Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Susurluk Davası sanıklarından Ayhan Çarkın, pazar günü Ayşe Arman’a verdiği röportajda "Rambo olmanın ince noktalarını" anlatıyordu. Arman’ın, "tetikçi" diye hitap ettiği Çarkın onu şöyle düzeltiyordu:
- Bana tetikçi deme Rambo de!
Arman, insan öldürmenin nasıl bir ruh hali olduğunu sorduğunda ise Çarkın, "trans hali" dedikten sonra şu bilgiyi veriyor:
- Kendimi en iyi hissettiğim an, operasyon (öldürme) anıdır. Bugün bile tekrar dağa çıkmak isterim.
İyi yetişmiş bir polis olarak yaptıklarını bir cümleyle özetliyor:
- Gözümü kırpmadan çok adam öldürdüm. Görevimdi, işimdi...
Böylece 657 sayılı kanuna göre görev yapan bir devlet memuru ölüm makinesi haline geldiğini itiraf ediyor...
Şimdi dönüp Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkan Vekili Kutlu Savaş’ın Susurluk Raporu’na bakalım:
- Susurluk Olayı nedir? Kasım 1996’dan itibaren faili meçhul olaylar adeta bıçakla kesilir gibi durmuştur. Susurluk işte budur! (Susurluk Raporu sayfa:11/Radikal eki)
Her şey gün gibi ortada... Artık "birtakım karanlık güçler" diye sayıklamanın anlamı var mı? Devlet tetikçilere (rambolara) maaş ödeyip, ülkeyi serbest cinayet bölgesi haline getirmiş.
Mesele bundan ibaret...

"Gençler yaşlıların aptal olduğunu sanır, yaşlılar gençlerin aptal olduğunu bilirler."
(Dilek Arslan’a teşekkürle)

TBMM’de 146 milletvekili, kapalı mekânlarda sigara içilmesini yasaklayan kanunun TBMM’de uygulanması için Başkan Ömer İzgü’ye dün bir toplu dilekçe verdiler. DSP’li Ahmet Tan düzenlediği basın toplantısında dedi ki:
- Dünyada 50’ye yakın parlamentoyu gezdim. Böyle her tarafında sigara içilebilen bir parlamento yok. Özel Meclis sigarası yaptıran tek parlamento da yine bizimki...
Bu arada Fransa’dan bir haber...
Sigaraların üzerinde "Light/leger/hafif" yazılmasının aldatmaca olduğu kabul edildi ve bu aldatmacaya son verilmesi kararı alındı. Paketteki: "Sigara sağlığa zararlıdır" yazısı ise büyütülecek.

Türkiye’de geniş bir kesim ABD’nin Türkiye’nin iyiliğini istediği düşünür. ABD’nin her istediğini yaparsak ülkenin düzlüğe çıkacağını sanır.
Mesela acaba ABD Türkiye’de demokrasinin düzelmesini ister mi?
Bizimkilere göre ister. Naom Chomsky’e göre ise tersi... Dinleyelim:
- ABD az gelişmiş ülkelerde demokrasinin gelişmesini istemez, çünkü demokrasi iyi işlerse halk, ülkenin kaynaklarına ve çıkarlarına sahip çıkacak liderleri işbaşına getirir ve bu da Amerikan çıkarlarına ters düşer...

Yargıya binlerce teşekkür... Noam Chomsky’nin "Amarikan Müdahaleciliği" kitabında suç unsuru bularak çağımızın bu olağanüstü kişisini gündeme taşıdığı... Kitaplarının satışını arttırdığı... Ve her saniyesi dolu olan bu "Müzmin muhalif" in ülkemize gelmesini sağladığı için...
Bugün İstanbul’a ayak basacak ve kitabıyla ilgili duruşmaya katıldığı gibi iki de konferans verecek olan Chomsky’yi, Çetin Altan çok güzel tanımlıyor:
"Bir deha volkanı... ABD’de kitlelerin kullanma alışkanlığında olmadığı beyinsel bir demokrasinin bayraktarı..."
ABD’nin medya cangılında kimsenin dile getirmeye cesaret edemediği kimi gerçekleri çoğu zaman tek başına savunan Chomsky kendi işlevini:
- Hakikatı aramak, doğru hedef kitleye anlatmak, diye özetler...
Bunu yaparken kimseye ayrıcalık tanımaz. Amerikan yönetimlerini en acımasız sözcüklerle eleştirir...
Örneğin dilimize "Sam Amca Ne İstiyor" başlığıyla çevrilen kitabında BM denetçileriyle işbirliği yapmadı diye Irak’ın bombalanmasını eleştirir... Saddam’ı barış için ciddi bir tehdit olarak görse de bu sorunu çözmenin uluslararası hukuka uygun bir yolunun bulunduğunu anımsatır. Eğer barışı tehdit eden bir durum varsa Güvenlik Konseyi’ne başvurulması gerektiğini söyler. Güvenlik Konseyi’nin bütün çareleri tükettikten sonra kuvvet kullanma izni vereceğini anımsatır. Ve şu sonuca varır:
"...ABD ile İngiltere, yıllar boyunca bin bir zahmetle oluşturulan uluslararası hukukun bütün esaslarını ortadan kaldırmaya azmetmiş iki cani devlet olduklarını düpedüz ilan etmişlerdir."
Her zaman egemen görüşün karşısında yer alan Chomsky elbet kimi durumda abartılı bir karşıtlık sergilemiştir... Güneydoğu sorununda da eksik bilgilendiği anlaşılıyor. Türkiye’de bulunması kendisine objektif gerçeklerin anlatılması için fırsat sayılmalıdır.

A.B.D.’de Enron iflas etti, Global Telecom iflasını istedi kurtaran yok...
Bizimkiler kurtarmayı düşünmüşlerdir de A.N.Sezer veto eder korkusu ile vazgeçmişlerdi?.