Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       1998 başında, aylar süren titiz bir çalışmayla 77 trilyon liralık vergi kaçağını ortaya çıkarmış; zamanın Maliye Bakanı Zekeriya Temizel'in manşetlere geçen "Elimde 100 tane Süreyya olsa Türkiye'nin sorunu kalmazdı!" iltifatına mazhar olmuştu.
       Kısa süre sonra bu kez de kredi kartları yoluyla yapılan birkaç yüz trilyonluk vergi kaçağını tesbit etmiş, yine gündeme gelmişti. Maliye müfettişi Süreyya Turgut'tu adı... Kendisine tesadüfen oluşan ayaküstü sohbette soruyoruz:
     Â- Yakın zamanda ortaya çıkardığınız bir kaçak var mı?
       - Efendim bu ülkede kaçak biter mi? Elbette var. Hem de çok ilginç bir olay. İstanbullu bir müteahhit, deprem bölgesinde hafriyat işi almış ve devlet kendisine tam 1 trilyon TL ödemiş. Ne kadar vergi ödedi acaba, diye merak ettim, defterlerini incelemeye aldım.
     Â- Ne kadar ödemiÅŸ peki?
       - Sadece 1 milyar lira! Yani binde bir...
     Â- Devlete kazandırdığınız paralar yüzünden ödül alıyor musunuz?
       - Bizim sistemimizde, polisteki gibi ikramiye vb. ödüller yok. Bize bir teşekkür yeter. Ne var ki Sn. Temizel hariç, meslek hayatımda üstlerimin birinden olsun yazılı veya sözlü bir teşekkür almadım. Beni de en çok bu üzer.
     Â- Neden üzülüyorsunuz? Devleti yaÄŸmalamak için gelen iktidarlar size teÅŸekkür eder mi?
       - İnsan yine de üzülüyor işte...
     Â- Bundan sonrası için ne düşünüyorsunuz?
       - Artık bıktım, yakında emekli olmayı düşünüyorum.
     Â- Ne kadar emekli maaşı alacaksınız?
       - 200 milyon lira...

YaÅŸam ve korku

       İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için sevmekten korkuyor.
       Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için.
       Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için.
       Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için.
       Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için.
       Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için.
       Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi birşey vermediği için.
       Ve ölmekten korkuyor, aslında yaşamayı bilmediği için.Shakespeare

Gel de üzülme...

       Bir olayı sindirememesi hadise olduğu gibi... Bir olaya üzülmesi de hadise... Nitekim Fethullah Gülen'in tutuklanması kararına üzülmesi olay oldu. Yargıyı etkilemek gibi bir amacı yoktu (!) ama... Belli ki Hoca'sına vefa borcu vardı. Bu arada Cumhurbaşkanı'nın KHK'yi imzalamamasına da çok üzülmüştü. Bekir Coşkun dünkü güzel yazısında üzüntüyle soruyordu:
       "Hem irtica ile mücadele kararnamesi imzalanmadı diye üzülmek, hem savcıların irtica ile mücadelesine üzülmek. Bu nasıl iştir?"
     ÂBekir ülkedeki ikiyüzlülüklere üzüldüğünü de ekliyordu.

Tercüme

       Radikal Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Yılmaz, Washington kaynaklı birkaç yazı yazdı geçen hafta. Bunlardan birinin başlığı "No news good news" idi. Yani: "Haber olmaması iyi haberdir..." Yılmaz, bunu Türkçeye "Kötü haber tez yayılır" şeklinde çevirmiş. İlgisi yok... Herhalde dostları da yanlış buldular çeviriyi ki... Mehmet Yılmaz bir gün sonraki yazısının sonuna yine bir özdeyiş koymuş: "At my signal, unleash hell..." Çevirisi için açtığı kutuya da şunu yazmıştı: (Bilenler bilmeyenlere çevirsin lütfen.)
       Bu daha iyi... Yani "No tercüme good tercüme"

Uyuma Türkiye!

       Bir büyük acının... Körfez depreminin birinci yılını yaşıyoruz... Özgür Kocaeli gazetesi, 17 Ağustos'un acılı anısına ithafen bugünlerde sıkça kullanılan sloganı küçük bir ilaveyle manşet yapmış:
     Â"Uyuma Türkiye, kandırıyorlar!.."
       Gazetenin genel yayın yönetmeni İsmet Çiğit'le sohbet ediyoruz. Depremden bir yıl sonra varılan noktayı şöyle anlatıyor:
       - Politikacılara bakarsanız, herşey yolunda.. Ama gerçek bu değil. Depremzedeyi ve tüm ülkeyi göz göre göre kandırıyorlar. İnsanların can güvenliğini tehdit eden çok sayıda ağır hasarlı bina hala olduğu gibi duruyor. Yıkamadılar. Kalıcı konutları Kasım 2000'de teslim sözü vermişlerdi. Ama halen sözgelimi İzmit'te su basmanı çıkılmış bir tek kalıcı konut yok. Vaadedilen tarihte teslimleri kesinlikle mümkün değil; depremzede bir kışı daha mecburen prefabrikte geçirecek. Oysa İzmit Büyükşehir Belediyesi, depremin 10. gününde 3 milyar dolar dış kredi bulduğunu, devlet garantisi sağlanması halinde 6 - 7 ay içinde 50 bin adet tek katlı konut üretebileceğini ve 50 milyon lira gibi uygun taksitlerle depremzedelere verebileceğini ilan etmişti. Belediye yönetimine siyasi prim olur diye Ankara devlet garantisi vermedi.
       (Devamı var)


Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr