hep aynı adamlarla: Para babalarıyla... Şaşkınlar Türkiyede memurların geçinemediği konusunu Genelkurmay zam isteğiyle meşrulaştırdı... Doktorlar eylem yaptığı zaman "ideolojik","muayenehaneci" gibi suçlamalara uğruyorlardı. Askerler geçinemiyoruz deyince diğer memurların da geçinemediği yüksek düzeyde kabul gördü... Herkes zam sırasına girdi. İmamların "geçinemiyoruz" yakarışı ise şaka yollu şu tepkiyi aldı: Allah versin... Geçinme Kamusal alan neresidir? Neresi değildir? Konu arapsaçına döndü...Başbakan Erdoğan belediye lokantalarını kamusal alan sayıyor ve içki yasağını buna dayandırıyor. Lokanta kamusal alan mı? Olsa bile içkinin kamusal alana zararı ne? İçki simge mi? Geçelim...Profesör Mümtaz Sosyal ise "kamusal alanı iyice genişletiyor...- Evinizin dışındaki her yer kamusal alandır, diyor...Ve Prof. Soysal dünkü yazısını bakınız nasıl sürdürüyor:... Devlet, Türkiye Cumhuriyetinde olduğu gibi, giyim kuşama ilişkin yasaklar bile koyar. Örneğin, bu ülkede, 1925ten beri, "Şapka İktisası Hakkında Kanun" gereği, fesle ve sarıkla dolaşamazsınız. Niçin? Çünkü, bu çeşit yasakların delinmesi, Cumhuriyetin temel ilkelerine karşı başkaldırma, meydan okuma veya en azından "Eski Rejim"e özlem niteliği taşır. Çünkü, Türkiye Cumhuriyeti, tıpkı 1789 Devriminin ürünü olan Fransa Cumhuriyeti gibi, bir devrimden doğmuştur. Böyle bir cumhuriyette birtakım yasaklar, devrim ürünü olmayan devletlerden farklı olarak, birer bayrak sayılır. Bazısı simgesel olarak, bazısı da öze dokunurcasına. Çünkü, Cumhuriyet, toplumu bu yollardan özgürleştirmenin rejimidir. İnsanları eski düzene, akılcı olmayan mürşitliklere bağlayan her şey bu yasaklar yoluyla yıkılacak, vatandaşlar o bağlılıklardan kurtuldukça daha özgür olacaklardır. O halde, hangi düzeyde olursa olsun, öğrencilerin başlarını örtmesi, eğer gerici çevrelerin kışkırtmalarıyla artık Cumhuriyete karşı bayrak açma niteliği kazanmışsa, kamusal alan tartışmasına falan gerek yoktur; Cumhuriyetin bu eylemi yasaklayarak kendini koruması doğal ve neredeyse içgüdüseldir... Cumhuriyetçi bakış Hükümetler bir ülkenin en iyi beyinlerinden oluşmaz. En iyi beyinleri iş dünyası ya kendine alır ya da siyasette barındırmaz. m.asik@milliyet.com.tr