Adı, "demokrat"a, hatta (!) "sosyal demokrat"a çıktığı için yıllardır aktif görev verilmeyen merkez valisi bir dostumuzla sohbet ediyoruz. Genelkurmay Başkanı
Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun 30 Ağustos resepsiyonunda söylediği "İrtica kritik noktalara sızdı. Memleketin altına dinamit koyanlar tebrik ediliyor" sözlerine takılmış, diyor ki;
      - Ortada kesinlikle bir sızma yok. 12 Eylül darbesiyle birlikte yürürlüğe konulan Türk - İslam sentezi politikası doğrultusunda, irticacıların devlet kadrolarına, demokratlar, laikler dışlanarak özellikle yerleştirilmeleri, daha önceden yerleştirilmişlerin de hızla terfi ettirilmeleri var. Sayın Kıvrıkoğlu'nun bugün haklı olarak şikayet ettiği dinci kadrolaşmanın temelleri 12 Eylül yönetimince atıldı, daha sonra işbaşına gelen sağcı iktidarlar da bu politikayı sürdürdü. Bugün de değişen fazla bir şey yok. Merkezde laik, demokrat valiler dururken dinci valilerin ataması yapılmakta ve bir kara mizah örneği olarak, onlardan irticacı kaymakamları tesbit ederek merkeze rapor etmeleri istenmektedir...
İrtica tanımı!
      -
Denetlemek için gittikleri irtica yanlısı kurumların çalışmalarını örtbas eden 50 bakanlık müfettişini emekliliğe zorladım... İrtica ile mücadele kolay değil.       Milli Eğitim Bakanı
Metin Bostancıoğlu'nun dünkü bu sözleri irticanın boyutları konusunda yeni fikirler verirken İçişleri Bakanı
Sadettin Tantan şöyle konuşuyor:
     Â
- İrticanın tanımı yapılmalıdır... İrticanın ne olduğu tam olarak ortaya konulmalıdır.       Vatandaş devletin irticacıları bulup ayıklamasını beklerken... Görüldüğü gibi kimi bakanlar şimdilik
"irtica"nın tanımını aramakla meşgul.
      Aslında
Tantan'ın sormak istediği soru şu:
     Â
- Fethullahçıları irticacı sayacak mıyız, saymayacak mıyız?       Ordu ve DGM "Sayacağız" diyor Ecevit "Saymayacağız".
      Bakanlar iki arada... Tanımlanamayan irtica ise
"Devleti ikiye böldük, felç ettik" diye bir kenardan kıs kıs gülmekte...
Hangi delil?
      Adalet Bakanı H.Sami Türk, "Yargıda irticacı var" iddialarına "Bana delil getirin" karşılığını veriyor.
      Ne delili Sayın Türk? DGM Savcısının elindeki Gülen bantlarını Ecevit delil kabul etmezken... Ne delili?
Yüzük
      Fıkra feministleri kızdaracak cinsten...
      Gelin ve damat adayı kuyumcuda nikah yüzüğü bakmışlar. Birer yüzük beğenip almışlar. Gelin adayı kuyumcuya sormuş:
      - Acaba bu yüzüğü nasıl uzun süre muhafaza edebilirim?
      Kuyumcudan cevap:
     Â
- Her gün birkaç defa bulaşık tenceresinin içine sokarak...Sükunet
      CHP yönetimi şu sıralarda
Deniz Baykal'ın sağda solda görünmesinden ve hafif gövde gösterileri yapmasından tedirgin. Parti içindeki Genel Merkez - Baykalcı sürtüşmesi de hızlanıyor. Baykalcılar genelde partinin güncel olaylar karşısında fazla sessiz kaldığı görüşünde. İzmir'den bir dostumuz aktardı. 1 Eylül'de İzmir Narlıdere'de verilen barış yemeğinde
Altan Öymen konuşmuş... Sözlerini
"Dünyada barış, Türkiye'de barış, Partide barış" diye noktalamış. O anda yan masalardan birkaç Baykalcı'nın şöyle tempo tuttuğu duyulmuş:
     Â
"Sükunet sükunet, CHP hükümet" Özür mü?
      "Nobel coğrafyasında yokuz, buna mukabil Türk mafyası dünyada söz sahibi oldu. Toplumu temizleyecek güçte çamaşır makinesi yapamadık ancak her türlü kara parayı aklayan makine imalinde ön saftayız. Milletlerarası uyuşturucu pazarında iddialıyız.
      Çetelerimiz içeride olduğu gibi dışarıda da at koşturmaya başladı. Olimpiyatlarda yokuz, ancak köşeyi dönme maratonunda rekorlara doymuyoruz. Kanunlarımız ile kapılarımız para gücüne dayanmıyor.
      Hazine prim veriyor, hırsızı marifetli görüyor, cahile koltuk uzatıyoruz; hain yetiştirmekte rekor, hırsız üretmede şöhret, cehalet tedrisinde tecrübe sahibiyiz."
      Yukarıdaki değerlendirme ANAP Van milletvekili
Kamran İnan' a ait. Bu değerlendirmeye katılmamak olanaksız... Tabii, bilvesile değerlendirmenin sahibine şunu sormamak da aynı ölçüde olanaksız:
      - Türkiye'yi, bugün haklı olarak şikayet ettiğiniz bu duruma, yaklaşık 50 yıldır iktidarı elinde tutan sağcı partilerle sağ politikaların getirdiğini herhalde siz de kabul edersiniz... Peki, bütün bunlar olurken siz nerede saf tutmuştunuz? Onların arasında mı, dışında mı? Hala o saflarda yer alıyor olmanızın bir izahı var mı? Varsa nedir?
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr