Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Milli Eğitim eski Bakanı Köksal Toptan' ın, hayali ihracat suçlamasıyla gözaltında bulunan işadamı Mehmet Niyazoğlu' dan milyarlara varan "seçim yardımı" aldığı tesadüfen ortaya çıktı. Toptan, olayın ortaya çıkması üzerine yaptığı açıklamada, "Türkiye'de serveti olmayan milletvekilleri, masraflarını eş dost yardımları ile karşılıyorlar. Ben de seçim masraflarımı hep böyle eşimden dostumdan karşıladım" itirafında bulundu.
     ÂToptan kabul ettiÄŸi paranın "15 milyar lira" dolayında olduÄŸunu söylüyor...
       Günümüzün parasıyla herhalde 40 - 50 milyar liradan söz edilebilir.
       Önemli mi? Hayır...
       Türkiye'de hemen tüm milletvekilleri ve siyasi partiler seçim dönemlerinde kişi ve kuruluşlardan para alıyorlar. Ama bunu gizliyorlar.
       Amerika'da da partiler ve milletvekilleri seçimlerde teberru kabul eder.
       Ancak aldıkları paralar kalem kalem ilan edilir.
       İnternette bir ABD'li milletvekilinin veya partinin kimlerden kaç para teberru aldığını görebilirsiniz. 25 doların üzerindeki her teberru kayda geçer.
       Böyle bir şeffaflık olmadan demokrasi olmaz.
       Türkiye'de ise ne kişilerin ne partilerin hesapları denetlenebilir.
       İSKİ Skandalından sonra CHP, parti hesaplarını kamuoyuna açıkladı.
       Diğer partilere aynı yönde çağrıda bulundu. Hiçbiri oralı olmadı.
       Siyasi partiler seçimlerde vatandaştan oy alır. İktidar koltuğuna oturur oturmaz paralı çevrelere hizmet ederler. Neden?
       Çünkü esas desteği para babalarından alırlar da ondan...
       Vatandaş parti hesaplarının açıklanmasını talep etmedikçe... "Açık oy gizli alışveriş" sistemi devam ettiği sürece... Demokrasiyi boşuna özleriz.

Mesela yani!

       Mahdum, birliğin revirinde geçen 28 günlük askerliğini bitirir bitirmez, kendisini almak üzere Sivas'a getirilen özel uçağa atlıyor, Isparta'ya gidiyor. Orada kendisini bekleyen helikoptere biniyor, babasının Eğirdir Gölü kıyısındaki yazlığına geçiyor. İki gün dinlenip askerlikten kaynaklanan (!) yorgunluğunu attıktan sonra yine kendisini beklemekte olan helikoptere biniyor, İstanbul'a geliyor. Kendisini burada da beklemekte olan helikoptere geçiyor, Sarıyer'deki evine gidiyor.
       Uçak, helikopter, helikopter, uçak, helikopter...
       İnsan sormadan edemiyor:
       - Bu adam neden hep havada? Neden hiç yere inmiyor?
       Bir off - shore'zede soruya şu yanıtı veriyor:
       - Paralar uçtu ya... Abim havada onları arıyor...

Åžair

       Başbakan Bülent Ecevit'in Madımak'la ilgili gizli bir şiiri ortaya çıktı. Ecevit şiirin gizli olmadığını sonradan açıkladı. Böylece Ecevit'in şair kimliği birkez daha anımsandı. Tabii o arada Can Yücel'in şu şiiri de:
       Başbakandan şair olmaz.
       İyi şair Başbakan olmaz.

Günün Sorusu:

       Sayın Ecevit, irticai kadrolaşmaya yıllardır yumduğunuz gözler de kanun hükmünde miydi acaba?
       Cihan Demirci

Our hotels!

       Sea bird, Saphir, Prince Club, Aphrodite, Tenedos, Pine House, Sandy Beach, Arınna, Beldiana, Exc. Corınthıa, Faustına, Lonıcera, Club Blue, Erythrai, Tatbeach Golf, Sillyum, Grand Azur, Aqua, Montana, Pine Resort, Le Jardin, Club Blue Waters, Sillyon, Sol Selvi, Art Corınthıa, Phaselis Princess, Littra, Phaselis Rose, Sailor's Beach Club, Regal Resort, Rexene, Redusa Garden, Kiris Claros, Faustina, Sunway, Mayflower, Regulus Beldiana, Magico Bronzo, 3 S Beach Clup, Lopethos, Lykıa World, Mara Monte, Sea Gull, Aquama...
       Nedir bunlar? Tatil yörelerindeki turistik oteller. Merakımız... Acaba bu otellerin sahipleri ve çalışanlarının kaçta kaçı içinde bulundukları otelin adını doğru dürüst telaffuz edebiliyor?

EÅŸeÄŸin semeri

       Hürriyet'te yazan Pakize Suda Süleyman Demirel'i Güniz Sokak'ta ziyaret etmiş. Çevresini gözlemiş. Gelenlerin çoğu Anadolu köylerindenmiş. Baba'yla senli benli konuşuyorlar, hepsi "Cumhurbaşkanım" diye hitap ediyormuş. Bir milletvekili o arada şu fıkrayı anlatmış:
       "Eşeklerle sıpalar neşe içinde zıplayıp şarkı söylüyorlarmış. Bu arada eşeklerin başı gelmiş:
     Â- Ne oldu arkadaÅŸlar niye bu kadar sevinçlisiniz? diye sormuÅŸ.
       Eşeklerden biri:
     Â- Semirci ölmüş ona seviniyoruz, demiÅŸ.
       Eşeklerin başı da:
       - Arkadaşlar o ölen semerci sizin nerenizde yaranız var bilir, ona göre semer vururdu. Canınızı acıtmazdı. Bu gelen yaralarınızın nerede olduğunu bile bilmiyor boşuna sevinmeyin, demiş...
       Bu manalı fıkradan sonra herkes kahkahayı basmış. Baba da çok neşeli olduğu zamanlardaki gibi gerdanını kırarak zarif biçimde gülmüş.
       Bu arada gelen telefonlara "Ekim'i bekleyin" diyormuş...
       Ekim'de ne var? Meclis açılıyor...
       Dayatmacı Hükümet o zamana kadar "Bu cumhurbaşkanı ile işler yürümüyor" dedirtir mi millete? Bakarsın dedirtir. Meclis de toplanır çaresini arar...
       Binaenaleyh ekim ayı müjdeler getirebilir.
       Umut fakirin ekmeği...

Ecevit gözlüğü

       Tam irticacıları temizlemeye soyunmuşken(!) hamiliğini yaptığı Fethullah Gülen hakkında tutuklama kararı çıkartılması Bülent Ecevit için şanssızlık oldu. Acaba Bülent Bey Fethullah Gülen'i yıllardır neden destekliyor. Bunu birkaç fırsatta açıkladı. Bakınız Ecevit 13 mart 1998 tarihli Sabah'ta diyor ki:
       "Fethullah Gülen Türkiye'de saygınlığı olan bir kimse... Gülen hedef alındı. Ama bilin ki, Fethullah Gülen olmasaydı, onun telkinleri olmasaydı Orta Asya ülkeleri, Azerbaycan ve İran köktendinciliğin etkisi altına girerdi. Açtırdığı okullar bunu önledi. Gülen'in çevresi olmasa meydan tamamıyla Refah zihniyetine kalacaktı..."



Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr